Genel Olarak Psikoloji

Psikoloji terimi; Yunanca psyche: ruh ve akıl kelimesi ile logos; söz, ilem kelimesinin birleşmesinden meydana gelir ve ruh bilgisi manasını taşır. Zamanla ruhun mahiyeti ve niceliği ile uğraşan psikloji ancak on dokuzuncu asırda müsbet bir ilim olarak teşekkül edebilmiştir. Ve ilk müsbet psikolojik laboratuar 1879 da Lepzi üniversitesinde Alman bilgini Wilhelm Wundt tarafından kurulmuştur.



Daha sonra bir çok psiklojik ekoller teşekkkül etmiştir. Bunları şöyle sıralayabiliriz:



1- Struktualizm: W. Wundt tarafından ortaya konulan içe bakış metoduyla müsbet bir ilim hüviyetini alan psikoloji onun talebesi olan E. B. titchener tarafından yapılan araştırmalarla gelişti. titchener’e göre bütün duygularımız, eşya ve varlıklar hakkındaki bilgilerimiz karma karışık deneylerimizi ifade ederler. Bunların küçük elemanlardan  ve yapılardan meydana geldiğini de düşünebileceğimizi belirtti ki bunlara strüktür adını verdi. Buna göre psikolojinin hedefi insan şuurunda meydana gelen çeşitli tipteki ve özellikleri itibariyle mürekkeb bir mahiyet arzeden yapıları (strüktürleri) analiz ederek bunların mücerred elemanlarını bulmaktır. Bu yüzden bu ekole strüktualizm adı verilir.



II- Fonksiyonalizm: Titchener’in fikirleri bir kısım Amerikalı psikoloji bilginleri tarafından yeterli bulunmadı. Ve yeni yeni bir takım görüşler ortaya atılmaya başladı. 1900 yıllarında bu görüşlerin arasından fonkiyonalizm adı verilen ekol doğdu. önce John Dewy tarafından ortay atıldı bu görüş. Ve Angell Woodjworth gibi psikoloğlar tarafından da savunuldu. Buna göre; psikoloji  insanın çevresine göre düzenlenmesini ve bu düzenlenmelere göre geliştirdiği  şartları ve  imkanları incelemelidir. Binaenaleyh psikolojinin konusu  öğrenme ile geliştirilen insan davranışlarını incelemektir.



III- Behaviorizm: Davranış, tavır ve hareket anlamına gelen bu ekolün kurucusu  J. B. Watson.dur.  Behavioristler psikolojinin mevzuu olarak  şuuru değil de  davranışları ele alması gerektiğini  savunurlar. Çünkü şuur mücerred bir şeydir elle tutulmaz. Halbuki davranışlar mücerred değildir, elle tutulup gözle görülebilir. Bunlara göre davranış organizmanın tabii tepkisidir. Ve ikiye ayrılır.



a- İnsanın  doğuştan getirdiği  tepkiler ki  bunlar öğrenme ile elde edilemezler. Mesela yeni doğan çocuğun  başını sağa  sola hareket  ettirmesi öğrenilmemiş tepkilerdir.



b-Sonradan  öğrenilen tepkiler: Doğuştan değil de sonradan öğrendiğimiz her şey  buna dahildir.



Daha sonra bu ekol  Pavlov ve diğer Rus bilginleri tarafından şartlı  refleks psikolojisi  haline getirilmiştir.



IV- Gestalt psikolojisi : Almancada  şekil ve  bütün manasına gelen bu ekol de 1912 de Frankfurt’ta  kurulmuştur. M, Wertheimer, W. Köhler gibi bilginler tarafından  kurulmuş olan bu ekole göre ruhi  hayatın mücerred  unsurlarını bulmak  maksadıyla analiz yapmak  doğru değildir. Çünkü ruhi hallerin meydana gelişinde bütünlük hakimdir. Binaenaleyh  psiloloji bu bütünlüğü incelemelidir.



V-Psikanalistler:Bu ekolun bir başka adı derinlik psikolojisidir. Çünkü pzikanalistler şuurla değil şuuraltı olaylarıyla meşkul olurlar. Ve insanın ruhi faaliyetlerinin temelininde şuuraltı olduğunu kabul ederler. İnsanın ruhi hayatını öğrenebilmek için sırf şuur kafi gelmez zira şuurda olaylar esas ruhi faaliyetlerimizi kontrol eden şuuraltının tezahürleridir. Bu ekolon kurucusu Siğmund Freud’dür.



