Arap Câhiliyyesinde Kölelik:

İslâm’ın çıkışı sırasında Arap Yarımadasında ve Hicaz yöresinde kölelik uygulaması hayli yaygındı. Bunların büyük çoğunluğunu Afrikalı zenciler teşkil etmekte idi. Nitekim Hz. Peygamber’in müezzini Bilâl-ı Habeşî de bunlardan biriydi. Bu kölelerin kaynağı tam olarak bilinmemekle birlikte, eski Yunan ve Roma’daki köle kaynağına benzemektedir. Bunlar, ya ele geçirilenler tarafından satılmış ve el değiştire değiştire Mekke’ye kadar getirilmiş esirler veya kıtlıklar yüzünden âileleri tarafından satılmış çocuklardı. Arap Yarımadasına başka beldelerden getirilen köleler de vardı. Meselâ; İkrime bin Ebî Cehil’in kölesi ile Ezrka bin Ukbe es-Sekafî ve Süheyb-i Rûmî Rum menşeli kölelerdi. Ancak Süheyb, kendisinin aslen Arap olduğunu ve bir savaş sonucu Rumlara esir düştüğünü söylemiştir. Selmân-ı Fârisî, İran’lı idi. Kaçırılarak yahûdilere satılmış, müslüman olmak için Medine’ye kadar gelmişti. Hz. Peygamber hürriyetine kavuşması için Selmân’a para yardımında bulunmuştur. Hz. Peygamber’in sonradan âzâd edip evlâtlık edindiği Zeyd bin Hârise (r.a.) ise Arap kölelerden idi.