a) Gaybı Bilmek Mümkün mü?

Yüce Yaratıcı'nın biz insanlara verdiği akıl, duyular ve benzeri öğrenme vâsıtaları ile hakkında kesin veya zannî bilgi edinebildiğimiz şeylerin tümüne "şehâdet âlemi" denir. İnsanın, bu kendine ait vâsıtalarla hakkında bilgi edinemeyeceği Allah, cennet, cehennem, yarın başına neyin geleceği, kıyâmetin ne zaman kopacağı gibi konuların hepsine de insan açısından “gayb âlemi” denir.



Eskiden beri gayb âlemi, insanoğlunun merakını çekmiştir. Bu âlem hakkında bilgi edinmek istemiştir. Tabii bu merak ve istek; gaybdan/gâipten haber verdiğini söyleyen kâhinler, arraflar, falcılar, müneccimler, cinciler tarafından istismar edildiği gibi günümüzde de bunlara ek olarak medyumlar, astrloglar, ruh çağıranlar tarafından kötüye kullanılmaktadır. Hurâfelerin, bâtıl inanışların toplumda yaygınlaşmasına ve bazı kişilerin asla kendilerinde bulunmayan birtakım üstün niteliklere sahip kabul edilmesine ve böylece menfaat sağlamasına yol açan "gaybı bildiği ve haber verdiği" yalanına ve çeşitli şekillerine dikkat çekmeden önce, meselenin dinimiz açısından nasıl ele alındığını açıklayalım:



İslâm'a göre gayb'ı sadece Allah bilir.



"De ki: Göklerde ve yerde gaybı, Allah'tan başka bilen yoktur." (Neml: 27/65).



Allah Teâlâ'nın emir ve yasaklarını insanlara duyurmak için içlerinden seçtiği peygamberler bile gaybı bilemezler. Kur'ân-ı Kerim'de Peygamber Efendimize hitâben şöyle buyrulmakta ve durum bize açıklanmaktadır:



"De ki: 'Size Allah'ın hazineleri yanımdadır, demiyorum. Gaybı da bilmem; size ben meleğim de demiyorum. Ben sadece bana vahyolunana uyuyorum." (En'âm: 6/50)



"De ki: 'Ben, Allah'ın dilediğinden başka kendime herhangi bir fayda veya zarar verecek güce sahip değilim. Eğer ben gaybı bilseydim, elbette daha çok hayır/iyilik yapardım ve bana hiçbir kötülük dokunmazdı. Ben sadece iman eden bir kavim için bir uyarıcı ve müjdeciyim." (A'râf: 7/188)



"O bütün gaybı bilir. Gaybına/sırlarına kimseyi muttalî kılmaz. Ancak (bildirmeyi) dilediği peygamber bunun dışındadır. Çünkü O, bunun önünden ve ardından gözcüler salar." (Cin: 72/26-27).



Bu âyetlerde de Allah Teâlâ'nın ancak dilediği peygamberleri gaybdan dilediği bilgiye muttalî kıldığı belirtilmektedir. O halde Allah'tan bir bildirme olmadığı sürece gaybı kimsenin bilmesi ve haber vermesi mümkün değildir. Allah da bu bilgiyi sadece peygamberlerine bildirdiğine ve Hz. Muhammed (s.a.s.)'den sonra da peygamber gelmeyeceğine göre, ortalıkta gaybdan haber verdiğini söyleyip gezenlerin açık birer yalancı oldukları anlaşılmış olmaktadır. Her akıllı kişi kabul eder ki, hakikat, yalancıdan öğrenilmez. Ve gerçekler hiçbir zaman bu zavallıların hevâ ve heveslerine tâbi olmaz, onlar dedi diye İlâhî takdir değişmez.



"Eğer gerçek, onların heveslerine uysaydı gökler, yer ve onlarda bulunanlar bozulup giderdi." (Mü'minûn: 23/71)



Hidâyet rehberimiz olan Peygamberimiz, gaybdan haber vermeye kalkışan kişilere inanmanın tehlikesine şöyle işaret buyurmaktadır:



"Gayb habercisine (kâhin, arraf, falcı...) gidip onun dediğini doğrulayan kişi, Muhammed'e gönderileni (Kur'an'ı) inkâr etmiş olur."[767]


ATALAR YOLU
A harfi