6) Erkek Kiyafetine Benzememesi

Erkek kıyafetine benziyen elbise giyen kişi kadınları Peygamberimiz Efendimiz muhtelif hadisi şeriflerde tayin emiştir. bunlardan sahih olanlarını sıralıyalım:



1. Ebu Hureyre'den:



"Rasulullah (S.A.V) kadın elbisesi giyen erkeklerle, erkek kıyafeti giren kadınları telin etti."56



(55) Bu ibareyi Aliyyül Kari mirkat adlı eserinin 2. cildinin 71. sayfasında nakletmiştir.



(56) Bu hadisi Ebu Davud 2. cildinin 182. sayfasında, İbni Maceh 1. cildinin 588. sayfasında, Hakim 4. cildinin 194 sayfasında, Ahmet İbn-i Hanbel 2. cildinin 325. sayfasında Süheyl İbn-i Ebu Salih yoluyla nakletmiştir. Ayrıca Hakim şu malumatı vermektedir:



2. Amr oğlu Abdullah'dan Rasulullah'ın şöyle dediğini işittim:



"Kadınlardan erkeklere benziyenlerle, Erkeklerden de kadınlara benziyenler bizden değildir."57



3. Abdullah İbni Abbas'dan



"Peygamberimiz Aleyhisselatü vesselam erkekleşen kadınlarla kadınlaşan erkekleri telin etti ve buyurdu: 



“Onları evlerinden çıkarınız." Abdullah diyor ki: “Peygamber aleyhisselam falancayı, halife Ömer de falancayı bulundukları yerden çıkarmışlardı." Başka bir rivayette de aynı hadis şu şekilde gelmektedir:



"Rasulullah erkeklerden kadınlara benzemek isteyenlere kadınlardan erkeklere benzemek isteyenleri lanetledi.”58



"Müslim yoluyla olduğu takdirde hadis sahih olur. Zehebi de tıpkı Hakim gibi kabul etmektedir. İbni Hıbban da sahihinde zikretmiştir. Şevkani bu hadisi rivayet edenlerin sıhhatlı kimseler olduğunu nakleder.



(57) Bu hadisi Ahmed 2. cildinin 199. sayfasında nakletmiştir. Ayrıca İmamı Ahmed rivayet silsilesini şu şekilde saymaktadır: Abdurrazzak bize anlattı da o da Ömer’den, o da Amr İbni Dinar'dan, o da Katade’den, o da Hüzeyl kabilesinden bir adamdan dinlemişti. Hüzeyl kabilesinden olan adam diyor ki: Amr İbnil As'ın oğlu Abdullah'ın yanında olduğum zaman Ebu Cehlin kızı Ümmü Saidin erkek gibi yürüyerek ok takınmış olduğunu gördü. Abdullah dedi ki: şu giden kadın kimdir? Adam: O Ebu Cehlin kızı ümmü Said dir, dedim. Bunun üzerine Abdullah ibni Amr İbnil As şöyle dedi: Ben Rasulullah'dan işittim ki o, kadın elbisesi giyen erkeklere erkek kıyafetine giren kadınları tel'in etti.



Bana göre bu hadisin isnadı sahih olup ravileri sika kimselerdir. Ancak Huzeyl kabilesinden olan kimsenin isminin müphem kalması sıhhat derecesini gölgeler, Tabarani rivayetinde kısaca isimleri zikretmiş ama Hüzeyl kabilesinden olan kimseden bahsetmemiştir. Bu takdirde Tabarani’nin rivayetindegeçen isimlerin hepsi sika ravilerdir.



(58) Bu hadisi Buhari 10. cildinin 274, Ebu Davud 2. cildinin 305, Daremi 2. cildinin 281. sayfalarında nakletmişlerdir. İmamı Ahmed 1982-2006 ve 2123 numaraları hadis olarak Hışam’dan, o da Yahya bin Ebu Kesir’den, o da İkrime’den gelen rivayetle nakletmiştir. Tirmizi 4. cildinin 17. sayfasında, ibni Maceh 1. cildinin 589. sayfasında Tayalisi 2679 numarada İkrime’den rivayet etmişlerdir.



