Hikmet; Yitik Mal:

Hikmet, yerli yerinde yapılan iş, söylenilen söz, hakka uyan bilgi ve davranış, faydalı ve tutarlı bir şey ise; bu, nerede üretilirse üretilsin, nereden gelirse gelsin, kabul edilir, alınır. Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyuruyor:



"Yalnız iki kişiye hased (gıpta) edilebilir: Bir adam ki Allah kendisine hikmet vermiştir, o adam bu hikmet gereğince hareket ediyor ve bunu başkalarına da öğretiyor ve bir adam ki Allah kendisine mal vermiştir, o da malı Hak yolunda infâka/harcamaya koyulmuştur." (Müslim, Salâtu'l-Müsâfirîn 47, hadis no: 267, -815-; Buhârî,  İlim 15)



Kimileri de “Hikmetin başı Allah korkusudur” (Tirmizî; Feyzu'l-Kadir, 3/ 574; İbn Merduyeh, İbn Kesir, 1/242) hadisinden hareketle hikmeti, Allah korkusu olarak almışlardır. Kur’an’ın övdüğü bilgi, şüphesiz ki kişiyi Rabbine götüren, ona doğruyu gösteren ve isâbetli hareket etmesini sağlayan bilgidir. Ruhsuz, köksüz, kuru maddecilikle oyalanan, insanı Rabbinden uzaklaştıran bilgi neye yarar?! Öyle bilgide ne hikmet vardır; ne de kalbi tatmin eden bir özellik. İşte bilgi ve hikmeti değerli kılan, onlara sahip olan insanın Rabbinin makamından kula yaraşacak şekilde korkmasıdır.[295]