b- Dua ve Davet:

         



‘Davet’ ve ‘dua’ kelimeleri Kur’an’da bazen farklı anlamlarda, bazen de birbirlerinin yerine kullanılmaktadır. Kimi âyetlerde ‘davet’, bir çağrı, bir nida, bir seslenme manasında geçtiği gibi, aynı kelime fiil ve isim olarak ‘dua-yakarış, yardım isteği manasında da kullanılmaktadır.



‘Davet; aynı zamanda isimlendirme diyebileceğimiz bir şekilde de geçmektedir. Müşrikler, kendi elleriye yaptıkları putlarına ilâh demektedirler, onları ilâhımız diye çağırmaktadırlar. Sonra da bu şekilde adlandırdıkları putlarından yardım istemektedirler. “O’ndan başka çağırdıklarınız (dua ettikleriniz) ise size yardıma güç yetiremezler, kendilerine de.” (A’raf: 7/197)[285]



Dikkat edilirse burada ilâh diye çağrılan putlardan bir şey isteme aynı kelime ile ifade edilmektedir. Bu çağrının arkasında bir dua, yani yalvarıp yakarma, yardım isteme anlayışı yatmaktadır.



Biz ‘davet’ kelimesini sözlük anlamıyla, ‘dua’yı ise bir ibadet, bir kulluk eylemi, bir sığınma ve yardım isteği olarak almak istiyoruz. Buna göre çağrı Allah’tan insana doğru olursa ‘da’vet’, kuldan Allah’a doğru olursa ‘dua’ dememiz uygun olacaktır.



Şöyle de düşünebiliriz: Sonsuz güç ve kudret sahibi Yüce Rabbimiz kendi yarattığı kulundan bir şey istemez, O’na muhtaç değildir. Allah’ın insandan bir yardım istemesi akıl ve din dışıdır. Böyle bir şey düşünülemez bile. Öyleyse Kur’an’da geçen ‘davet’ (Allah’ın duası) kullarını hidâyete bir çağrıdır, bir uyarıdır ve kulluk yapmaları için onları bir teşviktir.   



Yaratılmış olan, çok sınırlı gücü bulunan ve her zaman başkasına va başka şeye muhtaç olan, aciz ve zelil bir kulun Allah’tan bir şey istemesi de elbette diğer insanlardan istemesi gibi olamaz. Onun, Allah’tan bir şey istemesi aşağıdan yukarıya doğru, aciz olandan güçlü olana doğru bir yakarıştır. Tazim (yüce sayma) anlayışı, samimiyet ve boynu bükük bir halde olmalıdır. Hatta Rabbin çağrısına uyup ta mü’min olanlar, Hz. Peygambere bile kendi aralarında seslendikleri gibi seslenemezler, O’nu sıradan bir insan gibi çağıramazlar.[286]