VELED-İ ZİNA

Zina ürünü çocuk. Evlilik dışı doğmuş çocuk. Evlilik içinde doğan çocuğu "sahih nesepli", evlilik dışı doğana ise "gayız sahih nesepli" denir. Nesep bir kimsenin soy ve hısımlık bakım, kendi soyu ile olan kan bağını ifade eder.



İslâm, ana-babaya çocuklarının nesebini inkar etmeyi yasaklamıştır. Bir kadının doğurduğu çocuğu gerçek babasından başkasına bağlamaya çalışması da haram kılınmıştır. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: "Herhangi bir kadın bir topluluğa onlardan olmayan bir kimseyi sokarsa, Allah'tan bir yardım görmez ve Allah onu cennetine sokmayacaktır. Yine bir erkek yüzüne bakarak bir çocuğu inkâr ederse, Allah ondan yüz çevirir ve onu kıyamet gününde öncekilerin ve sonrakilerin huzurunda rezil ve rüsvay eder (Ebû Dâvud Talâk, 29; Dârimî, Nikâh, 42; Nesâî, Talâk, 47).



İslâm, çocukların da babalarından başkasını baba olarak kabul etmesini yasaklamıştır. Hadiste şöyle buyrulur: "Bilerek babasından başkasına nesep olarak bağlanmaya çalışan kimseye cennet haramdır" (Buhârî, Menâkıb, 5, Ferâiz, 29; Müslîm, İmân, I 12,114, 115, Itk, 21; Tirmizî, Vesâyâ, 5, Velâ', 3: Dârimî, Siyer, 82, Ferâiz, 2; Ahmed b. Hanbel, II,118, V, 38, 46).



İslâm başkasının çocuğunu evlat edinmeyi de kaldırmıştır. İslam'dan önce var olan bu uygulama bizzat Allah elçisinin kendi aile yaşamındaki bir örnekle ilga edilmiştir. Çünkü Rasûlüllah (s.a.s) peygamber olmazdan önce halk Zeyd b. Hârise'yi Zeyd b. Muhammed (Muhamed'in oğlu Zeyd) olarak çağırıyordu. İnen şu âyetle bu uygulama ve anlamaya son verildi: "Âllah evlâtlıklarınızı öz oğullarınız yapmadı. Bunlar, sizin ağzınıza gelenboş sözlerdir. Allah hakkı söyler. Doğru yolu O gösterir. Evlatlıkları babalarının adıyla çağırın. Bu Allah nezdinde daha adaletlidir. Eğer babalarını bilmiyorsanız, onlar sizin din kardeşiniz ve dostlarınızdır. Yanlışlıkla babalarından başka birinin adıyla çağırmanız halinde size bir günah yoktur. Fakat bunu kasıtlı olarak yaparsanız günaha girersiniz. Allah çok affedici ve çok merhametlidir" (el-Ahzâb, 33/4,5).



Nitekim Zeyd b. Hârise'nin geçimsizlik nedeniyle boşandığı eşi Zeyneb binti Cahş daha sonra aşağıdaki âyetin bildirdiği üzere Rasûlüllah (s.a.s) ile evlenmiştir: "Şimdi mademki Zeyd o kadından ilişiğini kesti, biz onu sana nikâhladık. Bunun nedeni, evlatlıklarının ilişik kestiği karılarıyla evlenmelerinde mü'minler üzerine bir güçlük olmamasıdır" (el-Ahzâb, 33/37).



Bu duruma göre bir kimse buluntu veya nesebi bilinmeyen bir çocuğu, kendi oğlu veya kızı olarak çağırmasa bile, evlat edinse bu onun gerçek çocuğu sayılmaz. Bununla aralarında miras cereyan etmez, hısımlıktan doğan evlenme engelleri söz konusu olmaz. Ancak bir kimse bir yetimi, öksüzü, kimsesiz bir çocuğu himayesine alıp eğitir, okutur, meslek sahibi yapar ve evlendirirse pek büyük hayır yapmış olur. Belki erginlik çağından itibaren karşılıklı örtünme, yalnız başbaşa kalmama gibi İslâm'ın genel hükümleri işlemeye başlar.



Çocuğun ana yönünden nesepsiz oluşu düşünülemez. Onu doğuran kadın annesi sayılır. Anneye bağlanma bakımından doğumun meşru veya gayri meşru olması da sonucu değiştirmez. Çocuğun babaya nispeti ise ancak dört durumda gerçekleşebilir. Sahih veya fâsit evlilik, şüpheye dayalı cinsel birleşme ve erkeğin çocuğun nesebini kabul etmesi. İslâm, cahiliye devrinde görülen, zina yoluyla doğan çocuğun nesebini erkeğe bağlama uygulamasını kaldırmıştır.



Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:



"Çocuk yatağın sahibi olan kocaya aittir. Zina edene ise taşla kovulma ve mahrumiyet vardır" (Buhârî, Büyû', 3, 100, Husûmât, 6, Vesâyâ, 4, Meğâzî, 53, Ferâiz, 18, 28, Hudûd, 23, Ahkâm, 29; Müslim, Radâ', 36, 37; Ebu Dâvud, Talek, 34; Tirmizî, Radâ', 8, Vesâyâ, 5; İbn Mâce, Nikâh, 59, Vesâyâ, 6; Mâlik, Muvatta', Akdiye, 20; Ahmed b. Hanbel, I, 25, 59, 65, 59, 104, II, 179, 207, 239, 280). Bu hadisten kastedilen sahih nikâhla evli olan kocadır. Çocuk ona nisbet edilir. Eğer nikâh yoksa cinsel birleşme zina sayılır ve doğacak çocuk böyle bir erkeğe nisbet edilemez. Çünkü zina nesebin isbatı için bir sebep olmaya el-verişli değildir.



Buna göre, çocuk, babaya ancak yatakta bulunması meşru olduğu zaman neseben bağlanır. Bu da sahih veya fasit nikâhla gerçekleşir. Çoğunluğun görüşü budur. Ebû Hanîfe'den, nesebin mücerret, evlilik akdi ile de sabit olacağı rivayet edilmiştir (el-Kâsânî, el-Bedâyi', 2. baskı, Beyrut 1394/1974, III, 212; İbnü'l-Hümâm, Fethu'l-Kadîr, 1. baskı, Mısır 1316/1898, III, 300; İbn Rüşd, Bidâyetü'l-Müctehid, Mısır, t.y., II, 352; eş-Şevkânî, Neylü'l-Evtâr, VI, 279 vd)