Kur'an'ın Sefîh Dedikleri

Kur'ân-ı Kerim, sefîh'i ve türevlerini, kâfirler, münâfıklar ve bazı müslümanlar hakkında kullanmaktadır. Ancak bu üç kullanış arasında farklı değerler bulunmaktadır.



Kâfirler ve münâfıklar, İslâm'ı kabul etmedikleri için sefihlikle suçlanırken, müslümanlardan aklı zayıflayan ihtiyarlara ve henüz aklı ermeyen çocuklara sefîh denmektedir.



Münâfıklara 'siz de diğer mü'minler gibi iman edin' denildiği zaman onlar, kendilerini çok akıllı sanarak mü'minlere 'sefîh' derler ve onlarla alay ederler. Bunun sonucu olarak da sefîh ve aşağı saydıkları kimselerin dinine inanmalarının mümkün olmadığını söylemeye çalışırlar.



Kur'an onlara şu cevabı veriyor: "... İyi bilin ki asıl sefîh (beyinsiz) kimseler onlardır; fakat bunu bilmiyorlar." (2/Bakara, 13)



Aklını kullanmayan, hafif karakterli, ciddî bir düşünceden yoksun olan birtakım kimselerden başkası İbrâhim'in dininden, dolayısıyla İslâm'dan yüz çevirmez. Henüz rüşd yolunu bilmeyenler, derince düşünüp ibret almayanlar, şüphesiz Allah'ın dininden yüz çevirirler (2/Bakara, 130).



Kıblenin Kudüs'ten Mekke'ye çevrilmesini hazmedemeyen, Allah'ın gönderdiği kitabı bozan ve Hz. Muhammed (s.a.v.)'e inanmamak için bahane arayanlara da 'sefîh' denmektedir (2/Bakara, 142).



Allah'ın rızık verici olduğunu unutarak bilgisizce çocuklarını öldürenler de, sağlam düşünceden, akletmekten ve imandan yoksun sefîhlerdir (6/En'âm, 140).



Birtakım inkârcılar da kendilerini akıllı zannedip kendilerine gönderilen peygamberlere 'sefîh' demek gibi bir yanlışlığın içine girerler. Halbuki bütün elçiler hem akıllı insanlardı, hem sağlam karakterli idiler, hem de Allah tarafından seçilmiş kimselerdi (7/A'râf, 66-67).



Kur'an, ayrıca, malları üzerinde gerektiği gibi tasarruf yapamayacak çocuklar ile aklı yeterince normal olmayan kimselere de sefîh demekte ve bu gibi kimselere yardımcı olunmasını emretmektedir (4/Nisâ, 5; 2/Bakara, 282).



Sefîh kelimesi olumsuz mânâsıyla kâfir, münâfık, müşrik, müstekbir, mütref gibi insan gruplarını kapsamaktadır. Bu gibi kimseler kendilerini çok akıllı zanneden, ama aslında aklını hidâyeti bulma yolunda kullanmayan kibirli, sağlam düşünceden yoksun kimselerdir.



Mü'minler, onların düştüğü sefîhliğe düşmezler. Allah'ın verdiği akıl nûrunu iyi kullanarak zararlı ve tehlikeli sonuçları kazanmazlar. Onlar bütün sefîhlerle ve onların zararlarıyla, fitneleriyle, ifsatlarıyla mücâdeleye devam ederler.



Ayrıca onlar sefîhlerin ahmaklıkları yüzünden belâya uğramamak için Hz. Mûsâ (a.s.) gibi duâ ederler:



"Ya Rabbi, içimizdeki süfehâ (sefîhler) yüzünden bizi helâk edecek misin? Bu, senin imtihanından başka bir şey değildir." (7/A'râf, 155) [2]