a) Dünya Kâfirin, Âhiret Mü'minin mi? Dünya Mü'mine Zindan mıdır?

Bazı saf ya da câhil müslümanlarca, tembelliğe mâzeret olarak ileri sürülen "dünya kâfirin, âhiret mü'minin" veya "dünya Mü'minin zindanıdır" yargısı; İslâm ve müslümanlar aleylinde konuşulmasına vesile olan bir yanlış yorumdur. Neden yanlıştır? Açıklayalım:



Evet, "Dünya mü'minin zindanı, kâfirin cennetidir."[776] şeklinde bir hadis-i şerif vardır. Bu hadis-i şerif birkaç çeşit yoruma tâbi tutulabilir. Kur'an ışığında ve hadislerin bütünlüğü içerisinde ve en aklî açıklaması şöyledir: Bu hadis, iman ve küfrün öteki dünyada sebep olacağı neticeye göre dünya hayatının değerlendirmesini yapmaktadır. Yani, "âhiretteki durumlarına göre dünya, mü'minin zindanı, kâfirin cenneti yerindedir" anlamını ifade etmektedir. Nitekim mü'minin ve kâfirin âhiretteki durumunu belirten âyetlerden de aynı mânâ anlaşılmaktadır:



"Kitap ehlinden ve müşriklerden inkâr edenler, şüphesiz, içinde temelli kalacakları cehennem ateşindedirler. İşte bunlar yaratıkların en kötüsüdürler. Fakat iman edip sâlih amel işleyenler, işte onlar da yaratıkların en hayırlısıdırlar. Onların Rableri katında mükâfatı, içinde temelli ve sonsuz kalacakları, altlarından ırmaklar akan Adn cennetleridir. Allah onlardan râzı; onlar da Allah'tan râzıdır. Bu, Rabbından korkan kimseyedir..." (Beyyine: 98/6-8)



Mü'mine vaad olunan cennetin ve kâfirin varacağı yer olan cehennemin vasıflarını anlatan öteki Kur'an âyetleri; gerçekten âhiretteki duruma göre dünyanın, mü'min için nasıl bir zindan hayatı niteliği taşıdığını; yine kâfir açısından da ne ölçüde bir cennet hayatı görünümünde olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.



Konuyu şu tarihî hikâye, güzel bir şekilde açıklamaktadır: Kadı'lardan biri Bağdat'ta, yanında hizmetçisi olduğu halde gösterişli bir biçimde atıyla külhan sokağından geçer. Külhancı yahûdi, üstü başı simsiyah, cehennemî bir görünümle kadı'nın önüne çıkar, atının gemine yapışır ve: "Allah, kadı'ya kuvvet versin. Peygamberinizin, 'dünya mü'mine zindan, kâfire cennettir' sözünün mânâsı nedir? Görüyorsunu ya, dünya -mü'min ve Muhammedî olduğun halde- sana cennet; -kâfir yahûdi olduğum halde- bana zindandır. Hadisin mânâsı, tam tersiyle ortada?!" der. Kadı şöyle cevap verir: "Şu üzerimde gördüğün dünyanın süsü ve heybetine rağmen dünya; Allah'ın cennette hazırladıklarına nisbetle benim için zindandır. Cehennemde seni bekleyen azaba nisbetle dünya (bu haliyle de olsa) senin için cennettir." [777]



İşte din bütünlüğünden farklı ve yanlış yorumlanarak bu hadis gerekçe gösterilerek "dünya kâfirin, âhiret mü'minin" yargısıyla müslümanları dünyayı terke ve tembelliğe zorlamak, önce hadisin gerçek mânâsına, sonra da İslâm'ın özüne aykırı bir tutum olur. Unutulmamalıdır ki, temiz ve hoş rızıklar, dünya hayatında da öncelikle müslümanlar içindir:



"De ki: 'Allah'ın kulları için çıkardığı (yarattığı) ziyneti/süsü ve güzel rızıkları kim haram kılabilir?' De ki: 'Onlar, dünya hayatında (inanmayanlarla birlikte) mü'minlerindir. Kıyâmet gününde ise yalnız iman edenlerindir.' İşte, bilen bir topluluk için âyetleri böyle açıklarız."  (A'râf: 7/32)



"Müjde, dünya hayatında da, âhiret hayatında da onlarındır. Allah'ın sözleri için bir değişiklik yoktur. İşte büyük kurtuluş ve mutluluk budur." (Yûnus: 10/64)



Bu konudaki sözümüzü Mehmed Âkif'ten mısrâlarla bağlayalım:



"Bizim muhîti, bizim halkı seyredince naza;



Görür ki; beyni bozulmuş yığın yığın kafa var.



.............



Ne hükmü var ki, esâsen yalancı dünyânın?



Ölürse, yan gelecek cennetinde Mevlâ'nın.



Fenâ kuruntu değil! Ben derim, sorulsa bana;



'Kabul ederse cehennem, ne mutlu, amca, sana!'



.............



Dolaş da yırtıcı aslan kesil behey miskin!



Niçin yatıp, kötürüm tilki olmak istersin?



Elin kolun tutuyorken çalış, kazanmaya bak!



Ki artığınla geçinsin senin de bir yatalak.



.............



Bekãyı hak tanıyan sa'yi bir vazîfe bilir;



Çalış, çalış ki bekã, sa'y olursa hak edilir." [778]



    


ATALAR YOLU
A harfi