Nuh Kavmi

Nuh kavminin önde gelenleri tarihteki diğer benzerleri gibi son derece gururluydular. Hz. Nuh onları dine davet ettiğinde aralarından çok az kişi kendisine icabet etmişti. Buna rağmen Hz. Nuh onların ahiret azabına uğramamaları için büyük çaba sarf etti. Fakat onun tüm çabalarına karşı kavminin kendisine cevabı şöyle oldu:



Kavminden ileri gelen inkarcılar: "Biz seni yalnızca bizim gibi bir beşerden başkası görmüyoruz; sana, sığ görüşlü olan en aşağılıklarımızdan başkasının uyduğunu görmüyoruz ve sizin bize bir üstünlüğünüzü de görmüyoruz. Aksine biz sizi yalancılar sanıyoruz" dedi. (Hud Suresi, 27)



Bozuk ifadelerinden kibirleri çok rahat anlaşılan bu insanlar, Hz. Nuh’un yanındaki müminlere de hakaret etmişlerdir. Onlara göre üstünlük, mala, mülke, evlatça zengin, makam ve mevkice yüksek olmaya bağlı olduğu için peygambere tabi olan müminlerde de bu özellikleri aramışlardır. Üstünlüğün ahlaka, Allah’a yakınlığa bağlı olması gerektiğini ise akledememişlerdir.



Aşağıdaki ayetlerde Nuh kavminin elçilerine karşı kullandıkları enaniyetli üslup açıkça görülmektedir:



Dediler ki: "Ey Nuh, bizimle çekişip durdun, bu çekişmede ileri de gittin. Eğer doğru söylüyorsan, bize vaadettiğini getir." (Hud Suresi, 32)



Kendilerinden önce Nuh kavmi de yalanlamıştı; böylece kulumuz Nuh’u yalanladılar ve "Delidir" dediler. O, baskı altına alınıp engellenmişti. (Kamer Suresi, 9)



Tüm bu çirkin hareketlerine karşın Hz. Nuh kavmine karşı çok sabırlı davranmış, kendisine verilen hakka davet görevini tam bir ihlasla yerine getirmiştir. Ancak düzelmeyeceklerini anlayınca da Allah’a kavminin büyüklenmesini şikayet etmiş ve O’dan yardım dilemiştir:



Dedi ki, "Rabbim, gerçekten kavmimi gece ve gündüz davet edip durdum. Fakat davet etmem, bir kaçıştan başkasını artırmadı. Doğrusu ben, onları bağışlaman için her davet edişimde, onlar parmaklarını kulaklarına tıkadılar, örtülerini başlarına çektiler ve büyüklük tasladıkça büyüklük gösterip direttiler. Sonra onları açıktan açığa davet ettim. Daha sonra (davamı) onlara açıkça ilan ettim ve kendilerine gizli gizli yollarla yanaşmak istedim." (Nuh Suresi, 5-9)



Nuh: "Rabbim, gerçekten onlar bana isyan ettiler; mal ve çocukları kendisine ziyandan başka bir şeyi artırmayan kimselere uydular. Ve büyük büyük hileli düzenler kurdular. Ve dediler ki: Kendi ilahlarınızı bırakmayın; bırakmayın ne Vedd’i, ne Suva’ı, ne Yeğus’u, ne Yeuk’u ve ne de Nesr’i. Böylece onlar, çoğu kimseyi şaşırtıp saptırdılar. Sen de o zalimlere sapıklıktan başkasını artırma... Nuh :"Rabbim, yeryüzünde kafirlerden yurt edinen hiçkimseyi bırakma" dedi. (Nuh Suresi, 21-24,26)



Hz. Nuh’un bu duası üzerine Allah ona icabet etmiş ve kavmine büyüklenmeleri ve elçisini yalanlamaları nedeniyle dünyada ve ahirette bela vermiştir:



Bunlar, hataları dolayısıyla suda boğuldular, sonra ateşe sokuldular. O zaman da Allah’ın dışında hiçbir yardımcı bulamadılar. (Nuh Suresi, 25) [108]