4- Dârü'l Eman:

        



Müslümanlar tarafindan fethedildikten sonra kendilerine ‘eman-güven ve hürriyet’ verilen beldeler ‘dâru’l eman’ olarak nitelenir. Böyle beldeler müslümanların hakimiyeti altında olacağından bunlar ‘dârü’l İslâm’a bağlıdırlar. Herhangi bir kimse müslümanların ülkesine sığınırsa ona can, mal, kişilik haklarına dokunulmazlık ve benzeri konularda ‘eman’ verilir, güvenliği sağlanır. Bir beldeye de aynı güven verilirse  orası ‘dâru’l eman’ olur.



Müslümanlar bulundukları beldelerde meşru araçları kullanarak, insanların yaşama ve inanma hürriyelerine dokunmadan, onlara zarar vermeden, insanları İslâmın güzellikleriyle tanıştırmakla yükümlüdürler. Çünkü İslâm  hem barış, hem huzur, hem güvenlik, hem de bütün hakların garantisi, kaynağıdır. [66]