Bayram Hutbesi:

Bayram namazı, üzerine Cum'a namazı farz olan her yükümlüye vaciptir (el-Merginânî, el-Hidâye, Kahire 1965, 1, 85).



Bayram namazından sonra hutbe okunması ve onun dinlenmesi ise sünnettir. Ebû Saîd (r.a)'den yapılan rivâyete göre; o şöyle demiştir: "Rasûlüllah (s.a.s), ramazan ve kurban bayramı günü musallaya çıkardı. ilk önce namaza başlar, sonra bitince kalkar cemaatin karşısına geçerdi. Cemaat saflarında oturmuş olduğu halde onlara vaaz eder, tavsiyelerde bulunur ve onlara emirler verirdi. Eğer herhangi bir tarafa asker göndermek isterse gönderir, emredeceğini emreder, sonra dönerdi." Ebu Said (r.a) devamla şöyle demiştir: "İnsanlar, Medine emiri olan Mervan'la birlikte kurban veya ramazan bayramına çıktığımız zamana kadar bu şekle devam ettiler.



Mervan'la namazgâh'a çıkınca Kesir ibni's-Salt'ın yaptığı minber karşımıza çıktı. Mervan namaz kılmadan önce minbere çıkmak istedi. Elbisesini çektim. O da benden kurtularak minbere çıktı. Namazdan önce hutbe okudu. Ben de; "Vallahi sünnete uygun olan şekli değiştirdiniz" dedim. Mervân; Ey Ebu Saîd, senin bildiğin devir geçti, dedi. Ben de; Vallahi benim bildiğimden daha hayırlı bir şey bilmiyorum, dedim. Mervân: Namazdan sonra cemaat oturup bizi dinlemiyor. Ben de hutbeyi namazdan önceye aldım, dedi " (Buhârı, ldeyn, 6/, 26, Zekât, 44, Hayz, 6; Müslim, İdeyn, 13; Nesaî, İdeyn, 20).



Bayram namazlarında hutbe arasında imamın oturması hakkında varid olan rivâyetlerin hepsi zayıftır. Nevevî şöyle demiştir: "Hutbenin tekrarı hakkında bir şey sabit olmamıştır. Hutbeye Allah'a hamd ile başlamak müstehabdır. Rasûlüllah (s.a.s)'den bunun dışında bir şey işitilmemiştir." ibn Kayyım demiştir ki: "Rasûlullah (s.a.s) bütün hutbelerinde Allah'a hamd ile başlardı. Bayram hutbelerine tekbirle başladığına dair ondan bir hadis rivâyet edilmemiştir. ibn Mâce'nin Sünen'inde, Rasûlüllah (s.a.s)'in müezzini Saide (r.a)'den yaptığı rivâyete göre; "Nebi (a.s) hutbenin bölümleri arasında tekbir alırdı, ve bayram hutbelerinde tekbiri çoğaltırdı." (İbn Mâce, İkâme, 158). Böyle yapması tekbirle açtığına delâlet etmez. Bayram hutbelerinde ve yağmur duasının başlangıcındaki tekbirinde âlimler ihtilaf etmişlerdir. Dendi ki; "her ikisine de tekbirle başlar". Yine başka bir görüşe göre "yağmur duası hutbesine istiğfar ile başlar". Bazıları ise; "her ikisine hamd ile başlar" demişlerdir." şeyhu'1-İslâm Takıyuddin ibn Teymiyye şöyle demiştir; "Doğru olan hamd ile başlamaktır. Çünkü Rasûlüllah (s.a.s) şöyle buyurdu: "Elhamdülillah ile başlanmayan her iş noksandır." Rasûlüllah (s.a.s) hutbelerin hepsine "Elhamdülillah" ile başlardı. Bir çok fakihlerin Rasûlüllah'ın yağmur duası hutbesine tekbirle başladığına dair sözleri hakkında Nebî (a.s)'dan asla bir sünnet yoktur. Aksine sünnet bunun tersini gerektiriyor. O da Rasûlüllah (s.a.s)'in bütün hutbelerine "Elhamdülillah" ile başladığıdır " (bk. Ebû Dâvud, Nikâh, 32; İbn Mâce, İkâme, 158; Nesaî, Cum'a, 24; A.b. Hanbel, Müsned, 1, 392, 393, 432).



