Hadis-i Şeriflerde Yemin Kavramı

“Yemin, malı harcama (elden çıkarma), bereketi mahvetme sebebidir.” (Buhârî, Büyû’ 26; Müslim, İman 117, Müsâkat 131)



"Satışta çok yemin etmekten sakının, çünkü yemin, önce sürümü arttırır, ama sonra kazancı mahveder." (Müslim, Müsâkat 133)



"Büyük günahlar şunlardır: Allah'a şirk/ortak koşmak, ana babaya itaatsizlik etmek, haksız yere bir kimseyi öldürmek ve yalan yere yemin etmek." (Buhârî, Eymân 16, Diyât 2, İstitâbetü'l-Mürteddîn 1; Tirmizî, Tefsîru Sûre (4) 6; Nesâî, Tahrîm 3, Kasâme 48)



“Kim İslâm’dan başka bir din adına bilerek yalan yere yemin ederse, o kişi dediği gibi (yalancının biri)dir. Kim, ne ile intihar ederse, kıyâmet günü onunla azâb olunur. Sahip olmadığı bir şeyi adayanın adağı geçersizdir. Mü’mine lânet etmek, onu öldürmek gibidir.” (Buhârî, Cenâiz 84, Edeb 44, 73, Eymân 7; Müslim, İman 176, 177; Tirmizî, Nüzûr 16; Nesâî, Eymân 7, 11, 31; İbn Mâce, Keffârât 3)



“... İnsanları yüzüstü cehenneme sürükleyen, ancak dillerinin ürettikleridir.” (Tirmizî, İman 8, İbn Mâce, Fiten 12)



"Dikkat! Gerçekten Allah (azze ve celle) sizi babalarınıza yeminden nehyediyor; kim yemin edecekse Allah'a yemin etsin yahut sussun!" (Müslim, Eymân 3, hadis no: 1646)



"Annelerinize ve putlara da yemin etmeyin, Allah'a da ancak doğru söylemek şartıyla yemin edebilirsiniz." (Müslim, Eymân 4; S. Müslim Terc. ve Şerhi, A. Davudoğlu, c. 8, s. 218)



"Her kim Allah'tan başkasına yemin ederse muhakkak şirk koşmuştur, yahut küfretmiştir." (Müslim, Eymân 4; S. Müslim Terc. ve Şerhi, A. Davudoğlu, c. 8, s. 218)  



İbn Ömer (r.a.) anlatıyor: "Rasûlullah (s.a.s.), Hz. Ömer (r.a.)'in, babasını zikrederek yemin ettiğini işitmişti: "Allah Teâlâ, sizleri babanızı zikrederek yemin etmekten nehyetti. Öyleyse kim yemin edecekse Allah'a yemin etsin veya sussun!" buyurdu." (Buhârî, Eymân 4; Müslim, Eymân 1, hadis no: 1646; Ebû Dâvud, Eymân 5, h. No: 3250; Tirmizî, Eymân 8, h. No: 1534; Nesâî, Eymân 5, -7, 4, 5-)



"Kim yemin eder ve "...İslam'dan berî olayım!" derse, eğer sözünde yalancı ise, dediği gibi olur, yalancı değil de gerçeği söylemişse İslâm'a sâlim olarak dönemeyecektir." (Ebû Dâvud, Eymân 9, hadis no: 3258; Nesâî, Eymân 8, -7, 6-)



"Sizden kim yemin eder de yemininde; 'Lât hakkı için, derse arkasından hemen 'Lâ ilâhe illâllah' desin! Her kim arkadaşına; 'Gel, seninle kumar oynayalım' derse sadaka versin!" (Müslim, Eymân 5, hadis no: 1647)



Enes (r.a.) anlatıyor: Rasûlullah (s.a.s.) bir kimsenin ‘Ben, öyleyse yahûdi olayım!” diye yemin ettiğini işitmişti. Bunun üzerine şöyle buyurdu: “Yahûdilik ona vâcip oldu.” (Kütüb-i Sitte Terc. ve Şerhi, c. 17, s. 235)



"Senin yeminin arkadaşın seni ne üzerine tasdik etti ise ona göredir." (Müslim, Eymân 20, hadis no: 1653)



“Bir şeye yemin edip de, başkasını daha hayırlı gören kişi yemininden dolayı keffâret ödesin, sonra da o hayırlı olan şeyi yapsın” (Nesâî, Eymân 41; Ebû Dâvud, Eymân 12).



