Hidayete Ulaşma Yolları:

        



Hidayeti veya dâlâleti seçme hürriyeti insana verilmiştir. Onun elde ettiği ya da başına gelen kötülükler onun kendi kazancıdır.[295] Allah (cc) hiç kimseyi ne zorla sapıklığa iter, ne de başkalarına haksızlık yaparak bazı kimselere hidayet verir.



Insanlar kendi iradelerini ve akıllarını kullanarak ya ilahí hidayet çağrısına uyarlar, ya da hevalarına veya şeytana uyarak sapıklık yoluna giderler.



Allah (cc), hidayet yoluna adım atana hidayet yollarını kolaylıştırır, önündeki engelleri kaldırır. Zaten insana aklın verilmesi, peygamber ve kitap gönderilmesi, evrendeki sayısız âyetin insanın önüne serilmesi; hidayet yollarını kolaylaştırmaktır.



Allah’ın hidayet davetine rağmen inat edip zulme düşenlere, Allah’ın âyetlerine karşı cebbar (zorba), kibirli ve isyancı olanlara; saadet ve kurtuluş yolu olan hidayet erişmez. Böyleleri kendi kendilerine yanlış yol gösterenlerdir.



“Allah, zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.” (En’am: 6/54)



“Kim iman ederse, Allah onun kalbini hidayete yöneltir. Allah her şeyi bilendir.” (Teğabûn: 64/11)



Artık bundan sonra “Kim hidayete ererse kendi nefsi için hidayete erer; kim de saparsa kendi aleyhine sapar...” (İsra: 17/15)



Allah (cc) insanı yaratıp kendi haline bırakmamıştır. Onu öncelikli olarak hidayete erebilecek bir yapıda (İslâm fıtratı) üzerinde yaratmıştır. Onu hidayete davet edici vahy ve elçiler göndermiştir. Hidayeti bulması için tefekkür ve akıl vermiştir. Gözlerinin önüne sayısız âyet sermiştir. Daha bir çok hidayete götürüncü sebepleri yaratıp insanın hizmetine sunmuştur. Bu bağışlar, Allah’ın insanlara bir inayetidir (tevfiki-özel yardımıdır)



Kul, fıtratında olan hidayeti bulma kabiliyetini işletirse Allah (cc) bu yolu kendisine açar.



Allah (cc), bütün cansız varlıklara görevlerini öğrettiği gibi, hayvanlara ne yapacaklarını, nasıl besleneceklerini, kendilerini nasıl koruyacaklarını ve benzeri özellikleri vermiştir. Allah (cc) her varlığa kendine ait biçimini verdikten sonra onlara neyi nasıl yapacakları konusunda yol göstermiştir (hidayet vermiştir)[295]



İnsanlar için her devirde ve her yerde en açık, en güzel hidayet rehberi Kur’an’dır. Allah (cc) O’nu bütün insanlara doğru yolu bulmaları, sapıklığa düşmemeleri ve nasıl kulluk yapacaklarını öğrenmeleri için gönderdi. Şüphesiz Kur’an insanları en doğru yola hidayet eder.[295] O, hakkı batıldan ayıran ilahí bir kılavuzdur, ilâhí bir ölçüdür. Kur’an’ın hidayetinden ancak manen kör olanlar yüz çevirir.[295] Ama Allah’tan hakkıyla korkup sakınanlar (müttakiler) için O, hidayet kaynağıdır, yol göstericidir.[295] Çünkü müttakiler hayatlarını yalnızca Allah için yaşarlar.



Allah’ın insanlara peygamber göndermesi de bir hidayettir.[295] Onlar, vahyi insanlara ulaştırarak ve onu bizzat kendi hayatlarında uygulayarak, Allah’a nasıl kulluk edilmesi gerektiğini göstererek hidayete sebep olurlar.



Kur’an’a göre bütün evren ve içindekiler Allah’ın âyetleridir. Bu âyetler; üzerinde iyice düşünenler için onlar birer hidayet sebebidir. Nitekim Kur’an, yerde ve göklerde olanlardan örnekler verip, insanları hidayete davet etmektedir.[295]



Aklını kullananlar ve ibret gözü ile bakanlar için Allah’ın evi Kâbe bile bir hidayettir.[295]



Peygamberimiz vefatına kadar insanları hidayete davet etti ve hidayet kaynağı Kur’an’ı ve Kur’an’ın açıklaması olan Sünnet’i insanlara bıraktı. O’nun vefatından sonra insanları İslâma davet faaliyeti elbette bu işi bilen mü’minler, özellikle de onların arasından yetişecek bilginler tarafından yapılacaktır. Müslümanların yapacakları davet çalışmaları, İslâm’ın güzelliklerinden mahrum kalıp dalâlete düşmüş kimselere belki hidayet ulaştırabilir. Şüphesiz ne mü’minler ne de onların bilginleri bizzat hidayet değil, belki hidayete sebep olanlardır, ya da hidayet yoluna kılavuzluk yapan ve davet edenlerdir. Bir kimsenin bizim elimizle hidayete gelmesi çok miktardaki dünya malından daha hayırlıdır.[295]



Allah’ın doğru yolu, yani O’nun dini olan İslâmí hidayete gelemeyenlerin önünde kibir, hevaya uymak, zanna (kesin olmayan bilgiye) tabi olmak, ataların izinden gitmek, sapıklıkta olan çoğunluğa uymak, dünya sevgisi, din hakkında acele karar vermek, İslâma karşı olan düzenler, sapık bilginler ve yöneticiler, makamlara bağlılık ve cahillik gibi engeller vardır.   



Mü’minler şöyle dua ederler: “Rabbimiz, bizi hidâyete eriştirdikten sonra kalplerimizi kaydırma ve katından bize bir rahmet bağışla. Şüphesiz, bağışı en çok olan Sensin, Sen.” (Âli Imran: 3/8) [295]