1- Küfr-i Cehlî:

Kur'ân gerçekleri hakkında yeterli bilğilere sahip olamadıkları için bu gerçeklerden en az birini red ve inkâr eden veya onu çarpıtmak, aşa­ğıla­mak ve alay konusu yapmak gibi bir söz ve harekette bulunan kim­senin, içine düştüğü küfür örneğidir. Bir Kur'ân gerçeğini bilgisizlik nedeniyle yok saymak, Kur'ân'da olmayan veya Kur'ân'ın dolaylı bi­çimde de olsa her­hangi bir ilgiyle doğrulamadığı bir şeyi ona mal et­mek, genellikle basit düşünceli insanların işlediği “cehlî küfür” türün­den suçlardır. Ancak ne acı­dır ki bu suçu işleyenler arasında maalesef devlet adamları, üst düzey bü­rokratlar, sanatçılar ve işadamları gibi çoğu okumuş ve kültürlü insan­lar da vardır. Doğrusuna bakılacak olursa bunlar “Pagan” dır. Bu da de­mektir ki çağımı­zın sakat eğitimi okumuş insanlara evrensel düşüne­bilme yeteneğini kazandıramamak­tadır.



Eski akâid âlimlerinden bazıları, Allah'ın varlığını, birliğini ve sı­fat­la­rını, (son derece cahil oldukları için) bilmeyen ve aynı zamanda bu ger­çek­leri araştırıp öğrenemeyen insanların işledikleri küfür suçunu ancak “cehlî küfür” olarak belirlemişlerdir. Bundan anlaşılmaktadır ki bazı in­sanlar bu derece ilkel ve cahil kalmış olabilirler. Fakat İnsan ak­lını çalış­tı­rarak ilgi­lerle, bağıntılarla her zaman sayısız gerçekleri keşfe­debilme kud­retine sahip­tir. Zâten Allah Teâlâ gerçekleri algılayabilecek çeşitli duyu­lar ve duygularla insanı donatmıştır. 



Burada önemle hatırlatılması gereken bir nokta vardır:



Bazı kimselerin son derece rahatlıkla: “Allah buyuruyor ki...” diye baş­layıp anlattıkları şeyleri sık sık duyarız. Bu insanların -sözde- Allah'a mal ettikleri ifadeler eğer rastgele ise ve Kur'ân-ı Kerim'den tam anla­mıyla nakledilmiyorsa bu kimseler, yaptıklarının ciddiyetini farkedecek durumda ol­masalar bile küfre girerler. Çünkü Allah Teâlâ, onları kıya­met gününde muhatap bile kabul etmeyeceğini, onlara mer­hamet naza­rıyla bakmayacağını ve onlara acı işkenceler çektireceğini açıkça ifade bu­yurmuştur. [153]