Ta'zîr Cezasının Miktarı:

Ta'zirin miktarı, suçun miktarı ile bağlantılı olur. Hâkim suçlunun durumuna ve suçun niteliğine göre ağır söz, hapis, dayak, eşcinsellikte olduğu gibi öldürme veya velilikten azletme gibi bir cezayı uygular. Ölüm cezası asarak da infaz edilebilir. Suçlunun yemesine, içmesine ve abdest almasına engel olunmaz. Namazını ima ile kılar ve iâde etmez. Sakalını tıraş etme, bir organını kesme veya yaralama şeklinde bir ceza verilmesi caiz değildir.



Dayak cezasının en azı için belirli bir sınır yoktur. Üç kamçı ve daha çok olabileceği gibi suçlunun durumuna göre bundan az da olabilir. Dayağın üst sınırı konusunda görüş ayrılığı vardır.



Ebû Hanîfe, Muhammed, Şâfiî ve Hanbelilere göre, ta'zir cezası, şer'î had cezalarının en alt sınırına ulaşmamalıdır. Bundan bir kamçı eksik bırakılır. Şâfiîlere göre hürler için hadlerin en alt sınırı kırk değnek olup, bu da şarap içene verilen cezadan ibarettir.



Diğer müctehitler kölelere uygulanan yarı cezayı ölçü alarak yine kırk değnek miktarını esas almışlardır. Çünkü seksen değnek olan zina iftirası cezası kölelere kırk değnektir.



Ta'zîrde, had cezasının miktarını asmama esası şu hadise dayanır: "Kim had olmayan bir konuda had cezasına ulaşan bir ta'zir cezası verirse, o zulüm yapmış olur" (Zeylaî, Nasbü'r,-Râye, III, 354; el-Heysemî, Mecmau'z-Zevâid, VI, 281).



Diğer yandan cezanın suç ve ma'siyetin ağırlığına göre belirlenmesi gerekir. Ayet ve hadislerde suç sayılıp ceza konulan hususlar, ceza miktarını belirleme, idarecilere bırakılanlardan daha ağır kabul edilmiştir. Bu nedenle, iki şeyden hafif olanın ağır olanına ulaşması caiz olur.



Ebû Yusuf'a göre, ta'zir cezası hürler için olan seksen değneğe ulaşmamalı, bundan beş değnek eksik bulunmalıdır. Çünkü nass'lardaki cezalar hürler muhatap alınarak belirlenmiştir.



Bu görüş Hz. Ali'nin uygulamasına dayanır.



Mâlikîlere göre ise, İslâm devleti, had cezasına eşit bu cezanın altında veya üstünde ta'zir cezası koyabilir. Ma'n b. Zâide olayı buna delildir. Bu zat Hz. Ömer döneminde beytülmal mührünü taklid ederek hazineden mal çekmiş, durum Halîfeye ulaşınca, önce yüz değnek ve hapis cezası vermiş, daha sonra yüz değnek daha verilmiş, üçüncüde, tekrar dayak ve sürgün cezası verilmiştir (İbn Kudâme, el-Muğnî, VIII, 325). Burada Ma'n b. Zâide'nin; "Mü'hür taklidi" "beytülmalden haksız mal alma" ve "başkalarına hile kapısını açma" suçlarını işlediği görülür. Mâlikîlerin bu görüşünü Hz. Ali'den nakledilen şu uygulama da destekler: Hz. Ali, yabancı bir kadınla zina etmeksizin bir arada bulunan kimseye yüz değneği iki eksiği ile uygulamıştır (ez-Zühaylî, a.g.e., 206,207).