4. Ömer oğlu Abdullah Efendimiz buyurdu ki:



"Üç kimse cennete giremez. Ve kıyamet gününde Allah onlara rahmet nazarıyla bakmaz. 1 Ana ve babasına isyan eden. 2. Erkeklere benzeyerek erkekleşmek isteyen kadın. 3. Ve deyyus."59



5. Ubeydullah oğlu Abdullah'dan: Hazreti Ayşe radıyallahü anhaya soruldu:



“Kadın, erkek ayakkabısı giyebilir mi?” Hazreti Ayşe dedi ki:



“Allah'ın Rasulu kadından erkekleşenleri tel'in etti.”60



Bu hadislerde açıkça belirtildiği gibi ereklerin kadınlara, kadınların da erkeklere benzer kıyafete girmeleri haramdır. Ve bu hüküm umumidir. Elbiseyle beraber diğer hususları da içine alır. Ancak birinci hadisi şerif sadece elbiseye delalet eder. Ebu Davud "İmam Ahmed’in meseleleri" adlı eserinin 261. sayfasında şöyle demektedir:



"İmam Ahmed’den işittim ki cariyesine beyaz hırka giydiren bir adamın birisi helal olup olmayacağını sordu. İmamı Ahmed dedi ki:



“Ona erkek elbisesi giydirmeyin erkeklere benzemesin."61



Ebu Davud Diyor ki: "İmamı Ahmed’e dedim ki:



“Kadın kıldan ayakkabı giyebilir mi?” “Hayır” dedi, “Ancak abdest için mest giyebilir.” “Güzellik için olursa?” dediğimde. “Hayır” dedi. “Kılı caiz olur mu?” diye sorduğumda, “Hayır” diye cevap verdi."62



(60) Bu hadisi Ebu Davud 2. cildinin 184. sayfasında İbni Cüreyc’in İbni Ebu Melike yoluyla rivayetini zikreder. Rivayet silsilesi sika ravilerden müteşekkildir. Ancak İbni Cüreyc müdellesdir. Fakat hadisin başka kaynaklardan gelen rivayetler dolayısıyla takviye edildiği malumdur.



(61) Nihaye'de bu ibare şu şekildedir: "Çocuk geldi ve başında bir beyaz bere vardı."



(62) Buna benzer bir rivayeti de Müslim 1. cildinin 176. sayfasında Abdurrahman oğlu Ebu Seleme’den nakletmektedir. Ebu Seleme diyor ki:



"Ben ve süt kardeşi Hazreti Ayşe’nin yanına girdik. Süt kardeşi ona Rasulullah'ın cünüplük halinde nasıl yıkandığını sorduk..."



Zehebi kadınların erkeklere, erkeklerin kadınlara benzemelerini büyük günahlardan sayıp bu adı verdiği eserinin 129. sayfasında bizim yukarıda zikrettiğimiz hadisleri saydıktan sonra şöyle der:



"Kadın erkek kıyafetine girip dar omuzlu elbiseler giyindiği zaman erkeklere benzemiş olur.  O yüzden de Allah'ın lanetine müstehak olur. Kocası da onu müsaade eder veya rıza gösterir yahutta ona bu hareketinden alı koymazsa o da Allah’ın lanetini hak eder. Çünkü koca karısını doğru yola sevketmek, Allah’ın emirlerine itaat ettirip, isyandan alı koymakla görevlidir. Çünkü Rabbı Zülcelal Kur’an-ı Kerim’inde buyuruyor ki:



"Ey iman edenler kendi nefsinizi ve evladu iyalınızı yakacağı insan ve taş olan cehennemden koruyunuz." Peygamber efendimiz de bir hadisi şeriflerinde açıkça ifade ediyorlar:



“Hepiniz çobansınız ve hepiniz idare ettiğiniz sürüden mesulsünüz kişi ailesinin çobanıdır, ve kıyamet gününde onlardan mesuldur.”



