2) Mânevî Yardım:

Cenab-ı Hakk şöyle buyuruyor:



"İçinizden, insanları hayra çağıracak, iyiliği emredecek, kötülükten alıkoyacak bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir; Siz insanlık için meydana çıkarılmış en hayırlı bir ümmetsiniz; iyiliği emreder, fenalıktan alıkoyarsınız ve Allah'a imanınızda devam edersiniz" (Âlu İmrân, 3/104, 110);



"İyiliği emretmek ve fenâlıktan sakınmak hususunda birbirinizle yardımlaşın, günâh işlemek ve düşmanlık yapmakta yardımlaşmayın. Allah'tan korkun, çünkü Allah'ın azabı çok şiddetlidir" (Mâide, 5/2).



"Mü'min erkeklerle mü'min kadınlar birbirlerinin yardımcılarıdır; iyiliği emreder, fenâlıktan alıkorlar, namazı gereği üzere kılarlar, zekâtı verirler, Allah ve Rasûlüne itaat ederler" (Tevbe, 9/71).



"Bir kimse iyi bir iş işlerse faydası kendisinedir" (Câsiye, 45/15).



Ebû Musa (r.a)'dan rivayet edildiğine göre, Peygamberimiz:



"- Her müslümana sadaka vermek vâciptir, " buyurdu. Oradakiler:



"- Yâ Rasûlüllah! Eğer sadaka olarak verecek bir şey bulamazsa ne yapar, söyler misiniz?" dediler.



- Çalışır, elinin emeği ile kazandığını hem kendisi harcar hem de sadaka olarak verir, " buyurdu.



"- Çalışmaya gücü yetmezse ne yapar, ne dersiniz?" denildi.



"- Sıkıntıya düşmüş bir muhtaca yardım eder, " buyurdu.



"- Böyle bir yardıma gücü yetmezse?" denildi.



"- İyilik ile yahuut hayır ile emreder, " buyurdu.



"- Bunu yapmaya da kudreti yetmezse?" denildi.



"- Kötülükten kendisini sakındırır, bu da onun için bir sadakadır" buyurdu (Müslim, Zekât, 55).



Yine, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:



"Ümmetimin iyi ve kötü bütün amelleri bana gösterildi. İyi amellerin içinde, eziyet verecek şeyin yoldan kaldırılması da vardı. Mescidin kirletilmesi ve o hâliyle bırakılmasını da kötü ve çirkin ameller arasında gördüm" (Riyazü's-Salihîn, I, 157).



"Kardeşini güler yüzle karşılamaktan ibaret bile olsa hiç bir iyiliği hor görme" (Riyazü's-Sâlihîn, I, 159);



"En küçük iyilik, insan olsun, hayvan olsun gelip geçene eziyet veren şeyi ortadan kaldırmakla başlayan hazır ve yardımdır" (Kefu'l-Hafâ, I, 198).



Daha pekçok âyet ve hadiste insanlara iyilik yapmaları emredilmiş ve bunun yolları gösterilmiştir.



Bir insanın bizzat kendisine ve âile bireylerine karşı görevlerini yerine getirmesi bir iyiliktir. Komşusu ile olan ilişkilerinde kırıcı olmaması, ona her konuda yardım elini uzatması bir iyiliktir. Bir yoksulun, bir yetimin yedirilip-giydirilmesi ve barındırılması nasıl maddî iyilikse, güler yüz ve tatlı sözle gönüllerinin alınması, sevgi ile başlarının okşanması da bir iyiliktir. Üzgün ve dertli birini teselli etmek, bildiklerini bir başkasına öğretmek, çevredekilere doğru yolu göstermek, hasta, yaşlı ve kimsesizleri ziyâret etmek bir iyiliktir. Her konuda çevremizdeki insanların yardımına koşmak; hasta, yaşlı ve sakat bir kardeşimize taşıtlarda yer vermek, elinden tutup yolda karşıdan karşıya geçmesine yardım etmek, bir yolcuya, bir misâfire gideceği veya aradığı yeri göstermek iyiliktir. Sokakta, caddede, mahallede, çarşıda, pazarda taşı, çamuru, pisliği, dikeni kısaca insanlara eziyet ve tiksinti veren bir şeyi ortadan kaldırmak iyiliktir. İnsan olsun, hayvan olsun susayan birine su vermek iyiliktir. Kısaca, Allah ve Rasûlünün bizden yapılmasını istediği, akıl ve vicdanın hoş gördüğü bir şeyi yapmak iyiliktir. Hatta kötülükten sakınmak ve bir başkasına kötülük yapmamaya çalışmak da iyiliktir. Bütün bu iyilikler de sadakadır.



