b- Fasık Kavramının Anlam Sahası:

        



‘Fasık’ kavramı Kur’an’da iki yerde tekil olarak, otuzbeş yerde ise çoğul olarak geçmektedir.



Kur’an, ‘fısk ve fâsık’ kelimelerini bazen mü’minlerin hataları hakkında kullanırken, bazen de inkârcıların tavırları hakkında kullanmaktadır. ‘Fasık’ kelimesinin geçtiği âyetlerin çoğunda kafirlere, müşriklere, münafıklara ve ehl-i kitaba ‘fasık’ denildiğini görüyoruz. Bazen de peygamberi dinlemeyen ya da Allah’ın çağrısına uyarak O’nun yolunda cehd (cihad) etmeyen mü’minlere ‘fasık’ denildiğini öğrenmekteyiz.



İslâm alimlerinin çoğunun görüşüne göre Şeriatın büyük günah dediği haramları işleyenler ile küçük günahta bile bile ısrar edenler fasıktır. Bunlar, işledikleri günahın helâl olduğunu kabul etmedikçe, yani haramı inkâr etmedikçe günahkâr mü’min sayılırlar. Tevbe etmeleri ve tevbeden sonra affolunmaları umulur.



Ancak büyük günahların ne olduğu konusunda kesin ölçünün ve görüş birliğinin olmaması, ayrıca Kur’an’da ‘fasık’ sıfatının, Allah’ın emrinden ve O’na itaatten çıkanlar hakkında kullanılması sebebiyle, ‘fasık’ kavramı ile ilgili olarak farklı görüşler ortaya çıkmıştır. Hatta bu görüşler mezhebler arası önemli ayrılıklara sebep olmuştur.



Biz bu görüş ayrılıkları üzerinde durmak istemiyoruz. İslâm tarihinde –bize göre biraz da abartılı bir şekilde- yapılan bu münakaşaların bir yararı yoktur. Kur’an’ın kimlere ‘fasık’ dediğini anlamak için, onların Kur’an’da anlatılan özelliklerine bakmak gerekir. Fasıklık sıfatını Kur’an’ın getirdiği ölçülerle iyice tanıyan bir mü’min, bu tehlikeden kendini kurtarmaya çalışır.



‘Fısk’, Allah’a itaatı terkedip, Din’in sınırlarını aşarak günaha düşmek olduğuna göre, bu işi kim yaparsa yapsın; o, fasıklık yapmış olur. Bir kimse Allah’ın hükümlerini tanımaksızın, kaale almaksızın, korkusuzca, günahları helal kabul ederek, yani o konuda Dinin getirdiği ölçüyü hiçe sayarak günah işlerse, şüphesiz bu; inkârın, Allah’a karşı küfr içinde olmanın ta kendisidir. Müslüman olduğu halde Allah’a itaatsizliğe düşen kimselere de, işledikledikleri günahı helâl saymadıkları sürece mü’min gözüyle bakmak gerekir.



Kur’an, mü’minlere bazı hayvanların etini haram kılıyor, bazı davranışları yasaklıyor. Sonra da bu gibi şeylerin ‘fısk’ olduğunu söylüyor. Mü’minler, Allah’ın koyduğu bu ölçülere uymazlarsa ‘fısk’a düşerler. ‘Fıska’ düşenlere de ‘fasık’ denir.[24]



Peygamberimiz de ‘fısk’ sıfatını günahkâr mü’minler hakkında kullanmıştır. Mesela, ‘Müslümana sövmek fısk, onu (kasten) öldürmek küfürdür.”[24]



İlmin ‘fasıkların’ elinde olmasıyla müslümanların toplum dengesinin bozulacağı, öncekilerin başına gelenlerin onların da başına geleceği haber veriliyor.[24]