“Kim bir şey hususunda yemin eder, sonra da hilâfını daha hayırlı görürse, derhal kefâret vererek yemininden vazgeçsin ve yemin ettiği husustan daha hayırlı olanı yapsın.” (Müslim, Eymân 12, hadis no: 1650; Tirmizî, Eymân 6, h. no: 1530; Muvattâ, Eymân 11, h. no: 2, 478)



“Birinizin ailesine karşı yaptığı yemininde inatlaşması, Allah nazarında Rab Teâlâ'nın farz kıldığı keffâreti ödemesinden daha ağır bir günahtır.” ([Buhârî, Eymân 1; Müslim, Eymân 26, hadis no: 1655)



“Kim yemin eder ve "inşâaallah" derse istisna yapmış olur. Dilerse rücû eder, dilerse hânis olması mevzûbahis olmadan terkeder.” (Muvattâ, Eymân 10, -2, 477-; Ebû Dâvud, Eymân 11, hadis no: 3261, 3262; Tirmizî, Eymân 7, h. no: 1531; Nesâî, Eymân 18, 39, -7, 12, 25-; İbn Mâce, Keffârât 6, h. no: 2105- 2106)



“Ben, Allah'a yemin ederek söylüyorum: İnşâallah, herhangi bir şeye yemin edilince, yeminin aksini yapmayı daha hayırlı görecek olsam, yeminimi kefaretler, hayırlı gördüğüm şeyi yaparım.” [Buhârî, Eymân 14; Müslim, Eymân 10, hadis no: 1649; Ebû Dâvud, Eymân 17, h. no: 3276; Nesâî, Eymân 15, -7, 9, 10-, Sayd 33, -7, 206-)



Hz. Aişe (r.a.) anlatıyor: "Ebû Bekir (r.a.), aziz ve celil olan Rabbimiz yemin keffâretini indirinceye kadar yaptığı yeminlerinde hiç hânis (yalancı veya yeminini bozan) olmadı. Ayet inince dedi ki: "Artık, bir yemin edip, sonra aksini yapmanın daha hayırlı olduğunu görecek olsam, (yeminim yerini bulsun diye direnmem) derhal daha hayırlı gördüğüm hususu yapar, yeminim için de kefâret öderim." (Buhârî, Eymân 1)



"Rabbe isyanda, sılayı rahmi kesmekte ve mâlik olmadığın şeyde sana yemin de, nezir de yoktur." (Ebû Davud, Eymân 12; Nesâi, Eymân 17; İbn Mâce, Keffâret 8; Ahmed bin Hanbel, II/185, 202)



"Âdemoğlunun, mâlik olmadığı bir şey, yahut Allah'a isyanı veya akraba ile münâsebeti kimseyi adaması, veya bunlar için yemin etmesi olmaz. Kim bir yemin eder de onun aksini daha hayırlı görürse yeminini bıraksın, hayırlı olanı yapsın. Zira onu terk etmesi, yemininin keffâretidir." (Ebû Dâvud, İman 12; Nesâî)



"Yemin edip de istisnâ eden (İnşâallah diyen) isterse, döner, isterse yemini bozmadan terk eder." (Ebû Davud, Eymân 9; Nesâî, Eyman18; Ahmed bin Hanbel, II/6, 49)



İbn Abbas (r.a.) anlatıyor: "Rasûlullah (s.a.s.) yemin teklif ettiği bir kimseye şöyle dedi: "Haydi! Kendinden başka ilah olmayan Allah'a kasem ederek o kimsenin yani iddia sahibinin sende hiçbir şeyi olmadığına yemin et!" (Ebû Dâvud, Akdiye 24, hadis no: 3620)



İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Rasûlullah (s.a.s.)'ın yaptığı yeminlerin çoğu şöyleydi: "Kalpleri çeviren Zat'a yemin olsun, hayır!" [Buhârî, Eymân  3, Kader 14, Tevhid 11; Ebû Dâvud, Eymân 16, hadis no: 3263; Tirmizî, Nüzûr 12, hadis no: 1540; Nesâî, Eymân 2, -7, 2, 3-; Muvattâ, Nüzûr 14)



Ebu Said (r.a.) anlatıyor: "Rasûlullah (s.a.s.) yeminde mübâlağa edince: "Hayır! Ebu'l-Kasım'ın  nefsini elinde tutan Zât-ı Zülcelâl'e yemin olsun ki..." derdi." (Ebû Dâvud, Eymân 12, hadis no: 3264; İbn Mâce, Keffârât 1, hadis no: 2090)



"Kim, bir yeminde yalan yere yemin ederse bu yemini sebebiyle cehennemdeki yerini hazırlamış olur." [Ebû Dâvud, Eymân 1, hadis no: 3242)



İbn Mes'ud (r.a.) anlatıyor: "Rasûlullah:



"Kim Müslüman bir kimsenin malı hakkında yalan yere yemin ederse, (Kıyamet günü) Allah'la karşılaştığında O'nu kendisine karşı gazaplanmış  bulur!" buyurdular. Sonra Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), bu sözlerini tasdik eden âyetleri Allah Teâlâ'nın kitabından  okudular:



"(Ahirzaman peygamberine iman hususunda) Allah'a verdikleri ahdi ve ettikleri yemini, az bir dünya malı karşılığında değiştirenlere gelince, onların âhirette hiçbir  nasibi yoktur. Kıyâmet gününde Allah onlara ne bir hitapta bulunur, ne rahmetiyle nazar eder ve ne de onları temize çıkarır. Onların hakkı pek  acı bir azaptır" (3/Âl-i İmrân, 77) (Buhârî, Eymân 17; Müslim, İman 234, hadis no: 138; Ebû Dâvud, Eymân 2, hadis no: 3243; Tirmizî, Tefsir, Âl-i İmrân, hadis no: 2999)



