Berat Kandili'ni Nasıl Ihya Edelim?

“Şaban ayının yarı gecesi (on beşinci gece) oldu mu, onu ibadet ve taatla geçirin. Gündüzünde oruç tutun. Zira Allahü Teâlâ o gecenin gurûb vakti (güneşin batmasıyla) dünya semasına rahmetle tecelli eder ve fecir doğana kadar, ‘Yok mu bana istiğfar eden (af isteyen), onu mağfiret (af) edeyim. Yok mu benden rızık isteyen, ona rızık vereyim. Yok mu bir musibete uğrayan (hasta olan), ona âfiyet bahşedeyim. Yok mu şöyle, yok mu böyle!’ der.”



İlâhi rahmetin coştuğu, manevî huzur ve sükunun kalplere doğduğu, coşkun rahmet dalgalarının başladığı mübârek üç ayların ikincisi olan Şaban ayı içerisinde bulunan Berat Gecesi her Müslüman için önemli bir zaman dilimidir.

Hz. Peygamber (sas) Şaban ayına ve özellikle bu ayın on beşinci gecesine ayrı bir önem vererek onu ihyâ etmiştir. (Tirmizî, Savm, 39) Berat, Arapçadaki “berae-beraet” kelimesinin Türkçeleşmiş halidir. Beraet, “iki şey arasında ilişki olmaması”, “kişinin bir yükümlülükten kurtulması” veya “yükümlülüğünün bulunmaması” anlamına gelir. Allah’ın (cc) affı ve bağışlaması ile Müslümanların günahlarından temizlenmesi ümidiyle bu geceye Berat Gecesi denilmiştir. Bu gecenin diğer gecelerden daha fazla ibadet ile geçirilmesinin sebebi şu hadis-i şeriftir: “Şaban ayının yarı gecesi (on beşinci gece) oldu mu, onu ibadet ve taatla geçirin. Gündüzünde oruç tutun. Zira Allahü Teâlâ o gecenin gurûb vakti (güneşin batmasıyla) dünya semasına rahmetle tecelli eder ve fecir doğana kadar, ‘Yok mu bana istiğfar eden (af isteyen), onu mağfiret (af) edeyim. Yok mu benden rızık isteyen, ona rızık vereyim. Yok mu bir musibete uğrayan (hasta olan), ona âfiyet bahşedeyim. Yok mu şöyle, yok mu böyle!’ der.” buyurmuştur. (İbn Mâce, “İkame”, 191) Peygamberimiz, Efendimiz (sas) başka bir hadîs-i şerifinde şöyle buyuruyor: “Allah (cc), Şaban ayının yarı gecesinde dünya semasına lütufla tecelli edip, ‘Kelp’ kabilesinin koyun sürüsündeki kıllardan daha çok kimselerin günahlarını mağfiret eder (bağışlar).” (Tirmizî, “Savm”, 39; İbn Mâce, “İkame”, 191) Bir diğer hadîs-i şerifte de Hz. Muhammed (sas) şöyle buyurmuştur: “Allah (cc), Şaban ayının yarısında kullarının hallerini gözden geçirir, müşrik ve kindar olanlardan başka herkesin günahlarını affeder.” (Tac, II/93)

Gecesini ibadetle gündüzünü oruçla

Şaban ayını ve özellikle on beşinci gecesi olan Berat Gecesi’ni namaz kılarak, bol bol dua ederek, işlenen günahlar için tövbe edip halis bir şekilde, gözyaşlarıyla affedilmeyi dileyerek, kırgınlıkları unutup eş, dost, akrabaya sevgiyle, şefkatle sarılarak, ihmal edilen düşkünlere yardım elini merhametle uzatarak geçiren Müslümanlar bol bol rahmete, mağfirete kavuşacaklar.

Kararmaya yüz tutmuş kalpler, perdelenmiş gözler, vicdanlar, solmaya başlamış gönüller İlâhî lütuflarla kendine gelecek, hissedilen güzel duyguların coşkusuyla boşalan sevinç gözyaşları içinde alınlar peş peşe secdelere, ruhlar semaya varacak. Kaynakların belirttiğine göre Berat Gecesi’ne mahsus özel bir namaz yoktur. Gazâlî’nin rivayet ettiği yüz rek’at namazın sonradan âdet haline geldiği kaydedilmektedir. (İslâm Ansiklopedisi V, 475)

