Dalâlette Olanların Özellikleri:

        



Allah’ın hidâyetine uymak insanın fıtratına daha uygunken, dalâleti tercih edenler, akıl ve duyularını yerli yerinde kullanmayıp ta sapıklığa düşenler ve başkalarını da saptıranlar şüphesiz zalim kimselerdir. Onlar akıllarını kullanıp gerçeği görecekleri yerde, hevalarına (doğru olmayan arzularına) uyarlar.[23]



Bir takım kişiler ve kötülük odakları insanları hidâyetten uzaklaştırıp dalâlete düşürebilirler. İnsan yaratılışı gereği itaat etmeye de isyan etmeye de meyillidir. Aklını iyi kullanan, Allah’tan gelen hidâyet sebeplerini iyi anlayan, yani Kitabı ve Peygamberi idrak eden, Allah’ın her taraftaki âyetlerini düşünen kimseler doğru yolu bulurlar. Bunlardan uzak kalıp, dalâlete sürükleyici kişilerin peşine gidenler ise sapıtırlar.



Kur’an’ın açıklamasına göre şeytan yardımcılarıyla birlikte insanları sapıklığa götürmeye çalışırlar.[24] Firavun gibi cürüm (günah) işleyenler ve onun yanındaki mel’e sınıfı (aristokratlar) kendilerine uyanları sapıtırlar. Firavun, Kur’an’ın üzerinde çok durduğu tipik bir isyancı kişiliktir. Yeryüzünde azıp-sapmanın (tuğyanın), kibirlenmenin, cürüm işlemenin, kendi hevasını ilâh haline getirmenin, zulmün ve sapıtmanın en açık örneğidir. Kendisi sapıklıkta olduğu gibi, üzerinde hakimiyet kurduğu kitleleri de kendisi gibi sapıklığa götürmenin gayretinde idi.



Şüphesiz her devirde firavun tipli insanlar çıkabilir, kendileri dalâlette oldukları gibi diğer insanları da hidâyetten ayırmak için çaba gösterebilirler. Allah’ın âyetlerine sırt dönen bu azgınlar, kurdukları şeytaní sistemlerle, oynadıkları oyunlarla bu hedeflerine ulaşmaya çalışırlar.



İnsanların kendi elleriyle yaptıkları ve kutsal saydıkları putlar ve benzeri (heykeller) de sapıklığa sebep olurlar.[25]