Cimâdan Maksad:

İbnu Kayyim: "Cimâ başlıca üç maksadla vaz edilmiştir" der ve açıklar:



1- Neslin muhâfazası ve nev'in bekâsı.



2- Vücutta hapsedilmesi bütün beden için zararlı olan bir maddenin dışarı atılması.



3- İhtiyâcın giderilerek lezzet elde edilmesi ve nimetten istifâde.



İbnu'l-Kayyîm açıklamalarına devâmla, büyük tabiblerin cimâyı sıhhatin bir şartı olarak kabul ettiğini belirtir ve bu meyânda Galinos'un ismini zikreder. Bir kısım selefin de: "Kişi üç şeyde azimli olmalıdır:



1- Yürümeyi terketmemede, zira birgün muhtaç olur,



2- Yemeyi terketmemede, aksi takdirde midesi küçülür.



3- Cimâyı terketmemede. Zira kuyu boşaltılmazsa suyu çekilir" dediğini, kezâ Muhammed İbni Zekeriyyâ'nın da: "Kim uzun müddet cimâyı terkederse âsablarının kuvvetleri zayıflar, mecrâları tıkanır, zekeri takallus eder. Bir nevi kurutma için, cimâyı terkedenleri gördüm. Derhâl bedenleri soğudu, hareketleri zorlaştı, sebepsiz olarak üzerlerine bir bıkkınlık çöktü, arzuları söndü ve yediklerini de hazmedemez oldular" dediğini rivâyet eder.



Süfyân es-Sevrî'nin: "Çok kadınla evlenmek dünyâperestlik değildir" dediği, İbnu Abbâs'ın: "Bu ümmetin en hayırlısı kadınca çok olanıdır"  dediği rivayet edilir. Suyuti, diğer bir çokları gibi, cimânın Allah'a daha hulusla ibâdet için kalbi dünyevî arzularından temizleme vasıtası olduğunu zikreder ve bu hususa misâl olarak zühd ve takvasıyla meşhur İbnu Ömer'in, iftârını yemek yemeden önce cimâ ile açtığını kaydeder. Bâzı fukâha da, "Cumâ günü cenâbetten temizlenme guslüyle gusleder de sonra câmiye giderse..."  hadisinden cuma günleri cimâya teşvik mânası çıkarmış: "Böylece göz, harama kaymaz, nefis sükûnet bulur" demiştir.



Bütün bu cimâya teşviklere  rağmen, evli kimsenin bu hususta da itidâli muhâfaza edip, ifrata gitmemesi tavsiye edilir, aksi takdirde aklın zayıflayacağı belirtilir ve sonra da itidâlin dört günde bir olduğu kaydedilir.[85]