İnsanların Denenmesi:
İnsanlar arasında yetenek, bilgi, mal ve makam yönünden var olan farklılıkların sebebi de yine ilâhí sınavın bir gereğidir. Allah (cc) insanlara verdiği bu gibi özelliklerle onları denemektedir.[76]
İnsanlara emanet olarak verilen mallar ve canlar da birer deneme aracıdır. İnsan malı nerede kazanıp nereye harcamaktadır? Yine kendisine emanet edilen canı neyin uğrunda geçirmektedir?[76]
Karmaşık bir sudan yaratılan insan Allah (cc) tarafından devamlı denenmektedir. Hayata gelişin amacı da budur.[76]
Kuran, nimet verilerek denemeye tabi tutulan nankör insanın yanlış tutumunu şu şekilde sergiliyor:
Fakat insan, ne zaman onun Rabbi kendisini bir denemeden geçirse, ona bir ikramda bulunsa, onu nimetlere koysa; Rabbim bana ikramda bulundu der. Ama ne zaman onu deneyerek, rızkını kıssa, hemen der ki: Rabbim bana ihanette bulundu. (Fecr: 89/15-16)
Mümin insan, nimetin azlığının, veya çokluğunun bir deneme olduğunun şuurundadır. Bu yüzden nimet bol olduğu zaman şımarmaz, malı ile kibirlenip yoldan çıkmaz. Nimet az olduğu zaman da Allaha şikâyette bulunmaz. O nankör değil, şükredici olmaya çalışır. Bilir ki, geçici olan dünya hayatı bir imtihan yurdudur. Bu hayatının devamını sağlayan her şey de bir sınama/imtihan aracıdır.
Bu sınavın hikmetini anlayanlar ve gereğini yapanlar kazanacaklardır. [76]
Mü'minlerin günlük normal ibadet, tâat ve amelleri yanında, zaman zaman ağır sıkıntı ve musibetlerle karşılaştıkları olur. Bu yeni durumlar ve olaylar karşısında onun etkisi ve tepkisi ölçülür, sabır ve tahammül gücü, kin, intikam, haset ve gurur duyguları eğitilir. Mal, mülk, para, kadın, çocuk, kazalar, hastalıklar, yangın, sel, zelzele ve tabiî âfetler, insanoğlunun denenip sabrettiği ve sonucu Allah'a havale ederek ağırbaşlılıkla kabullendiği takdirde mânevî dereceler kazandığı başlıca imtihan konularıdır. Ancak kimi zaman bu sıkıntı ve felâketler dünyada yapılan haksızlık, zulüm ve azgınlıklar yüzünden ilâhî bir ceza olarak da ortaya çıkabilir.
Müslümanlar için sadace iman etmek yeterli değildir. İmanın kökleşmesi ve sağlamlaşması için müminler çeşitli denemelerden geçirilirler.[76] Allah (c.c.) müslümanları, içlerinde kim kendi yolunda cihad ediyor, bu yolda kim sabrediyor ortaya çıksın diye onları dener.[76]
Hz. Musa, kendisi Tûr dağında iken kavminin altın buzağıya tapması üzerine onların içerisinden Allahtan af dilemek üzere yetmiş kişi seçmişti. Onlarda gördüğü tereddüt üzerine Allaha dua etti ve bu olayın kendileri hakkında bir imtihan (deneme) olduğunu söyledi.[76] Ayrıca inkâr edenlerin müslümanlara karşı tavırları bir fitnedir. Böylece müslümanların İslâma bağlılıkları denenmiş olur.[76]
Müminlere yapılan bu azap ve işkence onları dinlerinden döndürmeye yöneliktir. Mümin böyle bir azapla imtihan edilebilir. Tıpkı madenin kazanda kaynatılıp iyisinin kötüsünden ayırt edilmesi gibi, mümin de dünyada eziyetlerle karşı karşıya getirilir. Böylece samimi müslümanla gevşek müslüman ortaya çıkar. Bu konuda Kuran şöyle buyurmaktadır:
İnsanlardan öylesi vardır ki, Allaha iman ettik der; fakat Allah uğruna eziyet gördüğü zaman, insanların (kendisine yönelttikleri işkence ve) fitnesini Allahın azabıyla bir tutar. Ama Rabbinden bir yardım ve zafer gelirse, andolsun; biz gerçekten sizlerle birlikteydik demektedirler. Oysa Allah, âlemlerin sinelerinde olanı daha iyi bilen değil midir? (Ankebût: 29/10)
Allahın azabı şüphesiz insanlardan gelecek fitnelerden daha büyüktür. Müminler sürekli bir biçimde bu tür fitnelerle karşılaşacaklar. Bu denemeyi başaranlar, imanlarında samimi olanlar sonsuz mükâfatı kazanacaklar. Kuran, müminlerin bu şekilde denemeye tabi tutulduklarını haber veriyor.[76]
İnsanlara emanet olarak verilen mallar ve canlar da birer deneme aracıdır. İnsan malı nerede kazanıp nereye harcamaktadır? Yine kendisine emanet edilen canı neyin uğrunda geçirmektedir?[76]
Karmaşık bir sudan yaratılan insan Allah (cc) tarafından devamlı denenmektedir. Hayata gelişin amacı da budur.[76]
Kuran, nimet verilerek denemeye tabi tutulan nankör insanın yanlış tutumunu şu şekilde sergiliyor:
Fakat insan, ne zaman onun Rabbi kendisini bir denemeden geçirse, ona bir ikramda bulunsa, onu nimetlere koysa; Rabbim bana ikramda bulundu der. Ama ne zaman onu deneyerek, rızkını kıssa, hemen der ki: Rabbim bana ihanette bulundu. (Fecr: 89/15-16)
Mümin insan, nimetin azlığının, veya çokluğunun bir deneme olduğunun şuurundadır. Bu yüzden nimet bol olduğu zaman şımarmaz, malı ile kibirlenip yoldan çıkmaz. Nimet az olduğu zaman da Allaha şikâyette bulunmaz. O nankör değil, şükredici olmaya çalışır. Bilir ki, geçici olan dünya hayatı bir imtihan yurdudur. Bu hayatının devamını sağlayan her şey de bir sınama/imtihan aracıdır.
