Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaatin Üzerinde Birleştiği Esaslar:

Sünnet ve Cemaat Ehli'nin büyük çoğunluğu dinin rükünlerinden belli esaslarda ittifak etmişlerdir. Dinin bu rükünlerinden her birinin hakikatını bilmek buluğ çağına ulaşmış her akıllı kimseye vacibtir. El-Bağdadî'ye göre her rüknün şubeleri vardır ve onların şubelerinde, Ehl-i Sünnetin tek görüş halinde üzerinde birleştikleri meseleler vardır:



1- Kâinat vehim ve hayalden ibaret olmayıp onun bir öz varlığı ve hakikatı mevcuttur. İnsan bu kâinatı tanımaya, ayrıca bilgi edinmeye muktedirdir.



2- Kâinat bütün ayrıntılarıyla yaratılmış bir şeydir. Onun mutlaka bir tek olan yaratıcısı vardır.



3- Allahu Teâlâ'nın zatından ayrılmayan ezelî sıfatları vardır.



4- O'nun isimleri, vasıfları, adaleti ve hikmeti zatının gereğidir, bunları da bilmek gereklidir.



5- Yüce Allah'ın Resuleri ve Nebîleri vardır, onların mucizelerini bilmek de zorunludur.



6- Yüce Allah'ın emir ve yasaklara dair hükümleri ile teklifin (mükellef olmanın) bilgisini elde etmektir. Yani İslâm'ın üzerine bina kılındı beş rüknü kabul ve tasdik etmektir ki, bunlar: Allah'tan başka bir ilâhın bulunmadığına ve Hz. Muhammed'in Allah'ın Peygamberi olduğuna şahitlik etmek, Namaz kılmak, Zekât vermek, Ramazan orucu tutmak ve Kâbe'ye hacca gitmek



7- İnsanların fani olduğuna, öldükten sonra dirilecekleri Ahiret âleminin varlığına ve bu âlemin müştemilatı denilen, haşr, sual, hesab, mizân, Cennet, Cehennem gibi hususlara inanmak,



8- Ahirette Allah'ın müminler tarafından görüleceğini bilmek,



9- Kaderin hak olduğunu, fakat kulların işlerinde mecbur olmadıklarını bilmek,



10- Kelâmullahın kadım olduğunu, fakat ses ve harflerden meydana gelmediğini bilmek.



Görüldüğü gibi bütün bu ve benzeri olan itikâdı esaslar Fırka-ı Nâciye'nin, yani Ehl-i sünnetin büyük çoğunluğunun üzerinde ittifak edip birleştikleri noktalardır. Ayrıca bu esasların herbiri Kur'an-ı Kerîm'in muhkem ayetlerine, Hz. Peygamber'in sahih hadislerine dayanmaktadır.



Bu itibarla Fırka-Naciye Allah'ın emirlerini bilip onları yerine getirdiği, yasaklarını anlayıp onlardan uzak durduğu ve Hz. Peygamberin gösterdiği hak yolda ilerlemeye devam ettiği için bu adı almış, yani kurtuluşa eren büyük topluluk olmuştur. Fırka-ı Naciye'yi ilk devirdeki topluluklara göre Ehl-i Sünnet-i Hasse denen Selefiyye, Ehl-i Sünnet-i Amme denilen Mâtûridîlerle Eş'ârîler meydana getirmiştir. (Geniş bilgi için bk. Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, s.332; Ebû Dâvud, Sünen, II, s.259; İbn Mâce, Sünen, II, s.479; Gazâlı, İhyâ', I, s.179; Şâtibî, Muvâfakat, IV, 48-52; Teftâzânî, Şerhu'l-Makârıd, II, s.199; Abdulkâhir Bağdâdî, el-Fark Beyne'l-Fırak, Mezhebler Arasındaki Farklar, Tercüme: Doç. Dr. E. Ruhi Fığlalı s.289-335; Eş'ârî, Makalât, 277-284).



Cihad TUNÇ