İbni Hacer El-Heytemi de Zehebi’nin izini takip ederek "zevacir" adlı eserinin 1. cildinin 126. sayfasında şöyle diyor:



"Kadınların erkeklere, erkeklerin kadınlara benzemelerinin büyük günahlardan olduğu zikredilen hadisi şeriflerden açıkça anlaşılmaktadır. Bu konudaki ilahi azabın şiddeti de meydandadır. Bizim imamlarımızdan gelen rivayetler ise iki türlüdür:



Bir kısmı kadınların erkeklere, erkeklerin kadınlara benzeyişini açıkça haram kabul etmektedirler. Bunlar arasında İmam Nevevi’yi sayabiliriz. İkinci Tayfa ise mekruh kabul etmektedirler. İmam Rafii de bunlar arasındadır. Benim fikrime göre en sahihi İmam Nevevi’nin dediği gibi haram olmasıdır. Ben onu büyük günahlar arasında sayıyorum. Sonra yaptığım araştırmalarda bazı kelam bilginlerinin de büyük günahlardan saydığını gördüm."



Hafız "Fethul Bari" eserinin 10. cildinin 273-274. ncü sayfalarında bizim üç numarada serdettiğimiz İbni Abbas’ın hadisi şerhederken özetle şöyle demektedir.



"Taberi diyor ki: Erkeklerin giyecek ve zinet eşyalarında kadınlara benzemeleri, kadınların da aynı konularda erkeklere benzemeleri caiz değildir. Kadınlara mahsus bir giyeceği erkekler giyinemezler. Ebu Cemre oğlu Şeyh Ebu Muhammed her ne türlü olursa olsun kadınların erkeklere, erkeklerin kadınlara benzemelerini tahrim etmektedir. Ancak diğer delillerden de anlaşılacağı gibi hadisi şerifde murad olunan kıyafet ve hareketlerle ilgili benzemedir. Hayır mevzuularında böyle bir şey söz konusu olmaz. Kadınların erkeklere, erkeklerin kadınlara benzer hareket ve giyeceklerin yasaklanmasındaki hikmet hakimler hakimi olan Allah'ü zülcelalin koymuş olduğu hilkat kanunun esas çığrından çıkarılmak gayesine mebnidir. Peygamberimiz aynı mevzuu ile münasebetinden dolayı başka bir hadisi şerifinde şöyle buyurmuşlardır: (Allah'ın laneti Allah'ın yaratmış olduğu hilkati değiştirenlerin üzerine olsun.)"63



Bütün bu izahlardan anlaşılacağı gibi ne şekilde olursa olsun kadınların kıyafetinin erkeklerin kıyafetine benzemesi asla caiz değildir. Bir kadının entari ve baş örtüsü yerine bazı Avrupa hayranlarının yaptığı gibi ceket ve pantalon giymesi doğru değildir.  Hatta pratik hayatta pantalon veya ceket giymesi kadını daha çok tesettüre yaklaştırmakta ve diğer yabancı kılıklardan İslami kıyafete daha yakın ise de caiz değildir. Ey düşünce sahibi olanlar ibret alınız!..



(63) Bu hadisi İmamı Buhari 10. cildinin 306. sayfasında, Müslim 6. cildinin 107. sayfasında ibni Mes'ud’dan merfu olarak nakletmişlerdir.



İbni Teymiye merhumu eserlerini karıştırırken konumuzla yakından ilgisi ve münasebeti olmasından dolayı burada kısaca bahsetmeyi uygun buluyorum. İbni Teymiye mevzuumuzu gayet ilmi ve faydalı bir şekilde araştırmıştır. Kendisine irad edilen suali şöyle dercediyor:



Sual: Kadınların küfüye ve ferace giymelerini hükmü nedir? Giyilen elbiselerde erkeklerin kıyafetine benzememesi için nelere başvurulmalıdır? Kadının erkeğe erkeğin kadına benzemesinin haram oluşu Rasulullah'ın devrine mahsus mudur? Yoksa bütün zamanı şümulü içerisine almaktamıdır?



