s) Duada Zaman ve Mekân:

Dua bir çeşit ibâdettir. Hatta ibâdetin özüdür, ruhudur. İbâdet, hayatta olduğu müddetçe insanın her an aslî görevi olduğuna göre, duanın da belli bir vaktinin olmaması gerekir. Yani, her zaman dua zamanıdır. Duanın yasak olduğu bir zaman yoktur. Ancak, bir kısım âyet ve hadislerde bazı vakit ve durumların duanın kabul edilmeye daha uygun olduğu belirtilmiştir. "Onlar (takva sahipleri) seher vakitlerinde bağışlanma dilerler." (Zâriyat: 51/18).



Hadis-i şeriflerden duanın kabule yakın olduğu diğer zamanları da şöyle sayabiliriz: Gecenin son üçte biri, gece yarısı, secde edilen zaman, farz namazların arkasından yapılan dua, ezan okunduğu vakit, cihad (savaş) esnasında, Cuma günü Cuma namazı anlarında meçhul bir zaman, oruçlunun iftar vakti, ezanla kamet arasındaki vakit, arefe günü, kadir gecesi.



Duanın yapılamayacağı bir zaman olmadığı gibi, yapılamayacağı bir mekân da yoktur. Her mekân dua mekânıdır. Sokakta, çarşıda, otomobilde, trende, büroda, okulda, işyerinde, mutfakta, yatakta dua edilebilir. Fakat, dağlarda, ormanlarda, ya da odanın sessizliğinde daha iyi dua edilebilir. Tüm mekânlar dua mekânı olmasına rağmen, sessiz mekânlar dua için en elverişli, en uygun mekânlardır.[383]