VI- Hormik veya Gayeci ekol: Bu ekol insanın gayesi veya hedefi olan bir varlık olarak ele alır. Binaenaleyh insanın bütün davranışları  muhakkak bir gaye ve hedef taşır ve bunları elde etmeye çalışır. Bu ekolün kurucusu Mc. Dougledir.



Bu ekollerden sonra deneysel psikoloji doğmuş ve gelişmiştir. Bu gün artık psikoloji ilmi mücerred ve zihhni şeyler üzerinde değil tamamen deneye dayalı objeler üzerinde duruyor ve araştırmalarını buna göre yapıyor.



Psikoloji araştırmalarda muhtelif metodlara baş vurulmaktadır. Bunları kısaca özetlememiz gekirse şöyle sıralıyabiliriz:



a- Teorik izah: Deney ve gözleme dayalı psikolojik araştırmalar teessüs etmezden önce teorik metodlar yoluyla psikolojik araştırmalar yapılmakta idi. Ve bu araştırmalar tecrübe ve laboratuar ameliyelerine değil de teorik izahlara istinad ediyordu.



b- Deny metodu: İlmin değer dallarının gelişmesi ile psikoloji sahasında da değişiklikler oldu. Ve bir ilmin müsbet bir ilim sayılabilmesi için laboratuar ameliyelerine ve deneye baş vurarak neticeler elde etmesi zarureti ilim aleminde bir esas olarak kabul edildi. İşte bunun üzerine ancak modern psikoloji doğdu. Ne varki psiklojinin sahası icabı deney yer yer imkansız oluyordu. Çünkü davranışlar her ne kadar tesbit edilebiliyordu ise de bunların sebebleri tam kanasıyla tesbit edilemiyordu.



c- Gözlem metodu: Bir olay meydana gelirken o olayın içine girmeden izlemek verilen kararların doğru ve tarfsız olması için elbettte şarttır. Müsbet ilmin diğer sahalarında olduğu gibi psikolojide de gözlem metodundan son deree faydalanılır. Bu da iki kısma ayrılır. İnsanın kendi iç dünyasının gözlemine iç gözlem denir ki bunun objektif olması çok zordur. Dış gözlem ise insanın kendi dünyasının dışında olanları gözlemesidir.



d- Klinik Metod: Bu metod daha çok ruhi hallerin incelenmesi hususunda kullanılır.



e- İstatistik Metodu: Yukarıda sayılan metodlar sayesinde elde edilen bilgileri karşılaştırarak umumi hükümler elde edilir. Bunlar da daha çok istatistiki bilgilere istinad ederler.



f- Karşılaştırma Metodu: sinir sistemi gelilşmiş olan canlı varlıklar arasında tepki ve kabiliyetler ayrı ayrı incelenerek bir mukayese yapılır. Böylece tepki şekillerinin gelişimi tesbit edilir. Bu da hayvan psikolojisi, çocuk psikolojisi ve sosyal psikloji olmak üzere üçe ayrılır.



Psikolojinin üzerinde durduğu hususlardan birisi de heyecanlar, motivler ve içgülerdir.



Bir kısım uzvi şartların meydana getirdiği ihtiyaçlar organizmayı faaliyete geçirirler, ki bunlara ilca (dürtü) adını veriyoruz. Bunlar genellikle doğuştan geldikleri için telafi edilmeleri oldukça güçtür. Bir saikin tesiriyle  meydana gelen olaya motiv ve bu ameliyeye  demotiivasyon denir. Daha çok organızmanın davranışlarının veya tepkilerinin neden meydana geldiğini anlatan sebebler için kullanılır. Binaenaleyh insan organizmasını belli tesirler karşısında değişik tepkilere sevkeden kuvvvetler yani motiviler farklı farklıdır. Bunlar da fizyolojik sosyal diye iki kısma ayrılırlar. Fizyolojik saikleri ve motivleri şöylece sıralıyabiliriz: Gıda ve açlık, su ve susuzluk, cinsiyet ve karşı cins. Sosyal saikler ise; toplu halde yaşama saiki, yuva kurma, taklit etme ve cinsini sevmek gibi kısımlara ayrılır.



