TEMLİK

Bir kimsenin sahibi olduğu bir menfaat veya aynı ya bizzat kendisi ya da vekîli vasıtasıyla bir başkasına nakletmesi anlamında bir fakıh terimi. Arapça bir kelime olup, temlik "Sahip ve malik olma, bir mülkü tasarrufu altına alma" anlamına gelmektedir.



İki çeşit temlik vardır:



1- Aynın temlîki: bir kimsenin sahibi olduğu bir aynı (malı) bir başkasına aktarmasıdır. Bu iki yolla olur:



a) Aynın bir bedel mukabilinde temlîki: Kişinin bir malını, aldığı ıvaz (bedel) karşılığında temlik etmesidir. Hukukta bir tür temliki ifade eden akit, bey' (alım satım akti)dir.



b) Aynın ıvazsız olarak. hiçbir bedel alınmadan temliki: Kişinin sahip olduğu bir malı hiçbir bedel almadanbir başkasına bağışlamasıdır. Bunun hukûkî yolu, hibe, tasadduk ve vasiyetir .



2- Menfaatin temlîki: Kişinin bir malının menfaatını (onun kullanım hakkım veya sağlayacağı menfaati) bir başkasına temlîk etmesidir. Bu da iki çeşittir:



a) Menfaatin bir ıvaz (bedel) karşılığında temliki, bunun yolu icâredir.



b) Menfaatin ıvazsız (bedel alınmadan) temlki: Bu tür temlik de iare (bir mali kullanıp geri vermesi için iyreti olarak verilmesi) ve menfaatin vasiyetidir. Yani kişinin, sahip olduğu bir malından istifade etmesi için birisini ölümüne bağlı olarak yetkili kılmasıdır (bk. Vasiyet).



Kişinin sahip olduğu ayn veya menfaati bir başkasının istifadesine sunmanın bir başka yolu daha vardır. Bu yola ibâha denilir.



Yukarıda belirtildiği üzere, temlik bir mal veya menfaati birisinin mülkiyetinden başka birisinin mülkiyetine aktarmaktır. Bu durumda temlik eden şahsın, temlik ettiği şeydeki hakkı sona ermiş, kendisine temlik edilen şahıs için de o şeyde tasarruf yetkisi doğmuştur. İbahada ise böyle bir şey söz konusu değildir. O, bir kimse için bir şeyden istifade imkânı veren bir izindir. Meselâ bir kimsenin bir başkasına, bahçesinin meyvesinden yeme izni vermesi, evine gelen misafire ortaya konulan sofradan yemek yeme izni vermesi ibâhadır. Bu izin, kendisine izin verilen şahsa o bahçenin meyvesinden veya ortaya konulan sofradan evine bir şeyler götürme hakkı vermez. Temlîkte ise, kendisine temlik edilen şahıs, kendisine temlik edilen şeyi bir başkasına devretme veya istediği yere götürme yetkisine sahiptir.



İbâha bazan malik olan insan tarafından olur. Bir kimsenin başka birisini arabasına bindirmesi veya evindeki bir ziyafete çağırması gibi. Bazan da şeriatın izni ile olur. Meselâ şahsa ait olmayan otlağın otu veya ormanın odunu ya da pınarın suyu herkes için mübahtır. Herkesin bunlardan istifade hakkı vardır ve bu izin bizzat Şâri' tarafından verilmiştir (el-Mevsılî, el-İhtiyâr li Ta'lîli'l-Muhtâr, II, 50; Mustafa Ahmet ez-Zerkâ, el-Fıkhu'l-İslâmî fî sevbihi'l-cedîd, I, 283; Ali el-Hafif, Ahkâmu'l-muâamelâtü'ş-şer'iyye, 42; arazilerin temliki için bk. "Tapu" mad.)



Hüseyin KAYAPINAR