İyileşmek İçin Çırpının!

Tedâvisi uzun süren ağır hastaların karşılaştığı en büyük tehlike, moral bozukluğudur. Gerçekten de hastalığınızın kanser olduğunu öğrenseniz, duygu dünyanızda kopacak olumsuz fırtınayı tahmin edebilirsiniz. Oysa her olumsuzluk için olduğu gibi, ağır hastalıkları yenmek için de gerekli olan ilk ve en önemli kuvvet, yüksek moraldir. Aşırı kötümser hava, korku, panik, moral çöküntüsü, hastalığı artırmaktan başka bir işe yaramaz. “Hastayı sormaya gittiğiniz zaman onu yaşamağa teşvik edin; rahatlatıcı, teselli edici sözler söyleyin. Çünkü bu, kaderi değiştirmez ama hastanın moralini düzeltir.” (Tirmizî, Tıb 35)



Moralin yüksek tutulabilmesi için beynimize iyice yerleştirmemiz gereken ilk husus şudur: Her derdin bir devâsı, her meselenin bir hal çâresi vardır. Hastalık ne kadar ağır olursa olsun, mutlaka bunun bir çâresi, bir iyileşme yolu bulunur. Onu bulmak için hem duâ ederek hastalığı veren Şâfi-i Hakiki’den (Şifanın gerçek kaynağı, tek şifâ verici olan Allah’tan) yardım istemek, hem de O’nun dünya eczânesine yerleştirdiği ilâcı bulmak için gayret göstermek gerekir.



Şuna çok kimse şâhittir ki, nice ölümcül hastalar şifâ bulmuş, nice ümitsiz vak’alar tedâvi edilebilmiştir. Çünkü, hayat bilemediğimiz fırsatlarla doludur. Cenâb-ı Hak bir anda geceyi gündüze, gündüzü geceye çevirebilir. Diriden ölüyü, ölüden diriyi çıkaran O’dur.



Uğradığı hastalığın mutlaka bir çâresi olduğuna inanan insan, iki bakımdan kâr eder. Birincisi, moralini yüksek tutmuş olur. İkincisi, çâre arayışlarını yılmadan sürdürür. Bakarsınız her şeyin bittiğini sandığınız bir anda Cenâb-ı Hak yepyeni bir ilâcın keşfini veya o güne dek uygulanmayan bir ameliyat şeklini ilham eder. Sizin dertleriniz bir anda biter, gözyaşlarınız gülmelere dönüşür, bayram edersiniz.