Ârif:

Bilen, vâkıf, âşinâ, tanıyan, anlayışlı, kavrayışı mükemmel, irfan sahibi. Tasavvufta; Allah Teâlâ’nın kendi zâtını, sıfatlarını, isimlerini ve fiillerini müşâhede ettirdiği kimse. Keşf ve müşhâhede yoluyla yani mânevî ve rûhî tecrübelerle Allah hakkında zevkî ve vecdî bilgilere sahip olana “ârif” denir. Ârif, kendisi sustuğu halde diliyle Hakk’ın konuştuğu kimsedir. Ârif, kendi varlığında fâni, Hak ile bâkîdir.” İbn Arabî, ârifin dış âlemde “şeyler” (eşya) yaratma gücüne sahip olduğunu ve bu gücün onun himmeti olduğunu söyler (bkz. Füsûs, 6. Fasl). Onun yarattığı şeye “mahluk-ı ârif” denir. Ârif, sûfîlikte kâmil insandır. (s. 52-53)