İsrailoğulları, yaptıkları fesadın karşılığını dünyalık felâketlerle gördüler.[24]

Bozguncuların ve müstekbirlerin en büyüğü firavun ve onu kendilerine örnek alan müfsitlerin sonu hiç te iyi olmadı ve olmayacak.[24]



Allah’ın âyetlerini inkâr eden ve peygamberlerin davetlerinden yüz çevirip, fesada teşebbüs edenler için ahirette azap üstüne azap verilir.[24]



Rabbimiz müfsitlerden ve onların yaptığı fesatlardan razı değildir. Fesadın kişi ve toplum bünyesinde sebep olduğu zararları önlemek için kullarına ısrarlı bir şekilde ‘fesat çıkarmayın’ diye ihtarda bulunmaktadır.[24]



Mü’minler, öncelikli olarak kendileri ıslah olmak ve fesat işlerden uzak durmak zorundadırlar. Sonra da birbirlerine destek olarak fitne ve onun bir benzeri olan fesada karşı mücadele etmeliler. Onlar, fesada ve fitneye yol açacak davranışlara fırsat vermezler. Fesatçılara karşı direnirler, onların ifsatlarını kolaylıkla yapmaları için meydanı boş bırakmazlar. Müslümanlar bu görevi yerine getirmedikleri zaman yeryüzünde fesat giderek yaygınlaşır.[24]



Müslümanlar, fitne ve fesadı önlemek üzere müfsitlerin (bozguncuların) peşlerinden gitmezler, onlara ve onların sistemlerine, fikirlerine, eylemlerine hiç bir şekilde destek olmazlar.[24] Onlar akıllı insanların yaptığı gibi yaparlar: Fesat zihniyetini iyi tanırlar ve onunla mücadele ederler.[24]