Cezadan Maksad:

Her şeyden önce, fukahaya göre, ceza vermekten maksad "beşerin hâlini ıslâh ve insanları fenâlıklara karşı korumaktır." Hadd cezâları için de bunlara yakın üç gâye zikredilmiştir: "Emniyetin muhâfazası, nizâmın  tesbiti, ahlâkın korunması."



Bu sebeple her bir cezâdan başlıca iki gâye güdülür:



1- Mücrimin te'dibi.



2- Diğer insanların zecri (yâni aynı cürmü işlemekten caydırılması, ürkütülmesi ve korkutulması).



Bu gâye ile, insanların hakkına temâs eden cürümlerin caydırıcılık (zecr) yönüne bilhassa ehemmiyet verilmiştir. "İslâm dini hadd ile alâkalı cürümlerde, cem'iyeti cürümden korumaya yönelmiş, mücrimin durumunu tamâmen ihmal etmiştir. Bundandır ki, cezâda şiddetli davranır ve cezâları sınırlayarak, ne kadıya, ne de veliyyü'l-emr'e cezâ üzerinde (azaltma, çoğaltma, değiştirme gibi) hiçbir salâhiyet tanımaz.



Hadd cezalarında şiddetli davranmasının sebebine gelince, bu cürümler ağır sınıfa girmeleri sebebiyle bunlarda gevşeklik, kesinlikle ahlâkın bozulmasına, cem'iyyetin fesâda, nizamın kargaşaya düşmesine ve cürümlerin artmasına sebep olur. Bunlarda şiddet göstermekle ahlâkın devâmı, emniyet ve nizâmın muhâfazası, bir başka tâbirle cem'iyyetin maslahatı düşünülmüştür. [85]