Cevap: Hamd alemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur. Uzamış saçları tamamen örtmiyen kufüye çocukların giyecekleri arasındadır. Buna binaen küfuye giyen kadınlar da çocuklara benzemektedir. Kufiye kadınlar da çocuklara benzemektedir. Kufiye ilk önce kadınların sarılı ibiğine saçlarını benzetmek için yapmaları ile başlamıştır. Tıpkı bazı yanlış yolda olanların saçlarını uzatıp tek bölüm halinde bağlayıp iki omuzundan sarkıttıkları gibi, haddi zatında erkek oldukları halde bölüklerini uzatan bu yanlış yolun yolcuları kadınlara benzemek için bunu yapmaktadırlar. Böylece yavaş yavaş bu durum yaygınlaşmaktadır. İşte kufiyede kadınların saçlarını başlarına örttükleri örtüyü dolayarak tıpkı öğe sarılı ip manzarasına benzetmek için kadınlar bu maksadı gütmemişlerdir. Lakin bu benzeşme arzusu hepsinde de müşterek bir durum arzetmiştir. Peygamberimiz Aleyhisselamın hadisi şeriflerinden fışkıran nurani hükümlere göre kadınlardan erekeklere benzeyenler erkeklerden de kadınlara benzeyenler telin edilmiştir. Sahih olan bu rivayete göre hadisin ibaresi aynen şöyledir: "Rasulullah Aleyhisselam erkeklerden kadınlaşanları, kadınlardan da erkekleşenleri telin etti. Kadınlaşan erkeklere erkekleşen kadınların sürgün edilmesini emretti." İmamı Şafii Ahmet İbni Hanbel ve diğer bazı imamlar aynı izi takip ederek zina edenlerle muhnisleri tel'in etmişlerdir.



Müslim’in sahihinden varid olan bir hadisi şerifde Efendimiz buyuruyor:



"Ümmetimden iki sınıf vardır ki onlar cehennem ehlidirler. Daha onları görmedim. Elbiseli çıplaktırlar. Meyledikci ve meylettiricidirler. Başları deve hörgücüne benzer. Cennete girmezler ve cennet kokusu görmezler. Diğerlerinin elinde öküz kuyruğuna benzer kırbaçlar vardır. Onunla Allah'ın kullarına vururlar." Bazı hadis alimleri yukarıda geçen "Elbiseli olup çıplak olan kadınlar" ibaresini tesettüre riayet etmiyecek şekilde elbise giymek diye tefsir etmişlerdir. Haddi zatında onların da elbiseleri vardır. Ama gerçekten örtünmüş sayılmazlar. Vücud hatlarını belirten, baldırları veya mafsalları gösteren ince dar elbiseler giyen kadınlar gibi Kadın giyeceği elbisenin bol olması, bedenin en ve boyunu, vücud hatlarını belirtmesi gerekir.



Bu izahattan; kadınların erkeklere, erkeklerin kadınlara benzemesinin yasaklanmasındaki hikmet açıkça beliriyor. Bu konuda esas olan sadece kadınların beğenip istedikleri ve adet haline getirdikleri kıyafetler mücerred şekilde maksut değildir. Şayet kastedilen sadece adet ve istekler olsaydı, erkeklerin baş örüsü ve entari giymeleri, gözlerinden başka her taraflarını örtmeleri normal karşılanırdı. Yahutta kadınların cübbe takke gibi elbiseler giymeleri yaygınlaşabilirdi. Haddi zatında yaygın olan adet ve gelenek şekli nassın üzerinde müessir değildir. Ayetin zahiri hükmü ve bilgilerin icmai bu yönde değildir. Allahü zülcelal kitabı mübininde kadınlara şöyle hitap ediyor:



"Baş örtülerini yakalarının üstünü kapayacak surette koysunlar Zinet mahallerini kendi kocalarından yahut kendi oğullarından yahud kocalarının oğullarından yahut kendi biraderlerinden, yahud kendi biraderlerinin oğulllarından yahut kız kardeşlerinin oğullarından, yahut kendi kadınlarından yahut kendi ellerindeki kölelerinden, yahut erkeklerden yana ihtiyacı olmayan hizmetçilerden, yahut henüz kadınların gizli yerlerine muttali olmayan çocuklarından başkasına göstermesinler."



