C. Bağımsız Nâfile (Mendup) Namazlar:

Beş vakitteki farz namazların sünnetlerinden başka bir takım nâfile namazlar daha vardır ki bunlar, müstehap, mendup veya tatavvu' adı verilen nâfilelerdir:



1. Kuşluk namazı: En az iki rekat olup, sağlam görüşe göre, dört veya sekize kadar kılınabilir. Mendup bir namazdır. Vakti, güneşin bir mızrak boyu yükselmesi ile başlayıp, zeval vaktine yirmi dakika veya yarım saat kalıncaya kadar devam eder. Hz. Âişe'den şöyle dediği nakledilmiştir: "Resulullah (s.a.s) kuşluk namazını ikişer ikişer, dört rekat olarak kılar, birinci selâmdan sonra dünya sözleri konuşmazdı" (es-San'ânî, Sübülü's-Selâm, Kahire 1950, II, 16). Müslim'in rivayeti ise şöyledir: "Hz. Peygamber kuşluk namazını dört rekat olarak ve Allah'ın dilediği kadar ilâvede bulunarak kılardı".



2. Teheccüd namazı: Yatsı namazından sonra daha uyumadan veya kısa bir uykudan sonra kalkıp kılınacak nâfile namaza "gece namazı (salatül-leyl)" denir. Bir süre uyuduktan sonra, gecenin yarısından imsak vaktine kadar kalkılıp kılınırsa "teheccüd" adını alır. Teheccüd namazı iki rekattan sekiz rekata kadardır. Her iki rekatta bir selam verilmesi daha faziletlidir.



Teheccüd namazı Hz. Peygamber'e farzdır. Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulur: "Ey Muhammed! Gecenin bir bölümünde uyanıp, sırf sana mahsus fazla bir ibadet olmak üzere, Kur'an'la gece namazı kıl. Rabbinin seni Makam-ı Mahmuda erdireceğini umabilirsin" (el-İsrâ,17/79). Bu namaz diğer müslümanlara sünnet veya müstehap derecesindedir.



Teheccüd namazına diğer müminleri de teşvik eden ayet (bk. el-Müzzemmil, 73/20; es-Secde, 32/16; el-Furkân, 25/63, 64; ez-Zâriyât, 51/17, 18; Âli İmrân, 3/16, 17) ve hadisler vardır. Abdullah b. Ömer (r.a)'nın kendisini rüyada cehennemde görmesi ve bir meleğin yaklaşarak "korkma" demesini Resulullah (s.a.s)'a anlatması üzerine, Allah elçisi şöyle buyurmuştur:" Abdullah ne iyi adamdır. Fakat kalkıp gece namazı kılmayı âdet edinseydi ne iyi olurdu ". Abdullah b. Ömer, bundan sonra gece uykusunu azaltmıştır. Buradan teheccüd namazına devam eden her ferdin iyi olarak anılmaya lâyık olduğu anlaşılır (ez-Zebîdî, Sahîh-ı Buhârî Muhtasarı Tecrid-i Sarih Tercemesi, Ankara 1982, IV, 29, 30, H. No: 576). Başka bir hadiste şöyle buyurulur:



"Gece namazına devam edin. Çünkü gece namazı kılmak sizden önceki salih kulların âdetidir. Rabbinize karşı bir taattır, kötülükleri örtücü ve günah işlemekten alıkoyucudur" (Tirmizî, Deavât, 101).



3. Abdest namazı: Abdestten veya gusül abdestinden sonra vakit elverişli ise, yaşlık kuruyacak kadar bir süre geçmeden iki rekat namaz kılınması menduptur. Hadiste şöyle buyurulmuştur:" Her kim abdest alır, abdesti güzel yapar, sonra kalkıp iki rekat namaz kılarsa ve bu iki rekata kalbiyle yönelirse, o kimseye cennet vacib olur" (Buhârî, Vüdû, 24; Müslim, Tahâre, 5, 6,17; Ebû Dâvûd, Tahare, 65).



4. Tahiyyetül-Mescid namazı: Tahiyye, selâm vermek demektir. Tahiyyetül-Mescid de; mescide selâm vermek anlamına gelir. Mescide ilk giren kimsenin, Mescidin Rabbine selâm vermek ve O'nu yüceltmek amacıyla iki rekat namaz kılması menduptur. Bir günde, ta'lim, teallüm vb. sebeplerle bir kaç kere mescide girmek zorunda olan kimselerin bu namazı ilk girişte bir kere kılması yeterlidir.



Hadiste şöyle buyurulur: "Sizden her kim mescide girerse iki rekat namaz kılmadan oturmasın" (Buhârî, Salât, 60, Teheccüd, 35; Müslim, Misâfirîn, 69, 70; Tirmizî, Salât, 118).