Sayılmakla bitirilemeyecek kadar çok olan iyiliklerin bir yarış havası içinde yapılması her müslümanın görevidir. Herkesin yapabileceği bir iyilik de mutlaka vardır. Hatta, müslüman yalnız bu iyilikleri yapmakla kalmamalı, başkalarının da bunları yapmasına yardımcı olmalı, onları iyilik ve yardım konusunda teşvik etmelidir. Çünkü Allah Teâlâ, iyilikte ve kötülükten sakınmakta yardımlaşmamızı emretmiştir. Allah için iyilik yapan, Allah için maddî ve mânevî yardımda bulunan kimsenin mükâfatını da şüphesiz Yüce Mevlâmız verecektir.



İyilikte yardımlaşmak kadar kötülükten alıkoymaya çalışmak da müslümanların dinî-ahlâkî görevleri arasındadır. Yukarıda da geçtiği gibi Allah Teâlâ; "Günâh ve düşmanlıkta yardımlaşmayın" diye emretmiştir. Kur'an-ı Kerim'de, "iyiliği emretmek, kötülükten alıkoymak", faziletli insanların özelliği olarak zikredilir. Bütün peygamberler bu emri yerine getirmiş ve kendilerine gönderildikleri toplulukları fenâlıktan alıkoymaya çalışmışlardır. Peygamberlerinin öğütlerini dinlemeyen isyankâr İsrâiloğulları hakkında Cenab-ı Hakk; "Onlar, birbirlerini, yaptıkları kötülükten alıkoymazlardı. Gerçekten ne kötü iş yapıyorlardı" (Mâide, 5/79) buyurmuştur.



Hz. Peygamber bir hadis-i şerifinde; "Sizden her kim bir kötülük görürse onu eliyle değiştirsin. Eğer eliyle değiştirmeye gücü yelmezse diliyle, ona da gücü yetmeyen kalbiyle. Bu, imanın en zayıf olanıdır" (Müslim, İman, 78) buyurmuştur.



Şu hâlde, iyiliğin emredilmesinde olduğu gibi kötülükten alıkoyma da söz ve davranışlarla olacaktır. Mü'min kişi gördüğü kötülükleri, ister büyük ister küçük olsun, eliyle düzeltmeye, o fenâlığa engel olmaya çalışmalıdır. Bunu yapamayanların kötülük yapanlara nasihat etmeleri, yaptıklarının çirkinliğini anlatmaları, sözle onları kötülükten vazgeçirmeye çalışmaları ahlâkî görevleridir. Eğer bu görev yapılırsa kötüler ve kötülükler azalır, iyilik yaygınlaşır, toplum huzur bulur. Aksine davranış kötülüklerin bir salgın gibi her tarafa yayılmasına, toplumu içten çökertmesine sebep olur. Bunun içindir ki, dinimiz, iyiliği emir ve kötülükten alıkoymayı (emr bi'lma'rûf, nehy ani'l-münker) müslümanların yapmaları gereken önemli görevler arasına almıştır.



