Ölüye Ağlamak:

Yakınlarını, sevdiklerini kaybeden kişilerin acı çekmesi ve bu acının göze hücum eden yaşlar, ruhlara hakim olan hüzün ve kederler ile tezahür etmemesi mümkün değildir. Bu tabiîdir, sevgi ve merhametin meyvesidir. İslâm bu nevi üzülmeyi ve ağlamayı menetmemiş, Hz. Peygamber (s.a.s) ve Sahabeden de bu türlü ağıt vaki olmuştur.



Hz. Peygamber (s.a.s)'in "ölü, ailesinin ona ağlaması yüzünden azab çeker" buyurduğu rivayet edilmiştir. Hz. Aişe (r.a)'nın açıkladığına göre bu rivayet mümin olmayanlar içindir. Zaten azab çeken böyle ölü üzerine ailesinin ağlaması da bir azab olmaktadır.



Ölüye azab veren ağıt İslamın yasakladığı ve İslâm'dan önce çok revaçta olan "bağırıp-çağırarak" Allah'a karşı yakışıksız sözler söyleyerek, saçını, başını ve elbisesini yolup yırtarak ağlamaktır. Bilhassa ölünün böyle bir âdeti var idiyse ve ailesine bunu o aşılamış ise azab çekmesine vesile olmaktadır. Aksi takdirde Allah kimseye diğerinin suç ve günahından dolayı azab etmez..



 [5]