Kâhin Nedir?
Gaypten haber verenlere, falcılara ve düzenbazlara verilen genel bir isimdir.
Fal bakma veya gaypten haber verme işine de kehânet denir.
İslâm gelmeden önce falcılık özel bir meslekti . Bu işini yapan çok meşhur kâhinler vardı. Her kabile bir şaire sahip olduğu gibi bir de kâhine sahipti. Bu kâhinler ve şairler kabilenin ileri gelenlerinden sayılırdı. Bunlar, yıldızları tanıyıp onlara mana verdiklerini iddia ediyorlardı. Zayıf inançlı kişiler de onların böyle olduklarını, cinlerle ve şeytanlarla ilişki kurup onlardan gizli bilgiler aldıklarını zannediyorlardı. Kaybolan eşyaların yerlerini gösterebilecekleri, çalıntıların kimin tarafından çalındığını bilebilecekleri kabul edilirdi. Herkesin talihinde, ya da falında neler yazdığını bidiklerine inanılırdı. Onlar bazen davalara bakarlardı. Rüyaların yorumunu da bunlar yaparlardı.
Kâhinler, kendilerine bu gibi işler için gelenlerden belli ücretler alır, bunun karşılığında da onların gelecekleri hakkında yalan yanlış haberler verirlerdi. Verdikleri haberlerle, vardıkları kararlarla halk üzerinde etkili olmaya çalışırlardı. Bazen de halkın dikkatini çekmek için sokaklarda yüksek sesle bağırarak dolaşırlardı.Kendilerini ayrı bir sınıf saydıklarından dolayı farklı kıyafet giyerler; kafiyeli, süslü, bazen de anlaşılmaz bir dil kullanırlardı.
Cahiliye toplumunda şairlerin yeri de bundan farklı değildi. Onların da ötelerden haber aldıklarına, cinlerle ilişkileri bulunduğuna, onlardan aldıkları ilhamlarla sanatlı ve muammalı sözler söylediklerine inanılırdı. Halka göre onlar tekin adamlar değildi. Çünkü olağanüstü güçlerle irtibatları bulunmaktadır. Bu nedenle halk onlara korku ile karışı bir saygı duyardı. Toplum içinde kâhinlerle beraber yerleri üst taraflarda idi.
Cahiliye toplumuna göre kâhinlerin, şairlerin ve mecnunların (cinlenmişlerin) ortak özelliği cinlerin etkisinde olduklarına inanılmasıydı. Ya da cinlenmiş oldukları için aklını kaybetmiş, cinlerin tesiriyle böyle ustalıklı, bazen de abuk-sabuk söz söyledikleri kabul edilirdi.
Kâhinler, aslında çok bilgili insanlar değildiler. Ancak elde ettikleri bilgileri iyi kullanırlar, süslü sözlerle halkı etkiler ve onların zayıf tarafını iyi değerlendirirlerdi. Zaten tarih boyu, insanları arkasından sürükleyen sahtekârlar hep böyle yapmışlardır.
Fal bakma veya gaypten haber verme işine de kehânet denir.
İslâm gelmeden önce falcılık özel bir meslekti . Bu işini yapan çok meşhur kâhinler vardı. Her kabile bir şaire sahip olduğu gibi bir de kâhine sahipti. Bu kâhinler ve şairler kabilenin ileri gelenlerinden sayılırdı. Bunlar, yıldızları tanıyıp onlara mana verdiklerini iddia ediyorlardı. Zayıf inançlı kişiler de onların böyle olduklarını, cinlerle ve şeytanlarla ilişki kurup onlardan gizli bilgiler aldıklarını zannediyorlardı. Kaybolan eşyaların yerlerini gösterebilecekleri, çalıntıların kimin tarafından çalındığını bilebilecekleri kabul edilirdi. Herkesin talihinde, ya da falında neler yazdığını bidiklerine inanılırdı. Onlar bazen davalara bakarlardı. Rüyaların yorumunu da bunlar yaparlardı.
Kâhinler, kendilerine bu gibi işler için gelenlerden belli ücretler alır, bunun karşılığında da onların gelecekleri hakkında yalan yanlış haberler verirlerdi. Verdikleri haberlerle, vardıkları kararlarla halk üzerinde etkili olmaya çalışırlardı. Bazen de halkın dikkatini çekmek için sokaklarda yüksek sesle bağırarak dolaşırlardı.Kendilerini ayrı bir sınıf saydıklarından dolayı farklı kıyafet giyerler; kafiyeli, süslü, bazen de anlaşılmaz bir dil kullanırlardı.
Cahiliye toplumunda şairlerin yeri de bundan farklı değildi. Onların da ötelerden haber aldıklarına, cinlerle ilişkileri bulunduğuna, onlardan aldıkları ilhamlarla sanatlı ve muammalı sözler söylediklerine inanılırdı. Halka göre onlar tekin adamlar değildi. Çünkü olağanüstü güçlerle irtibatları bulunmaktadır. Bu nedenle halk onlara korku ile karışı bir saygı duyardı. Toplum içinde kâhinlerle beraber yerleri üst taraflarda idi.
Cahiliye toplumuna göre kâhinlerin, şairlerin ve mecnunların (cinlenmişlerin) ortak özelliği cinlerin etkisinde olduklarına inanılmasıydı. Ya da cinlenmiş oldukları için aklını kaybetmiş, cinlerin tesiriyle böyle ustalıklı, bazen de abuk-sabuk söz söyledikleri kabul edilirdi.
Kâhinler, aslında çok bilgili insanlar değildiler. Ancak elde ettikleri bilgileri iyi kullanırlar, süslü sözlerle halkı etkiler ve onların zayıf tarafını iyi değerlendirirlerdi. Zaten tarih boyu, insanları arkasından sürükleyen sahtekârlar hep böyle yapmışlardır.
K harfi
- 4- İnsanın Kendini Veya Çocuğunu Köle Olarak Satması:
- Allah'a Mekan İzâfesi Mi?
- Devşirme:
- Haremağası:
- KÂBE
- KAFDAĞI
- Kalbin Gücü:
- KAPİTALİZM
- KAYIP MAL
- KEFFÂRET BÂBI
- KELİMULLAH
- KİN
- KOMÜNİZM
- Kölelik Mantığı ve Naklî-Aklî Değerlerle Çatışması
- KÖPEK
- KUR'AN
- Küfre Neden Olan Söz, Kanaat ve Davranışlar:
- 5- Bulunan İnsanın Köleleştirilmesi:
- Çeşitli Küfür Suçlarına Örnekler:
- Esir (Esâret):
- İslâm'ın Kölelik Kurumuna Bakışı
- k
- KÂBİL
- KÂR
- KAYLÛLE
- KEFEN
- KINA YAKMAK
- KIYÂM (NAMAZDA)
- Kızlarağası:
- KONFÜÇYÜS, KONFÜÇYÜSCÜLÜK