D - Kainat Karşısında Ruh Ve Alışkanlık.

Cihan, Allah’ın büyük mucizesi ve akılların karşısında donup kaldığı müthiş kudretinin geniş fuarıdır. Fakat, adet ve alışkanlık cihan mucizesinin gözkamaştıran görüntüsünü bozan iki kuvvettir. Ruhi duygunun ışığı ise son derece girgeçtir. Derinliklere kadar nufuz eder.



Beş-duyu, gördüğü ve duyduğu şeylere hemen alışır. Bu sebeple her şeyi, sanki aslında yokmuş gibi doğrudan doğruya çiğner geçer. Alışkanlık nedeniyle, herşeyin etrafını saran Allah’n yaratıcı, yapıcı ve dileyici eşsiz kudretinin açık seçik alamet ve işareterini farketmez ve unutur.



Gece vegündüz, durmadan bir birini kovalamakta; mevsim ve bölge değiştikçe uzunluk ve kısalık yönündenbunlarda değişmektedir.



Her gün muntazam olarak doğuş batan güneş, hiç bir gün doğup ta batmamamzlık veya batmı da doğmazmazlık etmemektedir.



Gecenin karanlığında ateş böcekleri gibi parıldaşan ve nuru uzak mesafeleri aşan yıldızlar...



Önce, görülmeyecek kadar küçük bir hilal şeklinde belirip; sonra yüzü nurla kapalı büyük bir daire halini alan ay; yeryüzünü durgun, berrak ve tatlı bir gümüş parıltısı ile kaplamakta; daha sonra, görülemiyecek derecede küçük hilal şeklini tekrar alana kadar küçülmekte ve boşlukta kaybolup gitmektedir.



Küçücük bir filiz olarak dünyaya açılıp, yeyeşil yapraklar halinde gelişen bitkisel hayat...



Ana kuşun kanatları altına  sığınan ve gagası ile topladığı yiyeceklerle beslenen yavru kuş, annnesinin emzirerek büyüttüğü ve asla ardından ayrılmak istemiyen zayıf bir hayvancık şeklinde beliren hayvansal hayat...



Ölü dünyanın, aslında daima canlı va hareketli bulunan güçlerini göz önüne serdiği kat kat artış halindeki yaygın hayat...



Bir tek yıldızın bile hiç bir karşılıklığa meydan vermediği; milyonlarca seneyi içerisine alabilen uçsuz bucaksız zaman içerisinde takibettiği yoldan dışarı bir karınca boyu çıkmayan, cihanın tümüyle üzerinde yürüdüğü; aydınlığında gerçekleri harcanan ve inceliklerinde değerleri heder edilen nizam...



Değil zaman içerisinde cihanın; cihanın, içerisinde yüzdüğü zaman ve bu zamanın gerçe mana ve mahiyetinin bile kıl kadar kendisinden ayrılmadığı nizam...



İnce cihazları ve hiç bir varlıkta benzeri bulunmayan eşsiz güçleri ile mucizevi bir varlığa sahip olan insan...



İnsan varlığında yer alan bedeni, fikri ve ruhi yetenek ve olaylar...



Bütün güçlerini bir noktada toplayabilen ve bunların arasını bir te varlıkta birleştirebilen ince, çetin bağlantı ve geniş ölçüde kaynaşma...



Bütün bunlar, Allah’ın varlığı ve özelliklerini göstermek üzere cihanda yaratmış olduğu alamet ve işaretlerdir. İnsanın karşısında tefekküre dalması gereken Allah’ın mucizeleridir. Dört bir yandan insanın önüne dökülen belirtileridir. Gel velakin insan, bu dev gerçeklerin önünde, alışkanlık nedeni ve uydum kalabalığa zihniyeti ile gereği gibi durmadan, düşünmeden hemen geçer. Bu müthiş olaylar kaşısında, Allah’ın lutfettiği gözü kör kulağı sağır, aklı yok ve ruhu hiç sayar. Aslında bu insanın izzetine kaşı işlenen korkunç bir cinayettir.



Ruhun terbiyesine özel bir yer veren İslam ise, aksine olarak bu alametlerin üstüne üstüne yürür; bu sayısız işaretlere en büyük önemi verir ve hayati değerleri bunlarda bulur. Bulmuş olduğu değerleri ve gereklerini yine bu alametler fuarı içerisinde gerçekleştirir ve yayar.



Kur’an-ı Kerim, insanı bu yola çağıran Ayet-i Kerimelerle doludur.Bu ayet-i kerimeler, insanın dikkat ve basiretini cihandaki bu sayısız işaret ve sırların arkasından Allah’ın her şeye mutedir, yaratıcı ve büyüleyici kudretini de ayrıca hisseder ve böylece insanı dalmış olduğu alışkanlık ve adet uykusundan uyandırarak gözünü cihana yeniden açar ve insanın gözü, gönlü ve aklı herşeyi bir başka görür. Mühimsemeden basıp geçtiği şeylerde nice sırların ve nice hazinelerin gizlenmiş olduğunuanlar.