Kur'an'da Örfe Bırakılan Bazı Konular:

1. Kadının nafakasını örfe göre karşılamak. İslâm'da evli olan kadının ve çocukların geçim masraflarını karşılamak kocaya aittir. Ayette şöyle buyurulur: "... Annelerin yiyecek ve giyeceğini örfe uygun (bil-ma'rûf) olarak sağlamak, çocuk kendisinin olan babaya aittir. Kimse, gücünün yeteceğinden fazlası ile yükümlü tutulmaz." (el-Bakara: 2/233). Bu ayette, babanın yükümlü tutulduğu nafakanın miktarı belirlenmemiştir. Başka bir ayette kocanın durumunun da dikkate alınması gerektiği şöyle belirtilir: "Varlıklı olan kimse nafakayı genişliğine göre versin. Rızkı kendisine daraltılmış bulunan da, Allah'ın kendisine verdiğinden versin" (et-Talâk: 65/7). Bu duruma göre, nafakanın miktarı anneye yetecek kadar olması, babanın mâlî örfüne uygun düşmesi gerekir.[5]



Çocukların nafakası da örfe göre belirlenir. Ebû Süfyan'ın karısı Hind binti Utbe, Hz. Peygamber (s.a.s)'in huzuruna gelerek, Ebû Süfyan'ın kendisine ve çocuklarına yetecek kadar harcama yapmadığını, onun malından haberi olmaksızın alıp alamayacağını sordu. Hz. Peygamber şöyle buyurdu:



"Onun malından sana ve çocuklarına yetecek kadarını örfe göre olabilirsin"[5]



2. Süt anneye verilecek ücretin örfe göre belirlenmesi gerekir. Ayette şöyle buyurulur: "Çocuklarınızı süt ana tutup emzirtmek isterseniz, ücretini örfe göre verince size bir sorumluluk yoktur" (el-Bakara: 2/233)



3. Cinsel temastan sonra boşanma halinde daha önceden mehir belirlenmemişse kadına verilecek "muta"nın kocanın durumuna ve beldenin örfüne göre belirlenmesi gerekir. Ayette, mehir belirlemeden ve cinsel temastan önce boşanan kadına mut'a için şöyle buyurulur: "Onlara zengin olan gücüne; darda olan da haline göre örfe uygun biçimde bir şey versin" (el-Bakara: 2/236). Ebû Hanîfe'ye göre, mutanın en azı bir elbise, baş örtüsü ve bir yorgan olup, mehr-i mislin yarısından çok olamaz.[5]



4. Velinin yoksul olunca yetimin malından örfe göre yiyebileceği. Ayette şöyle buyurulur: "Veli veya vasilerden zengin olan (yetimin malını yemekten) kaçınsın. Yoksul olan da, örfe göre bir şey yesin." (en-Nisâ: 4/6)



Sonuç olarak ayetlerdeki bu "marûf" teriminin yer, zaman ve toplumlara göre değişebilen ve halkın uyulmasını gerekli gördüğü kuralların başında gelen örf, adet ve teâmüller olduğu açıktır.[5]