Kıble bu gece Kâbe’ye çevrildi

Kıblenin Mescid-i Aksâ’dan Mekke’deki Kâbe istikametine çevrilmesinin hicretin ikinci yılında, Berat Gecesi’nde vuku bulduğunu kabul eden âlimlerin olması bu geceye ayrı bir önem kazandırmaktadır. Kur’ân-ı Kerîm’in buyurduğu, “Apaçık olan Kitab’a and olsun ki, biz O’nu (Kur’an’ı) mübarek bir gecede indirdik.” (ed-Duhân, 2, 3) Bu âyette geçen ‘mübarek gece’den maksadın Kadir Gecesi veya Berat Gecesi olduğu hakkında müfessirler ihtilâf etmişlerdir. Bir kısmı “Kadir Gecesi” şeklinde, bir kısmı da “Berat Gecesi” olarak tefsir etmiş ve bu gecede Kur’ân-ı Kerîm’in tamamının “levh-î mahfûz” (Allah’ın takdirinin, olmuş ve olacak şeylerin yazılı olduğu levha)dan dünya semasına indiği, Kadir Gecesi’nde de âyetlerin peyderpey yeryüzüne, Hz. Muhammed’e inmeye başladığı şeklinde yorumlamıştır. (Elmalılı M. Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, VII, 67-69)

Berat Gecesi’nde TV’lerin fişini çekelim!

Berat Gecesi’ni büyük nîmet ve fırsat bilmek gerekiyor. Çünkü zamanı kesinlikle bilinen bir gecedir. Kadir Gecesi, çok büyük bir gecedir; ancak onu “yakalamak” gibi ayrıca bir gayret gerekmektedir. Berat ise beraberinde getirdiği akıl almayacak kurtuluş fırsatlarıyla “seccademizin kıvrımlarında” bizi beklemektedir. Mahşer günü pişman olmamak için, TV’lerin fişini çekip çok ibâdet yapmak gerekiyor. Berat Gecesi’nde çok duâ etmeli, âlem-i İslam’ın felahı, hayırlı rızık ve evlat istenmeli, kötü sondan, îmânsız ölmekten Allahü Teâlâ’ya sığınmalıdır. Cehennem ateşinden kurtuluş beratı bu gecede samimi olarak edeceğimiz dualarla verilecektir. Cenab-ı Hakk’tan bereket, mağfiret, aklıselim, kalb-i selim ve sıhhat-i beden istenmelidir. Rahmet kapısı her an açık olan Berat gibi mübarek geceler, Müslümanların Allah’a yöneldikleri, ibadetlerle meşgul oldukları, hayır ve hasenat yaptıkları; günahlarının bağışlanmasını Yüce Allah’tan istedikleri bereketli ve feyizli zamanlardır.

Rabb’imizin her zaman affı boldur

Yüce Rabb’imizin affı ve bağışı çoktur. Kullarından O’na yönelip af ve mağfiret dileyenlerin dualarını kabul eder. Öyle ise bu gibi mübarek geceleri fırsat bilip tövbe ve istiğfar etmeliyiz. Böyle feyizli ve bereketli gecelerde bir taraftan Yüce Rabb’imize dua edip affımızı istemeli, diğer taraftan da anne ve babamızın hayır dualarını almaya, akraba, komşu ve arkadaşlarımızın gönüllerini kazanmaya ve aramızdaki insanî ilişkileri daha da güçlendirmeye çalışmalıyız. Ayrıca, aramızda dargınlık bulunan kardeşlerimizle, bu mübarek gecenin aydınlığında barışalım, düşünce ve meşrep farklılığı gözetmeden onlarla kucaklaşalım ve kırılan gönülleri onarmaya gayret edelim. Hiç şüphe yok ki bu gayretler, Allah’ın rızasına ermemize vesile olacağı gibi, birlik ve beraberliğin pekişmesine de önemli katkılar sağlayacaktır. Şifa, rızık ve mağfiret isteyen yok mu?

Efendimiz, ibadetle ihya etmiştir

Hz. Aişe (ra) validemizin rivayetine göre, Peygamber Efendimiz, Berat Gecesi’ni ibadetle geçirmiş ve kıldığı namazın secdesinde şöyle dua etmiştir: “Allah’ım! Azabından affına, gazabından rızana sığınıyorum. Ya Rabbi! Senden yine Sana sığınıyorum. Sen yücelerden yücesin, Seni layık olduğun şekilde medh-ü sena edemiyorum. Sana layık bir şükürle şükredemiyorum. Sen ancak kendini övdüğün gibisin.” (İbni Mace, C. 1, s. 444)
Mübarek Geceler