Diğer ayeti kerimede ise:



"Ey Peygamber zevcelerine, kızlarına ve mü'minlerin kadınlarına dış elbiselerinden üstlerine giymelerini söyle. Bu onların tanınıp eza edilmemelerine daha uygundur."



Öbür ayeti kerimede ise: "Onlar eski cahiliyyet devrinin süsleriyle süslenmesinler."



Şayet elbise deyince mücerret olarak kadınların veya erkeklerin giymeyi adet haline getirdikleri kendi arzu ve isteklerine bağlı bir kıyafet şekli olsaydı elbiselerinin üstünde başka bir elbise giymeleri veya baş örtülerini yakalarının üstünden sarmaları gerekmezdi. Hele cahilliyet devri kılıkları asla yasaklanmazdı. Çünkü o çeşit kılık ve kıyafet ayetin geldiği devreden arap kadınları arasında en yaygın olanıydı. Şu halde yasaklanmasına vesile olan hüküm adet yönünden değil de esas hikmetlere mebnidir. O devrede yaşayanlar diyebilirdi ki giyilmesi gerek esas kılık adetlerimize göre budur. Diğerleri ise haramdır. Haddi zatında o devrede yaygın olan kıyafete göre kadınlar eteği uzun elbiseler giyerlerdi. Öyleki dışarı çıkan kadının gerisinde eteği yerlere kadar uzanırdı. Erkeklere ise eteklerini aşıklarına kadar uzatırlardı. O yüzden Rasulullah erkeklerin elbiselerini kısaltmalarını yasaklayınca kadınlar ne yapacaklar? dendi. Efendimiz:



- “Bir karış kısaltsınlar” dedi. Ashab:



- “O zaman ayakları görünür” dediler: Peygamberimiz:



- “Bir ziradan fazla kaldırmasınlar” dedi. Tirmizi diyor ki: Bu hadis sahihdir. Hatta bu emre binaen kadınların etekleri yere değince pislik isabet ederse sonra o yere kadar uzanan etek temiz yerlerden geçince temizlendiğine dair ruhsat bile vardır. Ahmet İbni Hanbel ve diğer bir kaç alimin görüşü bu sadeddedir. Onlar yere değen etekleri ayakkabıya benzetmişlerdir. Nasıl necaset bulaşan ayakkabı kuruyunca temizlenirse etekler de kuru yerde sürününce temizlenir demişlerdir.



Şayet kadınlar şalvar ve geniş ve sert mes giyerlerse ve vücut hattı belirtmiyecek şekilde üstünden dış elbisesi giyinirlerse maksat kendiliğinden hasıl olur. Ancak ayağının hacimini açıkça belirten ince mesler üzerinde ihtilaflı görüşler vardır. Bazılarına göre ince mes giymek erkeklere mahsustur. Tıpkı bunun gibi her hangi bir kadın soğuktan korunmak için cübbe ve kazak giyinse kimse onu men edemez. Denilecek olursa ki kadınlar cübbe giymezler, hiç bir yerde buna rastlanmamıştır, hiç caiz olur mu? Bizim buna vereceğimiz cevap şu olacaktır. Burada giyilen elbise ihtiyaçla alakalıdır. Soğuk memlekelerde sıcaklık verici ve üşütmeyici, yönden kalın elbiseler giymek zaruretter. Sıcak memlekette bu ihtiyacın bulunmaması o nevi kıyafetin yasaklanmasına sebep değildir. Ve adet haline gelmemiş olması da haramlığına vesile olmaz, zikrettiğimiz hadisi şerifin şümulüne girmez.