Yardım yapılırken dikkat edilmesi gereken hususlar



Eğer yardımdan, yardımlaşmadan söz ediliyorsa, mutlaka orada bir yardım edenle bir de yardım edilen, yahut alanla veren vardır. Kısaca yardım, iki veya daha çok kişi arasında olur. Yardımın istenilen şekilde olabilmesi, yerini bulması için bazı hususlara dikkat edilmesi gerekir. Hak sahibi aranmadan, dikkatsizce yapılan yardımların çoğu zaman arzu edilen sonucu vermediği unutulmamalıdır. Bunun için yardım yapılırken aşağıdaki hususlara dikkat etmekte yarar vardır.



1. Yardım Allah rızası için yapılır. Allah (c.c) rızası gözetilmeden yapılan iyilikte riyâ ve gösteriş, yahut çıkar düşüncesi vardır. Cenab-ı Hakk, yardımlarında kendi rızasını gözetenleri şöyle öğüyor: "Malınızdan hayır adına her ne harcarsanız kendi menfaatiniz içindir. Zira siz, ancak Allah rızasını gözeterek verirsiniz. Böylece hayra dâir her ne verirseniz onun sevabı tam olarak size ödenir. Hakkınız yenmez ve size zulüm edilmez" (Bakara, 2/272).



2. Yardım yapılacağı zaman gerçekten yoksul olan kimseler aranmalıdır. Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:



Sadakalarınızı o fakirlere verin ki, onlar, Allah yolunda çalışmaya koyulmuşlardır; öteye beriye koşup kazanamazlar. Dilenmekten çekindikleri için, tanımayanlar, onları zengin zannederler. Ey Rasûlüm! Sen onları yüzlerinden tanırsın. Onlar iffetlerinden ötürü insanları rahatsız edip bir şey istemezler. Siz malınızdan bunlara ne harcarsanız, muhakkak Allah onu hakkıyle bilicidir" (Bakara, 2/273).



Fazilet ve hayâ sahibi insanlar, yoksulluklarını açığa vurmaz, başkalarından kolay kolay bir şey istemezler. Yardım yapacak zenginlerin, çevrelerinde böylelerini arayıp bulmaları ve haysiyetlerini zedelemeden onlara yardım etmeleri gerekir. Hiç ihtiyaçları olmadığı halde istemeyi ve dilenmeyi alışkanlık hâline getirenler çoktur. Peygamberimiz'in (s.a.s) kötülediği bu kişilerden uzak durmalı ve kendileri yoksul olarak değerlendirilmemelidir.



3. Âdi, işe yaramaz şeyler yardım diye başkalarına verilmemelidir. Düşük ve bayağı şeyleri vermek mürüvvet ve cömertliğe sığmaz. Cenab-ı Hakk'ın şu buyruğu unutulmamalıdır:



"Ey iman edenler! Kazandıklarınız ve sizin için yerden çıkardığımız ürünlerden en helâl ve iyisinden Allah yolunda harcayın. Kendinizin, ancak, göz yumarak alabileceği düşük ve bayağı şeyleri vermeye kalkışmayın. Biliniz ki, Allah verdiğiniz sadakalardan müstağnidir, her hâlde hamde lâyıktır" (Bakara, 2/267).



4. Yapılan yardım hiç bir şekilde başa kakılmamalıdır. Başa kakılarak yapılan yardımın sevabı yok olur. İyilik yerine kötülük yapmamak gerekir. Hiç şüphe yok ki, başa kakmanın vereceği üzüntü, maddî yardımın sevincinden çok fazla olur. Allah Teâlâ, başa kakılarak yapılan yardımı mü'min olmayan kimselerin işleri olarak nitelemiştir:



"Ey iman edenler! Sadakalarınızı; insanlara gösteriş için malını harcayan, Allah'a ve âhiret gününe inanmayan kimse gibi başa kakmak ve eziyet etmek suretiyle boşa çıkarmayın. Çünkü onun bu gösterişinin hâli, üzerinde az bir toprak bulunan bir kayanın hâline benzer ki, ona şiddetli bir yağmur isabet edince, üzerindeki toprağı temizleyip kendisini katı bir taş hâlinde bırakır. Onlar, yaptıkları şeylerden hiç bir sevap kazanamazlar. Allah, kâfirler topluluğuna hidâyet etmez" (Bakara, 2/264).



