Nesebin Sâbit Oluşunun Sebepleri

Nesep üç yolla sabit olur.



1- Gebelik süresi: Gebeliğin en kısa süresinin altı ay olduğu konusunda görüş birliği vardır. Çoğunluğa göre sürenin başlangıcı cinsel birleşmeden ve cinsel birleşmeye imkân bulmaktan itibaren başlar. Ebû Hanîfe'ye göre ise evlilik akdinden itibaren süre başlar. Altı aylık süre şu iki âyete dayanır: "Çocuğun anne karnında taşınması ve sütten ayrılması otuz aydır" (el-Ahkâf, 46/15). "Onu annesi zorluk üstüne zorlukla yüklendi ve onun sütten ayrılması da iki yıldır" (Lukmân, 31/14). Böylece otuz aydan iki yıl yani yirmi dört ay çıkınca altı ay kalır.



En uzun gebelik süresi ise Hanefilere göre iki, Şâfiî ve Hanbelîlere göre dört yıl, Mâlikîlerden meşhur görüşe göre beş yıl, İbn Hazm'a göre ise dokuz aydır. Bütün bu en uzun süreler tecrübelere dayanarak belirlenmiştir (bk. İbnü'l-Hümâm, a.g.e., III, 310; İbn Âbidîn, Reddü'l-Muhtâr, II, 857; İbn Rüşd, a.g.e., II, 352; el-Meydânî, el-Lübeb, III, 87; İbn Kudâme, el-Muğnî, VII, 477 vd.; İbn Hazm, el-Muhallâ, X, 385).



2- İddet süresi içinde doğan çocuğun nesebinin sabit olması: Kadın boşandıktan sonra iddeti içinde doğum yaptığını iddia eder ve koca bunu inkâr ederse, Ebû Hanîfe'ye göre kadın iki erkek veya bir erkekle bir kadın şahit getirmedikçe çocuğun baba tarafından nesebi sabit olmaz. Çünkü kadının iddeti doğumu ikrar etmekle sona ermiş bulunur. Bu yüzden de nesebi ispata ihtiyaç duyulur (İbnü'l Hûmâm, a.g.e., III, 305-309; Zeylâi, Nasbü'r-Râye, III, 264).



3- Doğan çocuğun fizik benzerlikleriyle babasını belirleme: Kadın iddet içinde iken başka bir erkekle evlenirse, bu arada doğacak çocuğun bu iki erkeğe de ait olması mümkündür. Hanefilere göre böyle bir durumda yatak sahibi erkek bulunmadığı için çocuğun he'r iki erkeğe de ait olduğuna hükmedilir. Çoğunluğa göre, ise bu durumda çocuğun fizik ve biyolojik benzerlikten yararlanarak gerçek babası belirlenmeye çalışılır. Dayandıkları delil Zeyd b. Hârise ile oğlu Üsâme arasında renk ayrılığı nedeniyle dedikodu yapılıyordu. Soy bilgini bunların ayaklarına bakarak biri diğerinden gelme olduğunu açıklayınca Hz. Peygamber çok sevinmiştir. Eğer fizik benzerlikten yararlanma caiz olmasaydı Allah elçisinin buna izin vermemesi gerekir. (eş-Şevkânî, Neylû'l Evtâr, VI; 282; ez-Zühaylî, el-Fıkhul İslâmî ve Edilletüh,1405/1985, VII; 680, 681 ).



Bu duruma göre meşru veya fasit evlilik yahut şüpheye dayalı cinsel birleşme dışındaki cinsel birleşme ürünü çocuklar "veledü'z-zinâ" grubuna girer. Bir erkeğin odasına "bu senin nikahlı eşindir" diyerek bir kadın bıraksalar, erkek daha önceden görüp tanımadığı için bu sözü güvenerek cinsel birleşmede bulunsa "şüpheye dayalı birleşme" söz konusu olur. Burada erkek mazur olduğu için bu birleşmeye bir takım hükümler bağlanır. Doğacak çocuğun nesebinin erkeğe bağlanabilmesi bunlar arasındadır.



Bu şekilde şüpheye dayalı olmaksızın vuku bulunan birleşmeden doğacak çocuk da zina ürünü sayılır. Bu çocuğun nesebi, zina eden erkek yönünden sabit olmaz. Çünkü Hz. Peygamber "Çocuk yatak sahibine aittir. Zina edene ise mahrumluk vardır" buyurmuştur.