Ruh sağlığı bakımından insanları iki guruba ayırmak mümkündür.



1- Normal insanlar.



2-Anormal insanlar.



Toplumun kabul ettiği ve cemiyet içerisinde yaygın olan davranışlar normal,  toplumun reddettiği ve cimiyet içerisinde yaygın olmayan tarzda davranışlarda bulunmak ise anormal davranıştır. Ruh sağlığı bakımından normal kabul edilen insanlarda psikolojik anlayışa göre şu özellikler bulunur:



Kendisine kafi derecede güvenir.



Ferdi ve ictimai münasebetler kurabilme gücüne maliktir.



Duygu hayatı müvazeneli olup kendi kendisini kontrol debilir.



İyi ile kötüyü, doğru ile yanlışı tefrik edebilir e düşünme faaliyeti normal çalışır.



Lüzumsuz korkuları ve endişeleri bulunmaz.



Etrafında cereyan eden hadiselere karşı kayıtsız değildir.



Anormal özeikleri ise şöylece sıralıyabiliriz.



Duygu dengesi büsbütün bozulmuştur.



Devamlı korku ve endişe içindedir.



Çevresinde olub bitenlere karşı kayıtsız ve laübalidir.



Düşünme fonksiyonu gerilemiştir. 



Ferdin cemiyet içindeki hayatının düzensiz oluşu veya hayal kırıklığı gibi hususlar ferdde bir takım engeller meydana getirir ve bu enelleri bir türlü yenemez. Bunun sonuucunda bozulur ve hayal kırıklığına uğrar. Sükutu hayal karşısında bir takım vaziyetler alır ki buna savunma denir ve bu vaziyet alıştan dolayı meydana çıkan davranış şekline de savunma mekanizmaları denir. Bunları da:



1-Yüceltme mekanizması: (süblimation) Cemiyetin tahdid edici kaidelerinden ötürü ulaşılamıyan hedeflere onun kabul edeceği yollardan ulaşmak.



2- Baskı mekanizması (Repression) Şuur sahasına çıkınca rahatsız edecek olan olayların şuur altına itilmesi ve baskı altına alınması.



3- Geriye çevirme mekanizması (Conversion) halledilemiyecek olaylarla karşılaşma halinde ağlayıp sinirlenme gibi çocuksu davranışlar göstermek.



4- Sebeb uydurma: Hataları haklı göstermek için çeşitli bahaneler ve sebebler uydurma mekanizmasıdır.



5- Yansıtma mekanizması:Bir eksikliği veya suçu kabul etmeyerek onları üzerinden atmak hali.



 6-Benimseme mekanizması: Ferdin beğendiği ve takdir ettiği kimselerin kişiliğine bürünerek davranışlarını ona benzetmesi.



7- Kaçma mekanizması:Ferdin mağlubiyete  uğraması ve bunun sonucunda utanıp sıkılarak kimse ile görüşmemesi.



8- Telafi mekanizması:Ferdin kendi üstünlük duygusunu bütün menfi şartlara rağmen tatmin etmeye çalışması. Bu mekanizma bazan da aksi yönde işleyerek kişi kendisinin diğer kimselerde farksız olduğunu göstermek için aşırı bir tevazuya baş vurur.



9- Yön değiştirme mekanizması: Bazı hadiseler karşısında meydana gelen kin ve nefreti başka şekillerde telafi etme.



10- Akla yaklaştırma:Mantıki olmayan bir hareketi mantıki imiş gibi göstererek kendisini ikna etmesi.



11- İkili duygu (çift zıtdeğerlilik)Ayni anda hem bir şeyi sevme hem de nefret etme.



Şahsiyet: ferdin doğuştan getirdği veya sonradan kazandığı, ruhi, biyolojik, fiziki ve sosyal özelliklerine dayanan tekpi ve davranışlarının ahenkli ve uzvi bütünüdür. Şahsiyetin teşekkülünde iç salgı bezlerinin önemi çok büyüktür. Ayrıca sosyal ve kültürel durumların önemi de aşikardır.