Bir mescide girip meşguliyetinden veya vaktin darlığından ya da kerahetinden ötürü tahiyyetül-mescid yapamayacak kimse şu duayı okumayı yeterli ve müstehap görülmüştür:



Sübhânellah vel-Hamdûlillah ve la ilahe illallahü vellahu ekber”



Anlamı: "Allahı her türlü noksan sıfatlardan tenzih ederim. Hamd Allah'a mahsustur. Allah'tan başka hiç bir ilah yoktur. Allah herşeyden yücedir". Diğer yandan, bir mescidde her hangi bir namazı kılmak veya orada bir farzı kılmak için imama uymak niyetiyle girmek de tahiyyetül-mescid yerine geçer.



5. İstihare namazı: İstihâre; bir şeyin hayırlı olanını istemek demektir. İstihâre namazı, nasıl hareket edileceği bilinemeyen mübah işlerde manevi bir işarete nail olmak için kılınan iki rekatlık bir namazdır. Cabir b. Abdullah (r.a) şöyle demiştir: "Hz. Peygamber bütün işlerde bize Kur'an'dan bir sûre öğretir gibi istihâreyi öğretir ve şöyle buyururdu: "Sizden biri bir iş yapmak istediği vakit, farz dışında iki rekat namaz kılsın ve istihâre duasını okusun" (bk. Buhârî, Teheccüd, 25; Deavât, 49; Tevhîd,10; Tirmizî, Vitr, 18; İbn Mâce, İkâme, I, 18; Ahmed b. Hanbel, III, 344).



İstihâre duasından sonra kıbleye yönelerek yatılır, (Dua için bk. "istihare" maddesi; Hamdi Döndüren, Delilleriyle İslâm İlmihali, İstanbul 1991, 350, 351).



6. Tesbih namazı: Dört rekatlı bir namaz olup her rekatta Fâtiha ve bir sûre okunur. Bir veya iki selâmla tamamlanır. Bu namazda üç yüz kere şu tesbih duası okunur: "Sübhanallahi vel-hamdü Lillâhi ve lâ ilâhe illallâhü vellahü ekber ve !â havle velâ kuvvete illâ billâhil-aliyyil-azîm "



Anlamı: "Allahı her türlü noksan sıfatlardan tenzih ederim. Hamd Allah'a mahsustur. Allah'dan başka hiç bir ilâh yoktur. Allah herşeyden yücedir. Büyük ve yüce olan Allah'dan başka hiç bir güç ve kudret sahibi yoktur ".



Hz. Peygamber amcası Abbas (r.a)'a kendisini Allah'a yaklaştıracak bir ameli bildirmek için tesbih namazını talim buyurmuş ve eğer bu namazı kılarsa, günahları kum yığınları kadar çok olsa bile Allah'ın bunları mağfiret edeceğini bildirmiştir. Bu namazı her gün, bu olmazsa cuma günü, bu olmazsa ayda veya yılda bir kere, başka rivayette, ömründe bir defa kılmasını tavsiye etmiştir (Tirmizî, Vitr,19; İbn Mâce, İkame,190; Ebû Dâvûd, Tatavvu', 14 ve "Namaz" maddesi).



7. Hâcet namazı: Dünyevî ve uhrevî isteği olan kimse abdest alır, yatsı namazından sonra iki veya dört rekat, başka bir görüşe göre on iki rekat namaz kılar, sonra Allah Teâlâ'ya senâda ve Hz. Peygambere salatü selâmda bulunur, bundan sonra hâcet duasını okuyup, isteğinin gerçekleşmesini Yüce Allah'dan ister.



Abdullah b. Ebî Evfâ (r.a)'dan nakledildiğine göre, Rasûlüllah (s.a.s) şöyle buyurmuştur: Her kimin Allah'dan bir dileği olursa veya insanlardan bir isteği olursa, önce abdest alıp iki rekat namaz kılsın, sonra Allaha hamd ve senada bulunsun ve Hz. Peygambere salatü selâm getirsin. Sonra şu duayı okusun: "Lâ ilâhe illallahul-halîmül-kerîm. Sübhânellahi Rabbil-arşil-azîm. el-Hamdü lillâhi Rabbil-âlemin, nes'elüke mûcibâti rahmetike ve azâime mağfiretike vel-ganîmete min külli birrin ve's-selâmete min külli ismin. Lâ teda'lî zenben illâ gafertehû ve lâ hemmen illâ mezahtehû ve lâ hâcete hiye leke rizan illâ kadaytehâ yâ erhamerrâhimîn ".



