Şirk Çeşitleri:

       



İnsan, doyuma ulaşabilmek ya da duyularıyla kavrayarak ikna ol­mak için çok kere zihinsel objeleri birer materyal biçiminde görmek is­ter. Dinin maddeötesi gerçekleri, insan muhayyilesini zorladığı için ba­sit dü­şünen in­san, bunları elbetteki aklın sınırları içinde kavramaya ve kavra­dığı gibi de ortaya koymaya çalışır. Bu tipler, toplumların da­ima çoğun­luğunu oluş­tu­rurlar. Öyle ise basit düşünce daha yaygındır. Onun içindir ki imajinasyonla sınırlı kalan sapkınlıklarda İslam, insanı mazur gör­müştür.[168] Hayat ve kâinât olaylarının karmaşık yönlerini inceleyenler ise daha çok ilimle haşir neşir olan eğtimli insanlardır. Hiç kuşkusuz ilim erbabının düşünce ve yar­gıları seviyeli ve tutarlıdır. Ne varki seviyeli ve tutarlı düşünceler genel­likle ilim meclislerinin ve eği­tim kurumlarının duvarları arasında ya da ki­tapların sayfalarında pa­ketlenmiş olarak kalır. Bu tesbitten ise şu so­nucu çı­karmak mümkün­dür:



Şirk, genellikle cahil veya doyumsuz insanların, tevhid gerçekleri üze­rinde yaptıkları basit yorumlarla ortaya çıkan çeşitli çarpık ve sapkın inanış­lardır. Ancak dünyada şirkin, okumamış kesimden çok okumuş insanlar arasında daha fazla yayıldığı gerçeğine bakarak bu açıklamada çe­lişki gören­lere hemen şunu hatırlatmak gerekir:



Esasen eğitim sistemleri vahyin feyiz kaynaklarından yoksundur. Kuşaklar, dünyada belli güçler tarafından materyalist felsefelere dayalı sö­mürü kültürü ile şartlandırıldıkları için bu nurlu kaynağa kolaylıkla ulaşamamaktadırlar. Bunun sonucu olarak da nesiller fanatik, kom­pleksli ve şekilci olarak yetişmektedir. Bu bakımdan okumuş, ancak hi­dâyet bulama­mış insanları aydın olarak nitelemek yerine onlara okuma yazma bilenler demek daha doğru olur.



Şu varki mantıksızlığın yanında kötü niyetlerin sonucu olarak yay­gın­laşan şirk inanışları da yok değildir. Örneğin Hıristiyanlığın, Hz. İsa'dan hemen sonra çığırdan çıkması yahudilerin planları sonucu­dur. Çünkü yahudiler, kendi içlerinden çıkan bir insanın -peygamber dahi olsa- eski ina­nışlarını yürürlükten kaldırmasını birtürlü içlerine sindiremiyorlardı. Özellikle halk arasında büyük saygınlığa sahip dina­damları Hz. İsa'nın, or­taya çıkmasına çok şiddetli tepki gösterdiler. Çünkü meşru olmayan çıkar­ları tehlikeye düşüyordu. Sıfırlanıp her­kesle aynı hizaya gelmek gibi bir du­rumda kalıyorlardı. İşte buna bir türlü razı olamadılar. Onun için yalnız Hz. İsa'ya her türlü kötülüğü planlamakla yetinmediler, bilakis O'nun Allah'dan getirdiği vahyi de­ğiştirmeyi bile göze aldılar. Nitekim en kısa zamanda, domuz etini meşrulaştırmaktan tutun, Allah Teâlâ'yı üç ilah ola­rak tanıtmaya va­rıncaya kadar gerek şe­riat, gerekse tevhid bazında hıristi­yanlığın bütün temel değerlerini çarpıt­tılar ve bu dini tam anlamıyla tipik bir şirk ku­rumuna dönüştürdüler.     



 Tevhid inancının çarpıtılmasıyla ortaya çıkan şirk türleri insanın da­ima duygusal yönünü meşgul eder. Onun için şirk, dikkat edilirse tevhi­din kay­nağı olan vahye alternatif bir gizemli kaynağa hep dayan­dırılmış­tır. bu da destanlarda canlandırılan efsanelerdir. Tevhid mesaj­larını in­sanlara ileten mucizelerle destekli peygamberler yerine, efsane­lerde de Herkül, Zeus, Lât, Uzza, Ku­tub ve Gavs gibi mitolojik kişilikler vardır. Tevhidde Allah Teâlâ'nın, elle tutulmaktan gözle görülmekten mü­nezzeh Zât-ı İlahiyesi'ne karşılık şirk inancında da gizemli ruhlar var­dır. Ancak ruh­ların da görüle­meyen ve kavranamayan yönleri basit düşünceli insanları ikna edemediği için, şirk inancının teorisyenleri  onları da doyuma ulaş­tırmada gecikme­miş, za­manla politeizm, efsane­cilikten şekilciliğe doğru bir gelişme seyri göstermiş­tir ki mücessem putların ortaya çıkışı işte bu sebepledir.



Şirk, genellikle şu biçimlerde ortaya çıkmıştır[169]: