3- Asaib Meselesi:

Asaib, en Nihaye'nin açıkladığı üzere "İsabe"nin cem'idir. Miktarı, on'dan kırk'a kadar olan cemaat demektir. Hadiste, hayırlılar cemaati mânasınadır. Hz. Ali'nin bir rivayeti şöyle: "Ebdallar Şam'dadır; Nücebâ Mısır'dadır; Asa-ib de Irak'dadır." Şu halde, asaib salihler, iyiler mânasına gelir. Hadiste, ıstılah olarak kullanılmış olup Irak'da bulunan salihleri ifade etmektedir.



Anlaşılacağı üzere hadis, ebdal,  nüceba, asaib gibi kelimelerle ifade edilen salih, zahid ve veli kulların Mehdi'ye delalet edeceklerini ifade etmektedir.[24]



ـ4771 ـ6ـ وعن ثَوْبَانِ رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ #: يُوشِكُ ا‘ُمَمُ أنْ تَدَاعِى عَلَيْكُمْ كَمَا تَتَدَاعَى ا‘كَلَةُ الى قَصْعِتِهَا. فقَالَ قَائِلٌ: مِنْ قِلَّةٍ نَحْنُ يَوْمَئِذٍ؟ قَالَ: َ. بَلْ أنْتُمْ يَوْمَئِذٍ كَثِيرٌ، وَلكِنَّكُمْ غُثَاءٌ كَغُثَاءِ السَّيْلِ، وَلَيَنْزَعَنَّ اللّهُ مِنْ صُدُورِ عَدُوِّكُمُ الْمَهَابَةَ مِنْكُمْ، وليَقْذِفِنَّ في قُلُوبِكُمُ الْوَهْن. قِيلَ: وَمَا الْوَهْنُ؟ قَالَ: حُبُّ الدُّنْيَا وَكَرَاهَةُ الْمَوْتِ[. أخرجه أبو داود.»التَّدَاعِي« التتابع: أى يدعو بعضها بعضاً فتجيب.و»ا‘كَلةُ« جمع آكل.و»الغُثَاءُ« ما يلقيه السيل .



6. (4771)- Hz. Sevban (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:



"Size çullanmak üzere, yabancı kavimlerin, tıpkı sofraya çağrışan yiyiciler gibi, birbirlerini çağıracakları zaman yakındır.



"Orada bulunanlardan biri: "O gün sayıca azlığımızdan mı?" diye sordu:



"Hayır, buyurdular. Bilakis o gün siz çoksunuz. Lakin sizler bir selin getirip yığdığı çerçöpler gibi hiçbir ağırlığı olmayan çerçöpler durumunda olacaksınız. Allah, düşmanlarınızın kalbinden  size karşı korku duygusunu çıkaracak ve sizin kalplerinize  zaafı atacak!"



"Zaaf da nedir ey Allah'ın Resulü?" denildi.



"Dünya sevgisi ve ölüm korkusu!" buyurdular." [Ebu Davud, Melahim 5, (4297).][24]



AÇIKLAMA:



Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), düşmana karşı gerçek gücün ve gerçek zaafın ne olduğunu iki kelime ile ifade etmektedir:



* Dünya sevgisi



* Ölüm korkusu



Bunların zıddı da gerçek gücü ifade eder.



Sadece ekonomik gücün değil, her çeşit insanî ve medenî kıymetlerin bile rakama dökülüp kemiyetle ifade edildiği günümüz telakkisinden ne kadar farklı? İslam'ın bidayetteki kemmî azlık ve ekonomik hiçliğe rağmen şehit olmak hırsı ve Allah yolunda ölmek aşkıyla doluluk  sebebiyle elde edilen başarıları ve ulaşılan iktisadî zenginliği delil kılarak, hadisin İslam âleminin günümüzdeki problemlerine de çözüm formülü olabilecek bir hakikatı dile getirdiğini söylemek istiyoruz.[24]



  اَلَّلهُمَّ اَرِنَا الْحَقَّ حَقّا وَارْزُقْنَا اِتِّبَاعَهُ



ـ4772 ـ7ـ وعن حذيفة رَضِيَ اللّهُ عَنْه أنّهُ قال: ]واللّهِ مَا أدْرِى أنسِيَ أصْحَابِي أمْ تَنَاسَوْا؟ واللّهِ مَا تَرَكَ رَسُولُ اللّهِ # مِنْ قَائِدِ فِتْنَةٍ الى انْقِضَاءِ الدُّنْيَا يَبْلُغُ مَنْ مَعَهُ ثَثَمِائَةٍ فَصَاعِداً إ سَمَّاهُ لَنَا بِاسْمِهِ واسْمِ أبِيهِ وَقَبِيلَتِهِ[. أخرجه أبو داود .







7. (4772)- Hz. Huzeyfe (radıyallahu anh)  diyor ki: "Vallahi bilemiyorum! Arkadaşlarım gerçekten unuttular mı yoksa unutmuş mu gözüküyorlar? Allah'a kasem olsun, Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) kıyamete kadar gelecek fitne başılardan üç yüz ve daha fazla etbaı bulunan herkesi, hiçbirini bırakmadan, bize ismiyle, babasının ismiyle, kabilesiyle söyleyip haber verdi." [Ebu Davud, Fiten 1, (4243).][24]