Anlamı: "Halîm ve kerîm olan Allah'dan başka ilâh yoktur. Yüce arşın Rabbi olan Allah'ı tesbih ederim. Hamd âlemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur. Allah'ım! Rahmetini gerektiren şeyleri, kesin affını, her iyiliği elde etmeyi, her günahtan uzak olmayı senden dilerim. Affetmediğin hiç bir günah, feraha çıkarmadığın hiç bir tasa, senin rızana uygun olan hiç bir ihtiyacı da karşılamadan bırakma. Ey merhametlilerin en merhametlisi olan Allahım” (Tirmizî, Vitr,17; İbn Mâce, 189; Hamdi Döndüren, a.g.e., s. 352, 353).



8. Yolculuk namazı: Bir müslümanın yola çıkacağı veya yoldan döndüğü zaman iki rekat namaz kılması menduptur. Hz. Peygamber yolculuktan gündüz kuşluk vakti döner, Mescid-i Nebevî'ye giderek iki rekat namaz kılar, orada bir süre otururdu" (bk. Buhârî, Salât, 59; Cihâd, 198).



9. İstiska (Yağmur İsteme) namazı: Şiddetli kuraklık hüküm süren zamanlarda yağmur duası yapılır. Çünkü Kur'an'da Nûh, Mûsâ ve Hûd peygamberlerin kavimlerine su verilmesi için yaptıkları dualardan söz edilir (bk. Nûh, 71/10-12;.el Bakara, 2/60).



Enes b. Malik (r.a)ten rivayete göre, Allah Rasûlü cuma hutbesi irad ederken, şiddetli kuraklığın hüküm sürdüğünü, ürünün ve hayvanların telef olduğunu söyleyen bir adamın isteği üzerine; Allahım bize su ver, Allah'ım bize su ver" diye dua etmiştir. Bunun üzerine gökte hiç bulut yokken, birden bulutlar belirmiş ve yağmur yağmaya başlamıştır. Bir hafta süren yağmurlar âfet halini almaya başlayınca, ertesi hafta aynı adamın yağmurun kesilmesini istemesi üzerine Allah'ın Resulü şöyle dua etmiştir: Allah'ım! Yağmuru üzerimize değil, çevremize, dağlara, tepelere, vadilere ve ağaçlı yerlere ver". Bu dua ile yağmur kesilmiştir (Buhârî, İstiskâ, 6; Müslim, İstiskâ, 8).



Ebû Hanîfe'ye göre istiska; dua ve istiğfardan ibarettir. Bu yüzden bu dua özel bir namaz kılmadan ve hutbe okumadan yerine getirilebilir. Ebû Yûsuf ve İmam Muhammed'e göre ise, yağmur duası namazının, ihtiyaç varsa, hazarda veya seferde kılınması menduptur. Yağmur gecikirse bu dua günler boyu tekrarlanır. Çünkü Allah Teâlâ duada ısrarlı olanları sever (bk. el-Kasânî, el-Bedâyi', I, 282; İbnül-Hümâm, Fethul-Kadîr, I, 437; İbn Abidîn, Reddül-Muhtar, I, 790 vd.; Hamdi Döndüren, Delilleriyle İslâm İlmihali, İstanbul 1991, s. 353 vd.).



10. Küsûf namazı: Güneş tutulmasına "küsûf", ay tutulmasına "husûf" denir. Güneş tutulduğu zaman, bir beldede cuma namazını kıldıran imam, ezansız ve kametsiz olarak en az iki rekat namaz kıldırır. Ebû Hanife'ye göre bu namaz gizli, Ebû Yusuf ve İmam Muhammed'e göre açıktan kıraatla kılınır.



Hz. Peygamber güneş tutulduğu zaman iki rekat namaz kıldırmış ve arkasından şöyle buyurmuştur: "Bu olaylar Allah'ın büyüklüğünü gösteren delillerdir. Allah Teâlâ bunlarla kullarını korkutmak istiyor. Bunları gördüğünüz zaman, en son kıldığınız farz namaz gibi namaz kılın " (Buhârî, Küsûf, 1,17; Ebû Dâvûd, İstiskâ, 4, 9, Sünnet, 9; Nesâî, Küsûf, 5, 12, 14, 16, 24).



11. Husüf namazı: Ay tutulduğu zaman müslümanların evlerinde teker teker bir halde ve küsûf namazı gibi gizli veya açıktan iki ya da dört rekat namaz kılmaları menduptur. Ebû Hanîfe'ye göre, bu namazın camide cemaatle kılınması sünnette yoktur. İmam Şâfiî ve Ahmed b. Hanbel ile bazı hadis bilginlerine göre, cemaatle kılınır.



Ay tutulması gece olabileceği için cemaatin camide toplanıp toplu namaz kılmasında güçlük vardır (el-Kâsânî, a.g.e., I, 282; eş-Şürünbülâlî, Merâkı'f-Felâh, 92).