Övülen ve Yerilen Bağy:

‘Bağy’in övülen ve  yerilen olmak üzere iki kullanılış yönü bulunmaktadır.



Övülen ‘bağy’, ihsan ya da çok iyilik yapmak üzere adalette aşırı olmak,



Yerilen ‘bağy’ ise, batıla sapmak üzere hakka tecavüz etmektir, ya da haktan saparak şüpheye düşmektir. Halbuki İslâma göre hakk ta açıktır, batıl da.



Peygamberimiz (sav) buyuruyor ki:



“Helâl bellidir, haram da bellidir. Bu ikisi arasında bazı şüpheli şeyler vardır. Kim korunanın veya şüphelinin etrafında dolaşırsa onun içine düşebilir.”[11]



‘Bağy’in istemede aşırı gitmek, fazla arzulamak anlamını çeşitli Kur’an âyetlerinde görmekteyiz.[12]



“Ey iman edenler! Allah yolunda adım attığınız zaman gerekli araştırmayı yapın ve (İslâm gereği) selâm verene, dünya hayatının geçiciliğine aşırı istekli olarak (bağy’e düşerek)  'sen mü’min değilsin’ demeyin...” (Nisa: 4/94) âyetinde ve benzerlerinde yukarıdaki anlamdadır.



Aynı kökten gelen ‘biğa’, bir kadının hakkı olmayan bir konuda sınırı aşması, bir anlamda nikâh dışı ilişkiye girmesidir.[13]



‘Bağy’ aynı zamanda kibir (büyüklenme) anlamında da kullanılmaktadır. Bu, kişinin kendi hakkı olmadığı halde haksız yere yükselme arzusudur. Nitekim Kur’an’ın ‘bağy’ ettiler dediği firavun ve karun gibiler kibirli, kendini her şeyden üstün gören kimselerdir.



Böyleleri, kendi haklarına razı olmazlar, insan olarak bulundukları seviyeyi yeterli görmezler. Kimileri insanlar üzerinde haksız yere baskı kurmaya çalışırlar, kimileri insanların haklarını ellerinden almaya yeltenirler. Kimileri de insan olduğunu unuturlar, tanrılık iddiasına kalkışırlar.  Bütün bu yanlış davranışlar ‘bağy’ ahlâkıdır.



‘Bağy’ bir başka deyişle, başkasının aleyhine olmak üzere sınırı aşmak demektir. Bunun içerisinde kıskançlık, güçsüzleri ezme, kibirlilik, haksız saldırı,  sömürme, horlama, zulüm ve bozgunculuk gibi kötü fiilerin hepsi de girmektedir.



‘Bağy ahlâkı’, aslında inkâr edenlerin bir başka özelliğidir. İnkâr edenler, kendi  hevalarına uydukları, için Allah’ın indirdiği ölçüleri tanımazlar. Bir kısmı da elindeki servetle büyüklük taslayarak başkalarına hükmetmeye kalkışır. Eline geçirdiği maddi gücün devamlı olduğunu zannederler.  Hesaptan korkmaz, kimsenin kendine güç yetiremeyeceğini hayal ederler. Bunun için de hem Allah’a karşı sınırı aşar, hem de insanlara karşı saldırgan bir tutum takınır.



İnsanı yaratan Rabbimiz, onun yeryüzünde güzel bir şekilde yaşayabilmesi ve kulluk imtihanını kazanabilmesi için bir takım ölçüler göndermiştir ve onun için bazı sınırlar koymuştur. Konulan bu sınırlar hem insanın Allah’a karşı isyan etmesine engeldir, hem de insanların veya diğer varlıkların haklarını korumayı sağlamaktadır. Allah’ın koyduğu bu sınırları aşanlar ‘bağy’ yapmış  olurlar. Onlar kendi haklarına razı olmaz, daha fazlasını isterler. Nefislerinin aşırı bir şekilde istediği şeyleri elde etmeye uğraşırlar. Bunun yaparken de başkasının aleyhine sınırı aşarlar.[14]