Cemîl:

Güzel olan anlamında Allah’ın isimlerinden biridir. Hüsn ile aynı mânâya gelir. Allah, bütün güzellikleri yaratmıştır, O, güzeller güzelidir. Güzelleştiren Allah güzeldir ve güzellikler O’nun cemâlinin vasfıdır. O, kusurdan münezzehtir ve O’nun güzelliği yaratıklara benzemez. Esmâ-i Hüsnâ’nın her birisinin hayret verici güzelliği, en küçük olgularda bile kendini göstermektedir. İnsanları etkileyen sanat eserleri, mûcizelerin gücü, hârika ve fevkalâde olayları yaratan Cemîl-i Zülcelâl’dir. O, hayatı ve insanı en güzel bir şekilde yaratmıştır. “Ki, yarattığı her şeyi güzel yapan, insanı yaratmaya da çamurdan başlayan O’dur.” (32/Secde, 7). Ancak, Rabbine âsi olan ve kıyâmete kadar insanları saptıracak olan şeytan, bütün çirkinlikleri işte o çıkarır. Kâinattaki her şeyde güzellikler açık veya kapalı bir şekilde görülmektedir. Şeyler ya bizzat güzeldirler, yahut neticeleri yönüyle güzeldirler. Eşyanın bir güzel, bir de kötü tarafı vardır. Allah, yeryüzünde şeytanın adımlarının izlenmemesini, tayyip (güzel ve hoş) şeylerden faydalanılmasını (yenilmesi, içilmesi vb.) emreder (2/Bakara, 168-172). Şeytan ve dostları, Allah’ın yarattığı güzellikleri değiştirip bozarlar; helâli haram kılarlar. Dolayısıyla kötüler kötü için, güzellikler de güzel olan için olur. İyiler, ecir; kötüler ve çirkinler günah kazanacaklardır. Allah’ın fazlı ve keremi, rahmeti olmasaydı, ebedî olarak insanlar temize çıkamayacaklardı (24/Nûr, 21). Allah geceye ve gündüze yemin ettikten sonra; “...kim o en güzeli tasdik ederse” onu en kolaya hazırlayacağını müjdeler (92/Leyl, 1-7).