GİRİŞ

Ümmetin üzerinde icma ettiği asıl ve kaynaşmasını sağlayan esas; akide birliğidir. Coğrafi ve siyasi sınırlar ayrı olsa da, dilleri ve yurtları farklı olsa da, onlar paylaştıkları ortak akide ile tek bir ümmettirler. Fakat dilleri, yurtları, tarihleri ve sınırları aynı olup akideleri farklı olursa, sürekli ihtilaf ve düşmanlık içine düşerler. Bu söylediğimizin en doğru kanıtı ve tanığı geçmişte ve günümüzde yaşanan olaylardır.



Allah (cc)’ın nimetlerindendir ki, ümmet yaşamında akide birliğini sağlayan unsurlar gayet sağlam ve canlı olarak devam etmektedir. Ümmet, Rabbinin kitabı ve peygamberinin sünneti ile top yekün bir sapıklıktan korunmuştur. Bu ümmet içinde kıyamet gününe kadar hak üzere sabit bulunan bir taife var olmaya devam edecektir ki, bu da, Allah’ın zafer ve kurtuluş verdiği hak taifedir.



İslam'ın temel usulünden biri de cemaate yapışmak, ayrılık ve ihtilaflardan sakınmaktır.



Rabbimiz bir, Peygamberimiz bir, kitabımız bir ve dinimiz birdir. Din usulü konusunda selef ve ümmetin imamları arasında herhangi bir ihtilaf yoktur. Cenab-ı Hak kullarını hak üzere toplanmaya çağırmaktadır: ‘Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı yapışın; parçalanmayın’ Ümmet sadece hak ve hidayet üzere birleşebilir.



Ortaya çıkan tüm ihtilafları, Allah’ın kitabı ve peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) in sünneti ile gidermek mümkündür. Çünkü Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor: ‘Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz –Allah’a ve ahirete gerçekten inanıyorsanız —- Onu Allah’a ve resulüne götürün.’



Ayrılık ve parçalanmışlık; Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) in çizgisinden sapanların yoludur. Çünkü Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor: “Dinlerini parça parça edip, guruplara ayıranlar var ya, senin onlarla hiç bir ilişkin yoktur.” Ümmetin selefi ve imamları arasında, itikat konusunda müessir herhangi bir ihtilaf yaşanmamıştır. Bu ihtilaflar daha sonra gelen müteahhirin arasında baş gostermiştir.



Ehli sünnetten bazılarının, bazı itikadi veya ameli konularda hataları olabilir. Fakat Allah’a hamd olsun ki Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) in de haber verdiği gibi hata üzerine toplanmış değillerdir.



Cahil veya kötü niyetli birtakım kimseler bazı imamlara birtakım batıl sözler isnat etmişlerdir.



Bu hususta alimlerden biri şöyle dedi: “Bil ki, eser sahiplerinden birçokları imamlara onların söylemedikleri nice sözler nispet ettiler. Özellikle İmam Şafii, Malik, Ahmed ve Ebu Hanife’ ye birtakım bazı yanlış itikatları tasvip anlamına gelebilecek bazı kimi ifadeler nisbet edilmiştir. İmamlara birtakım bazı batıl sözler nisbet eden bu kimselere, bu sözlerin hangi sahih kanallar vasıtasıyla rivayet edildiği sorulunca, aynen Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)’e, sünnetinde olmayan bidat ve batıl sözler izafe edenler gibi, onlarında hemen oracıkta yalanları anlaşılmış olur.[90]



Masumî şöyle dedi: “Sonradan gelen bazıları kendiliklerinden uydurdukları birtakım meseleleri imamlara nisbet etmişlerdir.[91]



Şeyhulislam İbn Teymiyye kendilerini ehli sünnet ve dört mezhebe nisbet eden birçok bidatçının, sünnet ve dört mezhebe aykırı olarak kendiliklerinden uydurdukları birçok batıl görüşleri açıklığa kavuşturarak reddetmiştir.[92]



Bu çalışmamda sayın okuyucuların dikkatlerini bu alanda gizlice yürütülen zararlı faaliyetler ve hilelere çekmeye çalıştım. Allah’a hamdolsun ki aleyhteki bu oyunlar, Allah’ın inayetiyle ümmetin tamamı üzerinde etkili olmamıştır. Allah (cc), her dönemde dine yöneltilen batıl ve zararlı faaliyetlerle mücadele eden sadık müminler var etmiştir. Dolayısıyla ilim ehli şöyle demiştir: Bizden önceki ümmetler döneminde, din bozulunca, Cenabı Hakk hakkı beyan etmek üzere yeni peygamberler göndermiştir. Bu ümmetin ise peygamberinden sonra başka bir peygambe olmayacak; fakat Allah (cc) Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)’in dini koruma ve beyan etme işini yürütecek salih alimler varedecektir. Bu nedenle Cenabı Hakk müminlerin yolunu, Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)’e itaatle beraber zikretmiştir.



“Kendisi için doğru yol belli olduktan sonra, kim Peygamber’e karşı çıkar ve müminlerin yolundan başka bir yola giderse, onu o yönde bırakırız ve cehenneme sokarız; o ne kötü bir yerdir.” (Nisa 4/115)