Erkek kıyafetiyle, kadın kıyafetini neye göre tefrik edeceğiz diye soranlar olabilir. Kadın kıyafetiyle erkek kıyafetini birbirinden ayırt eden esas sebep uygunluk meselesidir. Erkek kıyafetine uygun olan elbise erkeklere mahsus sayılır. Kadınların hareket ve işlerine uygun olan elbise de kadınlara mahsus kıyafettir. Ve bu kıyafeti erkeklerin kullanması doğru değildir. Şeriata göre erkeklerin ve kadınlar memur olduğu tarz ve fiil de tefrik ettirici unsurlar arasındadır. Mesela kadınlar örtünmekle memurdurlar. Kıyafetleri hiç kimse tarafından vücud hatları, hareket ve fiilleri bilinmeyecek şekilde olması gerekir. Aynı zamanda kadınlar ezan ve telbiye anında seslerini yüksetlemekle mükelleftirler. Safa ve Merve’ye çıkarken de durum aynıdır. Kadınlar ihrama girerken erkekler gibi değillerdir. Çünkü erkekler ihramda başlarını açmak ve alışa geldikleri elbiseleri giymemek mecburiyetindedirler. Gömlek ve şalvar gibi alışa gelen elbiseler mecburiyet durumu olmayınca giyilmez. Avret mahallini örtmek için bir örtü bulunmayınca şalvar veya benzeri bir örtü için ruhsat verilmiştir. Nalin bulunmayınca da mes giyilebilir. Bu sadece umumun ihtiyacına mebnidir. Ancak hastalık veya soğuk gibi hususi zaruretler müstesna. Bu takdirde bir şey giyerse fidye vermek mecburiyetinde kalır. O yüzden Ebu Hanife bu konuda kıyası kabul etmemiştir. Fakat bir çok imamlar sahih hadise binaen ona muhalefet etmişlerdir. Kadınlara gelince durum bunun tam tersine. Kadınlar ihram için herhangi bir elbiseye giymekten nehyedilmemiş olup iyice örtünmeleri emredilmiştir. Bunun aksine bir hüküm düşünülemez. Ancak kadınlar o anda peçe, eldiven gibi giyecekleri çıkarmak zaruretindedirler. Çünkü bunlar uzuvların ölçüsüne göre yapılmış giyecekleri olup ihtiyaç zarureti yoktur.



Fıkıh bilginleri kadınların yüzleri mevzuunda ihtilaflıdırlar. Kadın yüzünün erkeklerin başı veya bedeni gibi şeri hükümler müvacehesinde mecburiyet var mıdır, yok mudur? İmamı Ahmed’in kavline göre kadının yüzü erkeklerin başları gibi şeri hükümlerin müvacehesine girer. Bu takdirde baştan atılan örtünün yüz kısmını kapaması gerekir. Bir kısmı ise kadınların yüzünün el yerinde olduğu fikrindedirler. Sahih olan da budur. O takdirde yüzü örtmek yasak değil sadece peçe ve eldivenler yasak olur. Yüzü baştan sarkıtılan bir şeyle örtmeye gelince uyurken başka birşey sarmak veya elleri elbisenin yenleri ile örtmek gibidir. Bu durumda da nehyedilen bir hal yoktur.



Şayet erkekler peçe örtünüp başlarına bir şeyler sarsalar kadınlar da yüzleriniaçık bıraksalardı yine menedilmeleri gerekirdi. Tıpkı bunun gibi kadınlar da, namazda uzuvlarını birbirinden ayrı bulundurmayıp, toplu halde oturmakla emrolunmuşlardır. Başlarını örtmekle ilahi emirdir. Hayız gören bir kadının baş örtüsü olmadan namazını Allah kabul etmez. isterse hiç kimsenin görmediği yalnız bir yerde bulunsun. Bu da gösteriyor ki kadınlara şeriat tarafından emredilen hükümler erkeklere emredilmemiştir. Bu da Allah'ın onlar üzerindeki emir münasebetiyle tebeyyün eden bir hakkıdır. Kadın başını açmaz. İsterse onu hiçbir kimse görmesin. Allahü Zülcelal Kuran-ı Kerim'de buyuruyor:



"Evlerinizde vakarlıca oturun evvelki cahiliyyet devri kadınlarının adet ve süslerini kullanmayın." İşte Allah'ın Rasulu de buyuruyor:



"Allah'ın cariyelerini Allah'ın camilerinden menetmeyiniz. Ama evlerinin köşesi onlar için daha hayırlıdır." Başka bir hadisi şerifte şöyle buyuruyor:



"Sizden birinizin odasında namaz kılması diğer odada namaz kılmasından daha faziletlidir. Başka odada namaz kılmanız ise salonda namaz kılmanızdan daha efdaldir. Evde namaz kılmanız mahallenizin camisinde namaz kılmanızdan daha efdaldir. Mahallenizin camisinde namaz kılmanızsa benimle birlikte namaz kılmanızdan daha efdaldir."64 Bütün bunlar örtünme ve fitne şartlarından dolayı fazilet kesbetmektedirler.



