1- Münafıkların Fitnesi:

Münafıklar fitne çıkarmaktan hoşlanırlar. Tutum ve davranışlarıyla fitneye sebep olurlar. Fitne olan şeylere çağrıldıkları zaman koşarak ve isteyerek giderler.[24] Bundan dolayı onlar Allah’ın kalplerini arıtmak istemediği kimselerdendir. Allah (cc) onların fitneye düşmelerini ister.[24]



Münafıklar müslümanların arasında yaşadıkları halde gerektiği zaman, -tıpkı Peygamber döneminde olduğu gibi- Allah yolunda cihada katılmak istemezler. Mecburen katılsalar bile müslümanların arasına fitne sokup onları Allah yolunda çalışmaktan soğutmaya çaba gösterirler. Böyleleri Peygamberimize şöyle dediler:



“...Bana izin ver, beni fitneye (zor bir denemeye) düşürme...” Kur’an onlara; “...İyi bilin ki, onlar zaten fitneye düşmüşlerdir. Cehennem de kafirleri kuşatacaktır.” şeklinde cevap vermektedir.[24]



Münafıkların hem kendileri fitneye düşerler, hem de başkalarını, özellikle de müslümanları fitneye düşürmeye çalışırlar.



“İnsanlardan bazıları; ‘Biz de Allah’a inanıyoruz’ dedikleri halde kendilerine Allah uğrunda bir sıkıntı geldiği zaman, insanlardan gelen bu fitneyi (sıkıntı ve belâyı) Allah’ın azabı gibi zannederler. Ancak müslümanlar bir ni’mete, dünyalık bir rahata kavuştukları zaman da ‘biz de sizinle beraberiz’ demekten utanmazlar. Şüphesiz ki Allah (cc) imanda samimi olanları da iki yüzlü davrananları da çok iyi bilir. ” (Ankebût: 29/10-11)



Aynı insanlar ahiret hayatında mü’minlere; “Biz sizinle beraber değil miydik?” diyecekler. Mü’minler onlara şöyle cevap vercekler:



“...Evet ama, siz kendinizi fitneye düşürdünüz (aldattınız), beklediniz (hemen tevbe etmediniz), kuruntular sizi aldattı...” (Hadid: 57/14)



Kalplerinde eğrilik bulunanlar, müslümanları şüphe ve fitneye düşürmek için Kur’an’daki ‘müteşabih’ âyetleri kafalarına göre yorumlarlar.[24]