“Kim Müslüman bir kimsenin hakkını, yemini ile ele geçirirse artık onun için cehennem  vâcip olmuştur. Allah Teâlâ ona cenneti de mutlaka haram  kılmıştır.” "Ey Allah'ın Resulü! Az bir şey olsa da mı?"  diye sordular. “Misvak ağacından bir çubuk bile olsa!” cevabını verdi. (Müslim, İman, 218, hadis no: 137; Nesâî, Kadâ 29, hadis no: 8, 246; Muvattâ, Akdiye 11, h. No:  2, 727)



"Şu minberimin yanında kim günaha sebep olan bir yemin ederse, hatta bu, yeşil bir misvak çubuğu için dahi olsa, mutlaka cehennemdeki yerini hazırlamış olur." (Ebû Dâvud, Eymân 3, hadis no: 3246; İbn Mâce, Ahkâm 9, h. no:  2325; Muvattâ, Akdiye 10, hadis no: 2, 727)



"Yemin, yemin isteyenin niyetine göredir" Bir diğer rivâyet: "Senin yeminin arkadaşının seni kendisiyle tasdik ettiği şeye göredir." (Müslim, Eymân 21, hadis no: 1653; Ebû Dâvud, Eymân 8, h. no: 3255; Tirmizî, Ahkâm 19, h. no: 1354)



Hz. Aişe anlatıyor: "Şu âyet kişinin kullandığı "Vallahi hayır!" "Billâhi evet!" gibi sözler sebebiyle nazil olmuştur. (Meâlen): "Allah yeminlerinizde kasıtsız olarak yanılmanızdan dolayı sizi mes'ul tutmaz, fakat ettiğiniz yeminleri bozmanızdan dolayı sizi mes’ul tutar. Bozulan bir yeminin keffâreti ise..." (5/Mâide 89) (Buhârî, Eymân 14; Ebû Dâvud, Eymân 28, hadis no: 3254; Muvattâ, Eymân 9, hadis no: 2, 477)



Süveyd İbnu Hanzala (r.a.) anlatıyor: "Rasûlullah (s.a.s.)'a gitmek üzere yola çıkmıştık. Beraberimizde Vâil İbn Hucr da vardı. Yolda onu, bir düşmanı yakaladı. Herkesi yemin etmeye zorladılar. Ben, "o, kardeşimdir" diye yemin ettim. Bunun üzerine onu serbest bıraktılar. Rasûlullah'a gelince olup biteni anlattım. "(Önümüzü kesen) grup herkesi yemine zorladı, ben de onun kardeşim olduğuna yemin ettim" dedim. "Doğru söylemişsin, Müslüman Müslümanın kardeşidir!" buyurdular." (Ebû Dâvud, Eymân 8, hadis no: 3256; İbn Mâce, Keffârât 14, h. no: 2119)



"Beyyine dâvâcı üzerine, yemin de dâvâlı üzerine düşer." (Tirmizî, Ahkâm 12, hadis no: 1341)



İbn Abbas (r.a.) anlatıyor: "İki kadın bir odada deri dikiyorlardı. Bunlardan biri avucuna bîz  batırılmış olarak dışarı çıktı. Bunu diğerinin yaptığını iddia etti. Dâvâ İbn Abbas (r.a.)'a götürüldü. İbn Abbas dedi ki: "Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurmuşlardı: "Eğer insanlara sırf iddialarıyla (delil olmadan) talep ettikleri verilseydi, insanlar başkalarının kan ve mallarını istemeye kalkarlardı. Ancak iddia sahibine beyyine gerekmektedir. İddiayı inkâr edene de yemin gerekmektedir.” (Bu kadına) Allah'ı (yalan yere yemin etmenin günahını) hatırlatın. Ona şu âyeti okuyun: "Allah'ın ahdini ve yeminlerini az bir pahaya değişenler, işte bunlar için ahirette hiçbir nasib yoktur" (3/âl-i İmrân, 77). Kadına bu hatırlatıldı. Bunun üzerine kadın suçunu itiraf etti." [Buhârî, Tefsir, Al-i İmran 3, Rükûn 6; Müslim, Akdiye 2, hadis no: 1711; Ebû Dâvud, Akdiye 23, h. no: 3619; Tirmizî, Ahkâm 13, h. no: 1343; Nesâî, Kudât 35, h. no: 8, 248)



İbn Abbas (r.a.) anlatıyor: "Rasûlullah (s.a.s.) “(İddia sahibi iki şâhit bulamazsa) bir yemin ve bir şâhid(in yeterli olacağın)a” hükmetmiştir." (Müslim, Akdiye 3, hadis no: 1712; Ebû  Dâvud, Akdiye 21, h. no: 3608)