5. Yoksulun hâlinden anlamalı ve ona iyi davranmalıdır. Yardım yapacak kimseler uyanık olmalıdır. Nice yoksullar vardır ki, utandıkları için açıktan bir şey isteyemez, durumlarını üstü kapalı anlatmayı tercih ederler. Aslında ihtiyaç sâhibinin hâli kendisini gösterir. Yardımseverler bu duruma dikkat etmeli ve onları küçük düşürmeden yardım elini uzatmalıdırlar.



Bir ümitle gelen ve yardım isteyen kimselere iyi davranmak gerekir. Güler yüz ve tatlı söz, yardım yapılmasa bile, isteyeni memnun eder. Bunun için bazıları: "İhtiyaç sahiplerin tebessümle karşıla, verirsen teşekkür eder, vermezsen mazur görürler" demişlerdir.



6. Peygamber Efendimiz: Kardeşini güler yüzle karşılamaktan ibâret de olsa hiçbir iyiliği hor görme" (Riyazü's-Sâlihîn, I, 159) buyurmuştur. Öyleyse hiçbir yardım küçük görülmemelidir.



7. İyilik ve yardımda bulunacak kişinin bunu zamanında yapması, fırsatı kaçırmaması gerekir. Zamanı geçirilerek yapılan yardım ihtiyacı karşılamaktan uzaktır. "Elden gelen öğün olmaz, o da vaktinde bulunmaz" dedirtmemelidir.



8. Yardım yapılırken mümkün olduğu kadar gizliliğe dikkat edilmelidir. Zekât gibi farz olan ibadetlerde açıklık esastır. Fakat sadakalarda aksine davranış insanı riyâdan kurtarır. Cenab-ı Hakk; Eğer sadakaları gizler de onları öylece fakirlere verirseniz, bu, sizin için daha hayırlıdır ve günâhlarınızdan bir kısmını örter" (Bakara, 2/271) buyurmuştur. Peygamber Efendimiz de, sağ elinin verdiğini sol eli duymayacak şekilde gizli sadaka verenlerin, âhirette arşın gölgesinde gölgeleneceklerini haber vermiştir (Tecrid, II, 620). Hz. Abbas şöyle demiştir: "İyilik üç şeyle tamamlanır Acele etmek, küçük göstermek, gizli tutmak. Acele etmekle sevindirmiş, küçük tutmakla büyütmüş, gizli tutmakla tamamlanır olursun. "



Başkalarından yardım bekleyen kişilerin de dikkat etmesi gereken hususlar vardır. Bunlara dikkat edilmemesi yardım yapanların şevkini kırar, ellerini yardımdan çekmelerine sebep olur.



1-İhtiyaçtan fazlası istenmemelidir.



2-Yapılan yardımın sızlanmadan, azımsamadan kabûl edilmesi gerekir.



3-Yardım, kerîm olandan istenmelidir. İyilik yapmayı sevmeyenden iyilik beklemek insanı perişanlığa sürükler. Yardım imkânı olmayandan istemek onu güç durumda bırakır. Hz. Ali (r.a): "Yoku, "yok!" denilinceye kadar anlamayan ahmaktır" demiştir.



4. İyilik ve yardım yapana nankörlükle değil, teşekkür ve duâ ile karşılık verilmelidir. Peygamber Efendimiz: "İnsanlara teşekkür etmesini bilmeyen Allah'a şükretmesini bilmez ve nimetin kesilmesine müstahak olur" (Ahmed b. Hanbel, Müsned TV, 278) buyurmuştur. Şu halde nankör olmamak, iyilik ve yardımları teşekkürle, karşılamak ahlâkî bir görevdir. Bu görev duâ ile tamamlanmalıdır.



İşte bu anlayışla yapılacak yardımlar, müslümanları Hakk'ın rızasına ulaştıracak olan yardımlardır.



Şamil İA