Nebi ve Rasuller Arasında Ayırım Yapmamak Gerekir:

İster nebi olsun, ister resul olsun peygamberlerin hiç birisini diğerinden ayırdetmeden hepsine iman etmek farzdır. Resul ve nebilerin hepsi nübüvvetin aslında ve peygamberliğin mahiyetinde eşittirler. Çünkü peygamberliğin hakikatında tefaddul ve noksanlık yoktur. Hz. Yunus da peygamberdir, Hz. İsa ve Musâ da peygamberdir. Hepsi de Allah'tan vahiy almışlar, bütün peygamberler tevhid itikadını ve hayırların bütününü insanlara öğretmede Allah rızası için yarışmışlardır. Peygamberlerin hepsi de masumdurlar, özellikle insanlara örnek olmada ve dinin hükümlerini tebliğ ile ilgili hususlarda Allah'ın emrinin dışına çıkmamışlardır. Bu bakımdan onların aynı seviyede olan bu haklarını teslim ve tasdik etmeden bir insan mümin ve müslim olamaz. Resulullah (s.a.s) "Peygamberler arasında ayırım yapmayınız..." buyurmuştur.[174]



Kur'an-ı Kerim'in bize öğrettiği ve Hz. Peygamberin de geceleri teheccüd namazında okuduğu dua esnasında "Peygamberler haktır ve Muhammed haktır..."[175] dediği gibi onların hepsini peygamberliklerinde (nübüvvetin mahiyetinde) birbirlerinden ayırdetmeksizin eşit olarak tasdik etmek imanın gereğidir:



"Allah'ı ve peygamberlerini inkar edenler ve Allah ile peygamberlerinin arasını ayırmak isteyenler (Allah'a inanıp peygamberlerine inanmayanlar) ve peygamberlerin bir kısmına inanırız ve bazılarını inkâr ederiz diyenler ve böylece küfür ile iman arasında bir yol tutmaya yeltenenler var ya! İşte bunlar gerçek kâfirlerin kendileridir. Biz o kâfirlere horlayıcı ve zillete düşürücü bir azab hazırladık. Allah'a ve peygamberlerine iman edip onlardan birini diğerinden ayırmayanlara gelince, bunlar da ecir ve mükafatları kendilerine verilecek olanlardır. Allah çok bağışlayıcı, çok esirgeyicidir." (en-Nisa: 4/150-152).



Peygamberlere iman etmeyi emreden ayetlerde "resul" kelimesinin içerisine "enbiya" da girer. Enbiyanın ilki Hz. Âdem'dir. Hz. Âdem'in nübüvveti, kendisine emredilip nehyolunduğuna delâlet eden Kur'an ayetleri ve hadislerle sabittir. Hz. Muhammed (s.a.s) nebi ve resullerin sonuncusudur. Peygamberlerin sayısı hakkında rivayetlerin en kuvvetlisi "Enbiyanın sayısı 124 bin veya 224 bindir. Bunların içinden 315'i resuldür"[176]



Bu hadis ahâd haberdir. Lafızlarında (124 bin, 224 bin) gibi şüphe ve rivayet farkı vardır. Haberi ahâd zan ifade eder. İtikadiyatta zanna itibar edilmez. O halde peygamberlere imanda onların adedini muayyen bir sayı ile belirtmemek lâzımdır. "Allah'ın gönderdiği peygamberlerinin hepsine iman ettim". Veya Peygamberlerin ilki Hz. Âdem, sonuncusu ise Hz. Muhammed (s.a.s)' dir. Bu ikisi arasında ne kadar peygamber gelip geçmişse, hepsine iman ettim. Bütün peygamberler, haktır, gerçektir, doğrudur demek lâzımdır. Ahâd habere uyarak peygamberlerin sayısını belirtmekte ise, enbiyadan olmayanların sayı ile belirtilen adedin içine sokulması veya nebi olanların ise sayı dışında bırakılması gibi imana zarar verici tehlikeli bir durumla karşılaşılmış olur.



Kur'an-ı Kerim'de, nübüvvetin mahiyeti dışında ve peygamberlik hâricinde peygamberlerin bazı meziyyet ve özelliklerle birbirlerine tafdil olundukları bildirilir:



"O resuller ki biz onların kimine kiminden üstün meziyetler verdik..." (el-Bakara: 2/253),



"Nebilerin bazısını bazısına tafdil ettik" (el-İsrâ: 17/55).



Peygamberlerin bazısının diğer bir kısmına tafdil olunduğu meziyet ve faziletler, nübüvvetin mahiyeti dışında ve peygamberlik rütbesinin tamamen haricinde kalan Allah'ın onlara verdiği lütuf, ihsan ve meziyetlerdir. Meselâ, "O halde resullerden azim sahiplerinin sabrettikleri gibi sen de sabret. Onlar için azabı istemede acele etme." (el-Ahkâf: 46/35) buyurulduğu gibi peygamberlerin bir kısmı azim sahipleridir. Ulul-azm olan peygamberler diğerlerinden efdaldir "... Ulul-azmi mine'r-rusul..." deki "min" in beyaniyye olması ihtimali daha kuvvetli olduğuna göre bu ayetteki "ulu'l-azm mine'r-rusul"den murad resûllerin hepsidir. Resuller resul olmayan nebilerden efdaldir denilmiştir. Doğrusu, peygamberlerin tafdili, Allah'ın onlardan her birine gerek dünyada gerek ahirette nübüvvetleri dışında verdiği bir takım lütuf ve meziyetlerdir. Meselâ, Hz. Zekeriyya, Hz. Yahya şehid edilmişlerdir. Bilfiil şehâdet rütbesi her peygamberde yoktur. Hz. Peygamber, kıyamet gününde ilk elbise giydirilenin Hz. İbrahim (a.s) olduğunu söylemiştir.[177] Hz. İbrahim'e diğer peygamberlerden önce elbise giydirilmesi onun için ayrı meziyettir. [178]