b) Mütevatir Haber:

Çok sayıda güvenilir kişinin, yani yalan söylemek üzere bir araya gelmeleri mümkün olmayan bir topluluğun vermiş olduğu habere mütevatir haber denir. Asıl bilgi kaynağımız olan Kur’an-ı Kerim, nesilden nesile aktarılarak günümüze kadar tevatür yoluyla gelmiştir. Yani Kur’an mutevatirdir ve bu şekilde bizden sonraki nesle aktarılacaktır.



Haberin yaşanılan çağda önemi açıktır. Görüntülü, sözlü ve yazılı iletişim araçları her gün sayısız haberleriyle insana bilgiler ulaştırmaktadır. Fakat, bunların ne kadarına ve hangi ölçü içerisinde güvenebiliriz? Bu haberlerin tümü, bizim bilgi kaynağımız, bilgi aracımız olabilir mi? Eğer bu araçlar uygun kullanılırsa evet. Asıl olan, haberin olaya uygun düşmesidir. Yalan haber, yani olaya uygun düşmeyen, vakaya mutabık olmayan haber bilgi ifade etmez. Ancak sadık, doğru haber bilgi kaynağıdır.



Yani bilgi elde etmede vasıta olan bu araçların kendileri güvenilir iken, güvenilir olmamasının nedeni, doğru bir şekilde kullanılmamalarıdır. Kısacası aletler yalan söylemez; fakat insanlar yalan söyleyebilir, aletleri yalanlarına vasıta yapabilirler.



Kafirlerin, hatta fasıkların verdiği haber ve bilgiyi, araştırmadan,  kesin ölçülerimizle test etmeden, bilgi kaynağı olarak kabul ve tasdik etmemiz  Kur’an-ı Kerim’e ters düşer. “Ey iman edenler; eğer size bir fasık bir haber getirirse, onu araştırın (doğruluğunu anlayıncaya kadar tahkik edin). Değilse bilmeyerek bir kavme sataşırsınız da yaptığınıza pişman olursunuz.”  (Hucurat, 6) Bilginin ilim sayılabilmesi ve bize zararlı değil; yararlı olabilmesi için kaynağına, güvenilir olup olmadığına bakmak şarttır. 



Mütevatir haber, çok sayıda güvenilir kişinin verdiği doğru haber olduğu için bigi sebebidir. (Tarihe, coğrafyaya... ait bilgilerin çoğu bu türden bilgilerdir. )



Tevatürün şartları üçtür:



1) Verilen haberler sağlam duyu organlarına dayanmalı, efsane, mitoloji kabilinden olmamalı.



2)  Haberi nakledenler arasında ittifak bulunmalı.



3) Akla ve kesin dini hükümlere aykırı olmamalı. [76]