Zina Ürünü Çocuğun Miras Hakkı

Haram ilişkiden veya şer'î olmayan bir yoldan dünyaya gelen çocuk baba yönünden nasıl mirasçı olacaktır? Kocanın eşine zina isnadı yapması sonucunda mahkemede gerçekleşen "liân usulü" ile eşler ayrılabilmekte ve bu hüküm, doğmuş veya doğacak olan çocuğun nesebini baba yönünden kaldırmaktadır (bk. "liân" mad.).



İşte gerek zina ürünü olan ve gerekse liân sonunda nesebi baba yönünden reddedilen çocuğun bu baba ile ve babanın hısımları ile arasında miras cereyan etmez. Bu konuda görüş birliği vardır. Böyle bir çocuk yalnız ana yönünden mirasçı olur. Çünkü onun nesebi baba yönünden kesilmiş olup, bu nedenle ona mirasçı olamaz. Ana yönünden ise nesebi kesin olarak sabittir. Çünkü çocuğu doğuran kadın onun annesidir, zina ise çocuğun nesebini belirlemede meşru bir yol olarak kabul edilmemiştir.



Veled-i zina ve liânla nesebi reddedilen çocuk anneye ve onun hısımlarına mirasçı olurlar. Bunun, kadının başka meşru çocukları ile birlikte bulununca ana bir kardeş sayılır. Bu yüzden de "asabe" sıfatıyla mirasçılıkları söz konusu olmaz (bk. "Asabe" ve "Miras" mad.) Anne de böyle bir çocukları miras alır.



Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:



"Her hangi bir erkek hür veya köle bir kadına zina ederse, doğacak çocuk zina çocuğu olur. Mirasçı olamaz ve ona da mirasçı olunmaz" (bk. Ebu Dâvud, Ferâiz, 9; İbn Mâce, Ferâiz, 14; Darimî, Ferâiz, 45; eş'-Şevkânî, Neylü'l-Evtâr, VI/66). "Hz. Peygamber liânla nesebi reddedilen çocuğun mirasını anneye ve ondan sonra annenin hısımlarına bağlamıştır" (bk. Buhârî, Ferâiz, 17; Ebû Dâvud, Ferâiz, 9; Dârimî, Ferâiz, 24). "Zina çocuğu, nesebi mulâane ile reddedilen çocuk gibidir" (Dârimî, Ferâiz, 45). "Hz. Peygamber, mulâane çocuğunun annesine mirasçı olmasına hüküm vermiştir" (Ahmed b. Hanbel, II, 216).



Sonuç olarak zina veya liân çocuğu ile anne ve onun hısımları arasında mirasçılık cereyan eder. Meselâ; bir kimse ölünce: Anne, anne bir erkek kardeş ve zinadan baba bir erkek kardeşi bulunsa; anne üçte bir, anne bir erkek kardeş altıda bir alır. Artan mirası red yoluyla paylaşırlar. Sonuçta tüm mirasın üçte ikisi anneye, üçte biri de ana bir erkek kardeşe geder. Zinadan baba bir erkek kardeş düşer.



Yine; zinadan veya liândan çocuk ölünce; anne, dede (annenin babası) ve dayı kalsa bütün mirası anne alır. Çünkü burada dede ve dayı zevi'lerhâm grubu mirasçılardan olup, payı nassla (âyet-hadis) belirlenen farz sahibi anne varken onlara miras gitmez. Burada üçte biri ashâbü'l-ferâiz sıfatıyla, kalan üçte ikiyi ise red yoluyla alır.



Mirasçı bırakmadan ölen buluntu (lakît) çocuğa gelince; çocuğun barındırılması, eğitim ve öğretimi İslâm Devletine aittir. Bu yüzden onun terekesi de sahipsiz mallarda olduğu gibi devlete ait bulunur (bk. İbn Âbidîn, Reddü'l-Muhtâr, Mısır, t.y. V, 565; el-Meydânî, el-Lübâb, IV, 198; ez-Zeylâî, Tebyînü'l-Hakâik alâ Kenzi'd-Dekâik, el-Emiriyye tab'ı, VI, 214; İbn Kudâme, el-Muğnî, 3. baskı, Kahire, 1970, VI, 259 vd).



Hamdi DÖNDÜREN