Bu sınavın hikmetini anlayanlar ve gereğini yapanlar kazanacaklardır. [76]
Mü'minlerin günlük normal ibadet, tâat ve amelleri yanında, zaman zaman ağır sıkıntı ve musibetlerle karşılaştıkları olur. Bu yeni durumlar ve olaylar karşısında onun etkisi ve tepkisi ölçülür, sabır ve tahammül gücü, kin, intikam, haset ve gurur duyguları eğitilir. Mal, mülk, para, kadın, çocuk, kazalar, hastalıklar, yangın, sel, zelzele ve tabiî âfetler, insanoğlunun denenip sabrettiği ve sonucu Allah'a havale ederek ağırbaşlılıkla kabullendiği takdirde mânevî dereceler kazandığı başlıca imtihan konularıdır. Ancak kimi zaman bu sıkıntı ve felâketler dünyada yapılan haksızlık, zulüm ve azgınlıklar yüzünden ilâhî bir ceza olarak da ortaya çıkabilir.
Müslümanlar için sadace iman etmek yeterli değildir. İmanın kökleşmesi ve sağlamlaşması için müminler çeşitli denemelerden geçirilirler.[76] Allah (c.c.) müslümanları, içlerinde kim kendi yolunda cihad ediyor, bu yolda kim sabrediyor ortaya çıksın diye onları dener.[76]
Hz. Musa, kendisi Tûr dağında iken kavminin altın buzağıya tapması üzerine onların içerisinden Allahtan af dilemek üzere yetmiş kişi seçmişti. Onlarda gördüğü tereddüt üzerine Allaha dua etti ve bu olayın kendileri hakkında bir imtihan (deneme) olduğunu söyledi.[76] Ayrıca inkâr edenlerin müslümanlara karşı tavırları bir fitnedir. Böylece müslümanların İslâma bağlılıkları denenmiş olur.[76]
Müminlere yapılan bu azap ve işkence onları dinlerinden döndürmeye yöneliktir. Mümin böyle bir azapla imtihan edilebilir. Tıpkı madenin kazanda kaynatılıp iyisinin kötüsünden ayırt edilmesi gibi, mümin de dünyada eziyetlerle karşı karşıya getirilir. Böylece samimi müslümanla gevşek müslüman ortaya çıkar. Bu konuda Kuran şöyle buyurmaktadır:
İnsanlardan öylesi vardır ki, Allaha iman ettik der; fakat Allah uğruna eziyet gördüğü zaman, insanların (kendisine yönelttikleri işkence ve) fitnesini Allahın azabıyla bir tutar. Ama Rabbinden bir yardım ve zafer gelirse, andolsun; biz gerçekten sizlerle birlikteydik demektedirler. Oysa Allah, âlemlerin sinelerinde olanı daha iyi bilen değil midir? (Ankebût: 29/10)
Allahın azabı şüphesiz insanlardan gelecek fitnelerden daha büyüktür. Müminler sürekli bir biçimde bu tür fitnelerle karşılaşacaklar. Bu denemeyi başaranlar, imanlarında samimi olanlar sonsuz mükâfatı kazanacaklar. Kuran, müminlerin bu şekilde denemeye tabi tutulduklarını haber veriyor.[76]
B harfi
- BÂB-I FETVÂ
- Bağy'ín Sonuçları:
- Basír Kelimesinin Anlamı:
- BAYGINLIK, BAYILMAK
- BEY' Bİ'L-VEFA
- BEY'AT (BİAT-SADÂKAT YEMİNİ)
- BİRLİK BERABERLİK
- Boğa:
- BRAHMANİZM
- Hadis-i Şeriflerde Belâ-İmtihan
- İSLAM'DA BİLGİ KAYNAKLARI
- Kaplumbağa:
- Kur'an'da Besmele:
- Muhârib (Eşkiya)
- BAĞİ-BAĞY
- Basiretin Boyutları:
- BAYKUŞ
- BELVÂ-İ ÂMME
- Besmelenin Anlam Derinlikleri:
- BEYAN
- Biat Nedir?
- BİRR-EBRAR
- BUDİZM, BUDDİZM
- Eski Türkler'de Hayvanlarla İlgili İnançlar
- Fıkıh Terimi Olarak Bağy:
- İslam'a Göre Bilgi
- Muharib (Eşkiya) Hırsızdan Farklıdır:
- Öküz:
- Peygamberlerin Denenmesi
- Apis Öküzü: