Hâkimlik Görevine Başvurma Usûlü:

Bir beldede hâkimlik yapabilecek niteliklere sahip tek kişi varsa, bu kimsenin görevi isteyip kabul etmesi gerekir. Aksi halde diğer aynî farzlarda olduğu gibi âsî olur. Yöneticilerin onu görevi kabul etmeye zorlama hakkı vardır. Çünkü İslâm toplumunun onun ilmine ve görüşlerine ihtiyacı vardır. Bu, yanında yiyecek bulunup da darda kalan kimseleri bundan menedenin durumuna benzer. Bir beldede, yargı işine ehil birden çok kimseler varsa, bunlardan her birinin kabul edip etmemesi caiz olur. Dört mezhepte çoğunluğa göre bu durumda görevi kabul etmemek daha faziletlidir. Çünkü Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: "Kim kazâ işine tayin olunursa, bıçaksız boğazlanmış olur." (Tirmizî, Ahkâm,1; eş-Şevkânî, Neylü'l-Evtâr, VIII, 259 vd.; Zeylâî, a.g.e., IV, 64). Nitekim bu şiddeti uyarılar yüzünden Abdullah b. Ömer (ö. 73/692) ve Ebû Hanîfe (ö. 150/767) gibi bazı büyük müctehidler hâkimlik görevini kabulden kaçınmışlardır. Bu göreve aşırı istekle talip olmanın mekruh olduğu belirtilir. Çünkü Hz. Peygamber, Abdurrahmân b. Semüre (ö. 51/671)'ye şöyle demiştir. Ey Abdurrahmân b. Semüre! Yöneticiliği isteme. Eğer yöneticilik sana istemeksizin verilirse, yardımcı ol" (Buhârî, Ahkâm, 5, 6, Eymân, 1, Keffâret,10; Müslim, İmâre, 13, İman, 19; Ebû Dâvud, İmâre, 92). Ebû Hüreyre (r.a)'ten Rasûlüllah (s.a.s)'in şöyle buyurduğu nakledilmiştir: "Şüphesiz siz, yöneticiliğe karşı büyük bir istek göstereceksiniz, kıyamet gününde ise pişman olacaksınız" (Buharî, Ahkâm, 7; Nesâi, Beyâ, 39, Kudt, 5; Ahmed b. Hanbel, II, 448, 476).



Diğer yandan, hukuk ilmini bu yolla yaymayı uman tanınmamış bir bilginin yargı görevi istemesi ise mendup sayılmıştır. Nitekim çalışmaya ve rızık teminine muhtaç olan fakîhin istekte bulunması da böyledir. Çünkü kazâ görevi, adaleti ayakta tutacağı için taat niteliğinde ameldir.



Bazı müctehidler de fıkıh formasyonunu tamamlayıp hâkimlik görevi üstlenmenin daha faziletli olduğunu söylemişlerdir. Çünkü nebîler, peygamberlik ve dört halife kazâ işini üstlenmiş olup, bunlarda bize güzel bir örnek vardır. kazâ hizmeti, kendisinden Allah'ın rızası beklendiği zaman hâlis bir ibadet olur. Belki en faziletli ibadetler arasındadır. Nitekim Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: "Adaletli İslâm devleti başkanının bir günü altmış yıl (nâfile) ibadetten daha üstündür. Yeryüzünde tam olarak uygulanan şer-i bir had cezası, orada kırk gün yağacak yağmurdan daha temizleyici ve daha bereketlidir" (İshak b. Râhûye ve et-Taberânî el-Evsat'da İbn Abbas (r. anhümâ)'dan rivâyet etmiştir, Zeylaî, Nasbü'r-Râye, IV, 67; bk. Nesâî, Sârık, 7; İbn Mâce, Hudûd, 3; Ahmed b. Hanbel, II, 312, 402). Başka bir hadiste şöyle buyurulur: "Şüphesiz adalet yapanlar Allah nezdinde, Rahmân olan Allah'ın sağında nur'dan minberlerin üstündedirler" (Müslim, İmâre, 18; Nesaî, Adâbü'l-Kudât, 1; Ahmed b. Hanbel, I, 190).



Sonuç olarak yargı görevini kabulün aleyhinde olan hadisler, cahil hâkime, fâsık bilgine ve rüşvet konusunda kendisinden emin olmayan kimselerle ilgili görülmüştür (el-Kâsânî, a.g.e., VII, 3 vd.; İbnü'l-Hümâm, a.g.e., V, 458 vd.; İbn Âbidîn, a.g.e., IV, 319; el-Meydânî, a.g.e., IV, 78; İbn Kudâme, a.g.e., IX, 35).