Rızık Genişliği İmtihanı Karşısında Müslümanın Tutumu

Rızkın bollaşıp yayılması durumunda müslümana düşen, bütün gaye ve incelikleri göz önünde bulundurması, Allah’ın zenginlere gösterdiği görevleri yerine getirmesidir. Bu görevler, kısaca şunlardır:



1- Yakînen inanmalı ve zihninde tutmalı ki, elindeki mal, Allah’ın malıdır.  “(O muttakiler ki,) Bizim rızıklandırdığımız şeylerden infak ederler (Allah için harcarlar).” (2/Bakara, 3) “Ve Allah’ın, size verdiği malından onlara da verin.” (24/Nur, 33) “Bu (mal), Allah’ın rızıklarından (bir rızık)dır. Size verdiğimiz rızıktan infak edin (Allah için harcayın.)” (63/Münâfıkun, 10)



2- Malı kötüye kullanmaktan (zulüm ve sömürü vasıtası yapmaktan –tuğyanu’l mal-) sakınmalıdır. Çünkü mal, bazan sahibini azdırır. “Size verdiğimiz rızkın temizlerinden yiyin. Ama bu hususta taşkınlık etmeyin; sonra gazabım üzerinize iner. Kimin üstüne gazabım inerse artık o, (ateşe) düşmüştür.” (20/Tâhâ, 81) Allah’ın verdiği rızıkta tuğyan, yani azgınlık; rızık verene nankörlük etmek, eğlenceyle meşgul olup rahat bir hayatla oyalanarak kulluğu unutarak nimetlerin şükrünü eda etmemek ve mallarını günah yollarda harcamak, fakir fukaranın haklarını gözetmemek suretiyle hududullahı (Allah’ın çizdiği şer’î sınırları) çiğnemek şeklinde olur.



C3 onun şımarmasına sebep olmuştur. Hatta daha da ileri giderek malı, kazanç yollarını bilmesi sayesinde kendisinin elde ettiğini iddia etmişti. Taşkınlığının sonucu da Kur’an’ın haber verdiği gibi olmuştu:



“Nihâyet biz, onu da evini de yere batırdık!” (28/Kasas, 81)