Allah'ın Sıfatı Olarak Rab:

Görüldüğü gibi Rab olmak, Allah’ın sıfatlarından biridir. İlâhlığının bir gereğidir. Rab ismi geniş anlamlı bir sıfattır. Allah’ın yaratıcılığını, evrene sahip ve hâkim oluşunu, insana ait her şeyi yaratıp şekil verdiğini, evrende olan her şeye yüce kudretiyle tasarruf ettiğini, insanlar hakkında hükümler/yasalar koyduğunu ve bu hükümlere itaat etmenin gerekliliğini, mutlak anlamda itaatın ancak Allah’a yapılması gerektiğini, ıslah edenin, şekil verenin, her şeyi elinde tutanın yalnızca Allah olduğunu ifade eder. [9]



Kur’an-ı Kerim, besmeleden sonra ‘Hamd, âlemlerin Rabbi Allah’a aittir’ cümlesiyle başlamaktadır. Bu giriş oldukça ilginçtir. Vahy kitabı olan Kur’an söze Allah’a ait en önemli özelliği vurguluyarak, insanlara bu önemli gerçeği hatırlatarak başlıyor.



Her türlü övgü, her türlü saygı ve itaat ifadesi, her türlü şükran duygusu ve bağlılık; bütün âlemlerin, âlem diye nitelediğimiz bütün varlıkların asıl sahibi, maliki, yöneteni, bakıp gözeteni, koruyup ihtiyaçlarını gidereni, onlara dilediği gibi yön veren yüce güç sahibi Allah’a aittir. Kur’an, O’nun sözüdür ve O bu vahyi ile yaratıp şekil verdiği insanları müdeliyor, korkutuyor ve onlara doğru yola davet ediyor. Çünkü O, âlemlerin Rabbi Allah’tır. Insanlardan bazıları Allah’a inandıkları halde O’nun Rab’liğini ve ilâhlığını anlamamışlardır. O’na ilâhlıkta ve Rablikte ortak (şirk) koşarak müşrik olmuşlardır. Rabbimiz Kur’an’da en çok böylesine sapmış kimselere hitap ediyor.



Tevbe Suresi  31. âyetteki ifade çok anlamlıdır. Bazıları din adamları haline getirdikleri papazlarını, hahamlarını ve hatta Hz. Isa’yı Rabb sandılar. Olayı dinleyen Adiy b. Hatem Peygambere diyor ki, Ya Rasûlallah, ben onları bilirim, onlar din adamlarına (veya önderlerine) ibadet etmiyorlardı. Öyleyse bu ‘rabb’ edinmenin anlamı nedir? Peygamber soruyor:



“-Onların liderleri onlara bir şeyi haram veya helâl yaptıkları zaman insanlar onu kabul ediyorlar mıydı? Adiy b. Hatim’in cevabı evet olunca;



“-Işte bu davranış onları ‘rabb’ edinmektir” karşılığını alacaktı.[10]



Evet, Allah’a ait Rabb’lik, başkalarına verilirse bu Allah’ın hakkına tecavüzdür. O’nun Rabbliği bütün evrende kendini duyurmaktadır. Evreni en güzel şekilde terbiye edip (düzenleyip) ona tasarrufta bulunmaya (yöneltmeye) devam eden Allah (cc), insana ait hayatın ve kulluğun da kurallarını koymuştur. Yani insana şekil verip, yaşamasını sağlayan Allah, Rabb olarak da insanın sahibi ve malikidir. Öyleyse insana düşen kendisinin sahibi ve maliki olan Allah’a Rabb olarak teslim olmak ve yalnızca O’na kulluk yapmaktır.



“De ki: Insanların Rabbine sığınırım. Insanların malikine, insanların ilâhına da; sinsice kalplere vesvese ve kuşku düşürüp duran vesvesecinin şerrinden….” (Nâs: 114/1-4)[11]