c) Ruh Çağırma:

Son zamanlarda özellikle sosyete arasında yaygınlaşmış olan modern kâhinlik veya çağdaş cincilik diyebileceğimiz bir uygulama vardır: Ruh çağırma. Ruh çağırma seanslarında, eğer sahtekârlık, teknik hileler yoksa, madde ötesi bir varlıkla ilgi kurulduğu bilinmektedir. Ancak bu madde ötesi varlığın ruh olup olmadığı, söylediklerinin gerçeği yansıtıp yansıtmadığı ciddi şekilde üzerinde durulması gerekli bir konudur.



Beden kafesinden ayrılan ruhlar, berzah âleminde toplanırlar. Orada dünyadakine benzer birtakım faâliyetlerde bulunma, bazı noksanları telâfi etme imkânları yoktur. Artık amel safhası bitmiş, hesaplaşma için bekleme dönemi başlamıştır. Peygamberimiz kabir hayatını tarif ederken, onun iki durumda olabileceğini, ölenlerin bu iki durumda bulunacağını belirtimiştir:



"Kabir, ya cennet bahçelerinden bir bahçe veya cehennem çukurlarından bir çukurdur."[770]



Şimdi düşünmek gerekir; cennet hayatı lezzeti içindeki bir ruh, dünya ile, dünyadakilerle o güzel hayatı terkederek niçin meşgul olsun? Yine cehennem azabı içinde kıvranan bir ruh da nasıl dünyadakilerin dâvetlerine icâbet edebilecektir? Ona bu izni kim verecektir?



Dolayısıyla ruhların, insanlarla ve dünyadiklerle haşir-neşir oldukları, ölmemiş gibi birtakım işler yaptıkları iddiâsına dayanan ruh çağırma girişimleri, ruhların durumuyla ilgili bu olaylara ters düşmektedir. Ruh çağırma iddiâsında bulunanların iddiâları geçersiz ve tutarsızdır, delilden yoksundur. Eğer ruhların dünyaya dönüp dünyadakiler gibi birtakım faâliyetlere katılma imkân ve şansları olsaydı, herhalde ruh çağırma seanslarıyla meşgul olmaktan çok daha önemli işleri olurdu. Nitekim bir âyet-i kerimeden bir kısım ruhların ne yapmayı arzu edeceklerine dair bilgi bulmaktayız:



"Onlar (günahkârlar) orada, 'Rabbimiz, bizi çıkar, yaptığımız amelden başkasını (daha iyisini) yapalım' diye bağrışırlar." Bu arzuya verilen cevap da âyette açıklanmakta, şöyle denilmektedir:



"Öğüt alacak insanın öğüt alabileceği kadar bir zaman sizi yaşatmadık mı? Size uyarıcı da gelmişti. Öyle ise tadın (o azabı). Zâlimlerin hiçbir yardımcısı yoktur." (Fâtır: 35/37).



Ruhların dünyaya dönüp dünyalılar gibi birtakım faâliyetlerde bulunamayacakları bir başka âyette şu şekilde belirtilmektedir:



"Onlardan birine ölüm gelince; 'Rabbim, beni geri çevir, belki yapmayıp (noksan) bıraktığımı tamamlar, iyi işler işlerim' der. Hayır; bu kendi sözüdür. Tekrar diriltilecekleri güne kadar aralarında geriye dönmekten onları alıkoyan bir engel vardır." (Mü'minûn: 23/99-100).



Medyumlara cevap verdiği söylenen ruhlar, bu engeli aşmayı beceren birtakım gözü açıklar mı dersiniz? İlâhî sınırları, Allah'ın beyanını, beşerî sınırlar ve insanın sözlerine benzetebilen câhiller/kâfirler ancak bunun böyle olabileceğini düşünebilirler ve tabii aldanırlar.                   



Denilebilir ki; "iyi ama, ruh çağırma seanslarına gelen, hatta içecek sigara bile isteyen görünmez varlıklar var. Peki bunlar ne? Verdikleri birtakım geçmiş olaylara uygun bilgiler var, bunlara ne diyeceğiz?" Ruh çağırma seanslarına mesajlar getiren madde ötesi varlıkların, gerçekten çağrılan ruhlar olmadığı, olamayacağı kesindir. Huddamcılık/cincilik/cin çağırma faâliyetleri ve bu esnâda edinilen bilgiler ve bunların açıkça cinler yoluyla elde edildiği eskiden beri bilinen ve hâlen de devam eden bir uygulamadır. Sosyete çevrelerinin buna "ruh çağırma" ismini takması, hiçbir şeyi değiştirmez. Bu, sadece modern cinciliktir o kadar.



Cinlerin varlığı Kur'an'la sâbittir ve cinler gaybı bilmezler.[771] Bununla beraber cinlerin insanlardan farklı bazı bilgilere sahip olabileceklerini, özellikle de ruh çağırma seanslarında kendisiyle görüşülmek istenen kişinin geçmiş hayatına dair birtakım bilgileri bilmelerinin onlar için mümkün olduğunu söyleyebiliriz. Şunun ya da bunun ruhu olarak seanslara gelenlerin, sorulan soruların bir kısmına doğru cevap vermeleri, kendilerinin her söylediklerinin doğru olması için yeter sebep değildir. Cinlerin ömürlerinin uzun, niteliklerinin bizden çok farklı olması, kısa zamanda uzun mesafeleri dolaşabilmeleri sebebiyle insanlardan farklı bilgileri bulunmaktadır. Onların bizim bilmediğimiz bazı konularda bazı şeyler söylemeleri gaybı bildiklerini göstermez; onların bilgileri de çoğu kez noksan ve kasıtlı olarak yanlışla karıştırılmıştır. İnsanları yanıltmaya yöneliktir. Müslümanlar maddeye olduğu kadar melek, şeytan, cin gibi madde üstü varlıklara da inanırlar. Ancak bu inançların Kitap ve Sünnette yer alan bilgilere uygun olması gereklidir. Onların verdiği bilgilere bazı vehimler, zanlar karıştırılmasına müsaade edilmemelidir. Çünkü zan ve vehim hiçbir zaman ilim değildir. İman da en kesin ilme dayanmak zorundadır. O halde asılsız birtakım söylentilerin, aldatmacaların peşinde imanı süründürmenin anlamı yoktur. [772]


ATALAR YOLU
A harfi