Kur'an'da Rabb'ın Manaları:

Kur'an-ı Kerim'de ise "rabbim, rabbın, rabbimiz, rabbınız..." gibi iyelik zamirlerine bitişik olarak da kullanılmıştır. Meselâ; ilk nazil olan ayetlerde; “Ey Muhammed, yaratan Rabbinin adıyla oku!... Kalemle öğreten Rabbin kerem sahibidir".



"Rabbimiz, eğer unutacak veya yanılacak olursak bizi sorumlu tutma! Rabbimiz, bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır yük yükleme!. " (el-Bakara, 2/285) buyurulur.



Bilindiği üzere bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. Bununla beraber bu ayetlerde geçen Rabb kelimeleri doğrudan doğruya yüce Allah'a işaret etmektedir.



er-Rabb, Allahu Teâlâ demektir. O, her şeyin rabbi, mâliki, sâhibi, efendisi, ıslâh edeni, varlıkların ihtiyaçlarını tekeffül edeni yani görüp gözeteni, ihtiyaçlarını karşılayanıdır. İşte bu anlamlarda "Rabb", Allah Teâlâ'dan başkası için kullanılmaz. Bu kullanım şeklini daha iyi anlayabilmek için Kur'an-ı Kerim'den örnekler vererek birbirini destekleyen bu mânâları şöylece sıralayabiliriz:



Kur’an-ı Kerim, Rab kelimesini bir kaç manada kullanmaktadır:



1) Özel İsim Olarak: Birçok yerde Rab kavramı, Allah’ın özel ismi olarak geçmektedir.



Hz. İbrahim (a.s), milletine Şuarâ süresinin 77-80. ayetlerinde şöyle diyordu:



"İşte o taptıklarınız benim düşmanımdır. Fakat sadece âlemlerin Rabbı dostumdur. O Rabb ki, beni yaratan ve doğru yola eriştirendir. Beni yediren de içiren de O’dur. Hasta olduğumda bana şifayı O verir. Beni öldürecek ve diriltecek O'dur".



“De ki; Allah her şeyin rabbi iken O'ndan başka bir rabb mı arayayım? Herkesin kazandığı kendisinedir. Kimse başkasının yükünü taşıyamaz: sonunda dönüşünüz Rabbinizedir, ayrılığa düştüğünüz şeyleri size bildirecektir." (el-En'am: 6/164)



"O, doğunun ve batının Rabbidir. Ondan başka Tanrı yoktur, öyleyse O'nu vekil tut" (el-Müzzemmil, 73/9)



Görüldüğü gibi bu ayetlerde geçen Rabb lafızları Allahu Teâlâ'nın ismi olup Allah lafzı yerine kullanılmıştır. Terbiye eden, kefil olan, vekil olan, ihtiyaçları gideren, yetiştiren, yaratan, kanun ve hüküm koyan yegane kişi şâri, murâkabe eden, her şeyin sahibi ve maliki olan Allahu Teâlâ anlamında kullanılmıştır.



2) Kendisine Yönelinen: Bazı âyetlerde, etrafında toplanılan, kendisine dönülen en yüce varlık anlamında kullanılmaktadır. Bu anlam ile Allah’ın özel ismi Rab arasında bağlantı vardır.



"...O sizin Rabbinizdir, O'na döneceksiniz" (Hud, 11/34);



"...Hiç kimse diğerinin günahını yüklenmez, sonunda dönüşünüz Rabbinizedir..." (ez-Zümer, 39/47);



" De ki, Rabbiniz sonunda hepinizi toplar, sonra aramızda adaletle hükmeder..." (es-Sebe', 34/26).



Bu ayetlerde de "rabb", etrafında toplanılacak mümtaz varlık anlamındadır. Zira lugatta "rabb" kelimesi "Toplum içinde kutup sayılacak ve etrafında toplanılacak mümtaz kişi" anlamına da gelmektedir.



3) Karşı Gelinemeyen Otorite: Emrine uyulan, kendisinden daha üstün kimsenin olmadığı, koyduğu ilkelere uyulan ve karşı gelinmeyen otorite anlamında da kullanılır:



"...Allah'ı bırakıp da birbirimizi (kimimiz kimimizi) rabbler edinmeyelim" (Âl-i İmran, 3/64).



"Onlar Allah'ı bırakıp hahamlarını, papazlarını ve Meryem oğlu Mesih'i Rableri olarak kabul ettiler. Halbuki bir tek Tanrı'dan başkasına kulluk etmemekle emrolunmuşlardı. O'ndan başka tanrı yoktur. Allah koştukları eşlerden münezzehtir" (et-Tevbe, 9/31).



Bu iki ayette geçen rabb kelimelerinin çoğulu olan "erbâb” lafızları, toplulukların ve milletlerin önder ve rehber edindikleri kimselere işaret etmektedir. İnsanlar bu önderlerin emirlerine uyarlar, yasaklarından kaçınırlar ve onların koydukları kural ve kaidelere de uyarlar; onların hiç bir delile dayanmaksızın ileri sürdükleri helâl ve haram gibi değerlendirmelerini de kabul ederler. İşte Yüce Allah, onların gerçek mânâda rabb olmayıp diğer insanlar gibi âciz birer insan olduklarını haber veriyor.



4) Efendi-Yönetici Anlamında:



"... Yusuf'a elçi gelince; "Efendine dön, kadınlar niçin ellerini kesmişlerdi, bir sor! Doğrusu Rabbin onların düzenini (fendini) bilir" (Yusuf 12/50).



Bu ayetin hemen baş tarafında geçen "rabb" kelimesiyle, Mısırlılara hitaben Mısır azizi-efendisi kasdedilmiştir. Çünkü Mısırlılar onun otoritesine, üstün özelliklerine ve değerine inanıyorlar, emir ve yasak koymaya yetkili olduğunu kabul ediyorlardı. İşte bu bakımdan ayette geçen "Rabbine dön!" lafızları, "Efendine dön!" anlamındadır. Ancak emir ve yasak koyma yetkisine sahip olan sadece Alemlerin Rabbidir. Ama kanun ve hüküm koyucu olarak Cenab-ı Allah'tan başkasını tanıyan ve kabul edenler bu kanun koyucuları rabb edinmişler demektir.



5) Mâlik/Sahip Manasında:



"Eğer yerle gökte Allah'tan başka tanrılar olsaydı, ikisi de bozulurdu. Arşın Rabbi olan Allah, onların vasıflandırdıklarından münezzehtir" (el-Enbiyâ, 21 /22);



"Yedi göğün de Rabbi, yüce Arşın da Rabbi kimdir?" (el-Mü'minun, 23/86).



Bu ve benzeri ayetlerde de "rabb" lafızları, sâhib, mâlik anlamlarında kullanılmıştır.



İşte bütün bu örneklerden ve açıklamalardan anlaşılıyor ki, "er-Rabb" tabiri Yüce Allah'ın güzel isimlerinin en fazla anlam ifade edenlerinden biridir. Bu isim, birbirini destekleyip kuvvetlendiren en az beş ayrı mânâya işaret etmektedir. Böylece Cenab-ı Hakk'ın isimleri ve bu isimlerin ifade ettiği anlamlar daha iyi anlaşılmaktadır ve buna bağlı olarak kişilerin Allah'a olan inançları da o nisbette kuvvetlenip şüphe ve tereddütlerden temizlenmekte ve arınmaktadır.[8]