FESAT

Kelime anlamı;  bozulma, kokuşma, orta yoldan ayrılma demektir.



Kur’an-ı Kerim’de; yeryüzünde fitne uyandırıp, insanların durumunu ve yaşama yollarını doğruluktan saptırıp, din ve dünyaya ait çıkarlarını zedelemek anlamında kullanılmıştır.



Bir şeyin faydalı olmaktan çıkıp zararlı olmaya başlaması fesattır.



Aynı kökten gelen ‘ifsat’ bozma, kokuşturma, geçersiz duruma düşürme anlamına gelir.      



Müfsit;  bozan, bozgunculuk yapan, ifsat eden demektir. Fasit ise, bozan, geçersiz kılan, batıl demektir.



Fesadın karşıtı sulh veya salah’tır. Sulh veya salah; iyi olma, düzelme, iyiliğe aracı olma anlamlarına gelir. Bunun çoğulu maslahattır. Maslahat, iyi olan halleri, düzelmeyi, faydalı olan şeyi ifade etmektedir.



İfsat eden şeylere, fesat’a sebep olan şeylerin hepsine ‘mefsedet’ denmiştir.



İnsanların din, can, akıl, nefis, nesil ve mal güvenliklerini çok önemli gören dinimiz, koyduğu hükümlerle ‘maslahatı kazanmak mefsedeti uzaklaştırmak’ istemiştir. [24]