Hutbeye çıkarken okunan duâların bir aslı yoktur. Bid'atir. Asil duâ hutbenin kendisidir. Hatib ilk sünneti kılınca. hutbeye çıkar. minberin durumuna göre uygun bir basamakta oturur iç ezanı dinler. Sonra ayağa kalkarak birinci hutbenin metnini okur:



El-hamdü lillahi rabbi'l alemin. Vessaletü vesselemü ala rasulina muhammedin ve ala alihi vesahbihi ecmain. Neşhedü enlailahe illallahü veneşhedü enne seyyidina vemevlana muhammeden abdühü verasuluhu ibadellahi ittegû vellezine um vadıûhu. İnnellahe meallezinettegû vellezine hüm muhsinûne. Galellahü teaüla fi kitabihilkerimi.



Bundan sonra eûzü-besmele ile birlikte hutbenin konusuna uygun bir âyet ve bazı hadisleri okunur, mü'minlere öğüt verilir ve birinci hutbe şöyle bitirilir:



Ela inne ehsenel kelami ve ebleğannizami kelamüllahilmülki'l azizi'l allemi kema galellahü tebareke veteala fil'kelami, ve iza gurie'l gurânu festemîu lehu veensitu leallekum türhamune. Eûzü billahi mine'ş şeytanirracimi bismillahirrahmanirrahim.



Hatib, bundan sonra her hutbenin sonunda konu ile ilgili bir âyet-i kerime okur ve oturur ve ellerini açarak sessizce söyle bir dua yapar: tebarekellahü lena veleküm veliseirilmüminine velmüminâti bifazlihi ve rahmetihi innehü garibün mühibü'd deaveti



Hatib, bu duadan sonra ayağa kalkar ve sesli olarak aşağıdaki ikinci hutbeyi okur:



Elhamdülillahi hamdelkamiline vessaletü vesselamü ala rasûlinâ muhammdün ve ala alihi ve eshabihi ecmaîn. Te'zîmen linnebiyyihi ve tekrimen lifehameti şeni şerefin safiyyetin fegale azze ve celle min gailin muhbiran ve âmiran innallahe ve malaiketühü yusallune alennebiyye ya eyyehellezine emenû sallû aleyhi vesellimu teslimen, allahümme salli... kema salleyte... ilh.. allahümme barik... ilh..



Hatib, sonra ellerini açar ve sesini biraz alçaltarak şu duayı okur:



Allahümme ve erza anilerbeatilhulafai seyyidina ebi bekrin veumera ve usmane ve aliyyi zevissidgi velvefei vebegiyyetilaşereti ve âli beytilmustafe ve anilensari velmuhacirine vettebiine ile yevmilcezai. Allahümmeğfir lilmüminine velmüminati velmüslimine velmüslimati allahümme rabbena etina fiddünya haseneten ve filahirati haseneten ve gına azebennar birahmetike ya erhamerrahimine ve selamün alel mürseline velhamdülillahi rabbil alemin.



Hatib, daha sonra gizlice "eûzübesmele" çeker ve yüksek sesle aşağıdaki âyet-i kerimeyi okuyarak minberden iner ve Cuma namazını kıldırır.



İnnallahe ye'mürü biladli velihsani ve îtei zilgurbâ ve yenha anil fehşai velmunkeri velbeğyi yeizuküm lealleküm tezekkürun.



Anlamı: "Şüphesiz ki Allah, adaletli davranmayı, iyilikte bulunmayı ve akrabalara yardım etmeyi emreder. Fuhşu, kötülüğü ve zulmü yasaklar. Allah, sizlere düşünüp yapasınız diye öğüt verir" (en-Nahl, 16/90).



Şâmil İA.