Bilindiği gibi evlerin içerisi bir bakıma elbiseler gibidir her ikisi de haddi zatında zararı defetmek ve korunmak içindir. Tıpkı yemek ve içmenin menfaatı celbettiği gibi. Elbise insanı sıcak ve soğuktan korur. Çevreden gelecek taarruzları hafif de olsa engeller. Evler de aynı vazifeyle yapılmıştır. İnsanı hem sıcak ve soğuktan korur. Hem de düşman tecavüzlerini engeller. Allahü Taala da Buyuruyor:



"Allah evlerinizi sizin için sükunet yeri kıldı." Başka bir ayette ise şöyle denilmektedir:



"Allah yarattıklarınızdan sizin için gölgeler yaydı. Dağlardan size yuvalar, siperler yaptı. Hararetten sizi koruyacak elbiseler, Harpte sizi muhafaza edecek demirden giyimler yaptı, işte o bu surette üzerimizdeki nimetini tamamlıyor. Taki ona teslimiyetle itaat edesiniz." (Nahl: 16/81)



(64) Hadis hasen olup Ahmed İbni Hanbel, İbni Huzayme ve İbn Hıbban sahihlerinde nakletmişlerdir. Müslim de aynı hadisi rivayet eder. 



Burada belirttiği gibi bu nimetler insanları eziyetlerden koruyacak ihtiyaçlar mesabesindedir. Surenin başında da şöyle deniyor:



"Davarları da sizin faydanız için o yaratmıştır ki, bunlarda sizin için ısıtıcı ve koruyucu maddeler ve nice nice menfaatler vardır. Onlardan yersiniz de."



Bunları zikretmekteki maksadımız elbiselerle meskenler arasındaki benzerliği anlatabilmektedir. Erkek ve kadın elbisesi muhtelif olunca örtünme ve hicapla mütenasip olan elbiseler kadınlara, diğerleri de erkeklere mahsus olur. Biz bu mevzuda "sarıta müstekimin" icabı cehennem eshabına muhalefettir" adlı eserimizde uzun şekilde bilgi verdik. Dileyenler oraya müracaa etsinler. Bilindiği gibi kılık ve kıyafet bakımından beliren benzerlik ahlak ve amellere de sirayet eder. Bu yüzden de kafirlere acemlilere ve çöl bedevilerine benzemekten nehyedilmiş bulunuyoruz. Aynı zamanda erkek ve kadınlar da kılık ve kıyafette birbirine benzemekten nehyedilmektedir. Kadınlara benziyen erkekler dış yüzleriyle onlara benzemiş olduklarından naşi ahlak ve hareketleriyle de onları taklide yönelirler. Neticede hareket ve kılıkları tıpkı kadınlar gibi olur. Erkeklere benziyen kadınlar da bu benzeyişin neticesi erkek ahlak ve hareketlerini taklide başlar. Tıpkı erkekler gibi hareketlerde bu taklid daha ileri varır. Erkekler gibi onlar da vücud hatlarını belirten gayri islami kılıklara bürünürler. Haya duyguları silinip kadınlar için şart olan utanmak ve haya hissi ortadan kalkar. Bütün bunlara vesile; görüldüğü gibi fitnenin esası olan kadın erkek benzeşmesidir.



Erkek elbiseleriyle kadın elbiseleri arasında ikisini bir birinden ayırd eden fark bulunması tebeyyün ettiğine göre kadınların giyeceği elbiselerde de hicap ve örtü şartlarının yeri yerince bulunması elbetteki kendiliğinden ortaya çıkıyor. Şu halde bir elbise umumiyetle erkekler tarafından giyiliyorsa onu kadınlara giydirmemeleri, kadınların kıyafetini de erkeklerinkine benzer şekle sokmamalıdır. Şüphesiz ki, her şeyin doğrusunu bilen Allah'dır.65